Kayıtlar

Nisan 23, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hicaz-Yemen Cephesi'nde Çöl Savaşları

Hicaz-Yemen Cephesi'nde Çöl Savaşları Osmanlı Devleti'nin kutsal toprakları korumak için savaştığı cephelerden birisi olan Hicaz-Yemen cephesi 23 Ocak 1919'da Osmanlı Devleti'nin başarısızlığıyla sonuçlanmıştır. İçeriğiyle ismi türkülere bile konu olan bu cephede Osmanlı askerleri İslam coğrafyasını, bölgeyi işgal etmek isteyen İngilizlere karşı korumaya çalışmış anacak hiç ummadığı ihanetlerle yine bu cephede karşılaşmıştır. Bölgedeki bazı Arap aşiretler İngilizlerle işbirliği yapıp Osmanlı Devletine isyan etmişlerdir. Özellikle burada İngilizlerin ünlü ajanı Lawrence'nin bölgedeki Arapları Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtması önemli rol oynamıştır. Osmanlı Devleti tarafından 1908 yılında Mekke Emirliğine atanan Şerif Hüseyin bunların içerisinde en önemli olanıdır. Önceleri Osmanlı Devleti'ne hizmet ederken hatta 1. Dünya savaşı öncesi Osmanlı Devleti'ne sık sık bağlılığını bildirirken 27 Haziran 1916'da resmen Osmanlıya karşı büyük bir isy

Daha İyi Bir Yaşam İçin Çalışmak

Resim
Bayer Sürdürülebilirlik Kampı: 2012 yılında Pittsburgh'deki Sürdürülebilirlik Kampına aktif olarak katılan Amerikalı ve Alman öğrenciler Paul Schulze, Anna-Lena Eickelberg, Yannik Cormaux ve Tre’Von Walker (sağdan sola). Daha İyi Bir Yaşam İçin Çalışmak Temel çalışma alanımız gereği toplumsal gelişme üzerinde büyük bir etkiye sahibiz. Aynı zamanda toplumsal çerçeve koşullarına ve inovasyon dostu bir çalışma çevresine bağlıyız; bu nedenle, toplumun geleceğinin yaşanabilirliğine katkıda bulunmak ve çeşitli yollarla değer oluşturmak bizim için oldukça önemlidir. Bayer’in şirket politikasının ayrılmaz bir parçası olan toplumsal taahhüdümüz kapsamında bilim ve eğitim, sağlık, toplumsal ihtiyaçlar ve toplum projeleri alanlarında hedefli stratejik yatırımlar yapmaktayız. Bayer dünya genelinde eğitim ve bilim, sağlık ve toplumsal ihtiyaçlar ve spor ve kültür ile ilgili temel alanlarda çeşitli şekillerde aktif rol almaktadır. Bayer Group, vakıflarıyla birlikte ileri teknoloj

Bayer Tarihine Bir Yolculuk

Resim
Bayer Tarihine Bir Yolculuk Her şey iki kişi arasındaki dostluk, doğaya sonsuz bir merak ve iki mutfak fırınıyla başladı. İşadamı Friedrich Bayer ve boyacı Johann Friedrich Weskott bu fırınlarla deneyler yaparak, sonunda boya füksininin nasıl yapılacağını keşfettiler. 1 Ağustos 1863 tarihinde, Wuppertal-Barmen'de 19. yüzyılın devasa bir potansiyele sahip girişimlerinden birine imza atarak "Friedr. Bayer et. comp." firmasını kurdular. 1863-1881: İlk yıllar 1 Ağustos 1863 tarihinde boya satıcısı Friedrich Bayer ve usta boyacı Johann Friedrich Weskott "Friedr. Bayer et comp.,” ortaklığını kurdu ve şirket hızla büyüdü. 1881 yılında Bayer anonim şirkete dönüştüğünde, büyüme için gereken maddi dayanak oluştu. 1881-1914: Uluslararası şirket haline gelme 1881 ve 1914 yılları arasında Bayer uluslararası operasyonlarla bir kimya firması haline geldi. Boya maddeleri şirketin en büyük bölümü olmayı sürdürürken, yeni iş alanları da eklenmeye başladı. Carl D

Yahya Baba

Yahya Baba Yahya Baba, II. Bâyezîd Hân zamanında, Edirne Bâyezid Külliyesi'nin aşçılarından biridir. Arkadaşları hoşaf, kebap, sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır. Mübârek, işe girişti mi, ibâdet ettiğini sanırsınız. Pirinçleri salavat getire getire ayıklar, yağını tekbirlerle eritir. Tuzunu Besmele ile suyunu Fâtihâlarla salar. Zaman zaman gözünü yumar, enbiyâyı evliyâyı aracı yapar, Allah’tan bereket arzular. Onun pilâvı herkese yeter, hattâ artar. Ancak o tek pirinç tanesine bile kıyamaz; artanı Tunca nehrine atar. Balıklar onun geleceği saati bilir, köprübaşında toplanırlar. Kilerci, bakar pilav artıyor; pirinci aşçıya az vermeye başlar. Ama Yahya Baba bir kere bile 'Bu pirinç yeter mi?' demez. Kilerci şaşkındır. Her gün pirinç miktarını biraz daha kısar ama pilav azalmaz, aksine çoğalır. Yine herkes doyar, Tunca'nın balıkları bile nasibini alırlar. Kilerci, bunu izah edecek tek kelime bilir: 'Bu bir kerâmet!' Çok dener ve emin

Dünyevi Dostluklar Ahirette Nasıl Düşmanlığa Dönecek

Dünyevi Dostluklar Ahirette Nasıl Düşmanlığa Dönecek Ukbe bin Ebi Muayt Mekke müşriklerinden kötü niyetli olmayan bir adamdı. Resûlüllahla her karşılaştığında ona saygıyla bakar, iyi münasebetini bozmamaya gayret ederdi. Hatta uzun yolculuktan döndüğünde Mekke’de yemek yedirmeyi adet edinmişti. İşte yine böyle bir yolculuktan dönmüş, vereceği yemeğe Resûlüllahı da davet edecek kadar yakınlık göstermişti. Efendimiz Ukbe’nin artık gönlünün imana hazır hale geldiğini düşünerek yemek davetine şöyle karşılık verdi “Ukbe, davetine gelirim ama yemeğini yemem. Yemeğinden yemem için seni yaratan Allah’ı inkâr etmemeni, onun Resûlüne de şehadet etmeni beklerim. Senin gibi iyi niyetli bir insan küfürde ısrar etmemeli artık. Ukbe bu teklife çok da direnmedi. Efendimizin isteğine olumlu cevap vererek iman eden herkesin söylediği şehadet kelimesini söyleyiverdi. Efendimiz sevinmişti. Ukbe’nin iman etmesine sebep olmuştu çünkü. Ne var ki, Ukbe’nin Mekke’de putperest dostları da vardı.

En Budala Kim?

En Budala Kim? Vaktiyle çok zengin ve yaşlı bir adam varmış. Malının, mülkünün yanında çuval dolusu parası da varmış. Gün gelmiş hastalanmış, ölüm döşeğine yatmış. Ölümünün yaklaştığını anlayınca dünyadaki tek varisi olan oğlunu yanına çağırmış ve şu vasiyette bulunmuş: -Oğlum! Şu sarı lira dolu iki çuvalı görüyorsun. Ben öldükten sonra bu iki çuvaldan biri senin olsun, onunla hayatını rahat bir şekilde sürdür. Diğerini ise dünyanın en budala adamını bulup ona vermeni istiyorum. Adam bu vasiyeti yaptıktan kısa bir süre sonra ölmüş. Oğlu babasının ölümünden sonra ilk olarak hemen babasının vasiyetini yerine getirmek istemiş. Sarı lira dolu çuvalı yanına alarak çıkmış yola. Başlamış dünyanın en budala adamını aramaya. Rastladığı kişilere soruyormuş: -Sen budala mısın, değil misin? Diye. Böyle bir soruyla karşılaşan kişilerin hepsi de hemen diklenerek: -Ne demek istiyorsun sen? Ben aklı başında bir adamım, diyorlarmış. Tabii adam da para verecek adamı bir türlü bulamıyorm