En Budala Kim?
En Budala Kim?
Vaktiyle çok zengin ve yaşlı bir adam varmış. Malının, mülkünün
yanında çuval dolusu parası da varmış. Gün gelmiş hastalanmış, ölüm döşeğine
yatmış. Ölümünün yaklaştığını anlayınca dünyadaki tek varisi olan oğlunu yanına
çağırmış ve şu vasiyette bulunmuş:
-Oğlum! Şu sarı lira dolu iki çuvalı görüyorsun. Ben öldükten
sonra bu iki çuvaldan biri senin olsun, onunla hayatını rahat bir şekilde
sürdür. Diğerini ise dünyanın en budala adamını bulup ona vermeni istiyorum.
Adam bu vasiyeti yaptıktan kısa bir süre sonra ölmüş. Oğlu
babasının ölümünden sonra ilk olarak hemen babasının vasiyetini yerine getirmek
istemiş. Sarı lira dolu çuvalı yanına alarak çıkmış yola. Başlamış dünyanın en
budala adamını aramaya. Rastladığı kişilere soruyormuş:
-Sen budala mısın, değil misin? Diye.
Böyle bir soruyla karşılaşan kişilerin hepsi de hemen
diklenerek:
-Ne demek istiyorsun sen? Ben aklı başında bir adamım,
diyorlarmış.
Tabii adam da para verecek adamı bir türlü bulamıyormuş.
Adam, yorgun argın babasının vasiyetini yerine getirebilmek içir
bu halde dolaşırken yolu bir düzlüğe çıkmış. Bakmış ortada kocaman bir ağaç.
Ağacın dalında ise resmi üniformalı bir adam asılı duruyor. Asılı adama acımış,
oradan geçen bir adama sormuş:
-Bu adamı kim astı?
-Padişah astırdı.
-Bu adam kimdi?
-Sadrazamdı.
Onlar bu şekilde konuşmaya devam ederken, meydanın öbür
tarafından davul zurna eşliğinde büyük bir kalabalık ile birlikte gelmekte olan
bir adamı görmüş. Bir de bakmış ki onun sırtındaki resmi elbise ile bu ağaç
dalında sallanan elbise aynı. Yanındakilere sormuş:
-Peki bu gelen adam kim? Karşısındaki adam cevap vermiş:
-Bu, idam edilen sadrazamın yerine tayin edilen sadrazamdır.
Adam bu cevabı alır almaz hemen yeni sadrazamın yanına doğru
koşarak selam vermiş ve:
-Babamın bir vasiyeti var. Bana dedi ki, sarı lira ile dolu olan
bu çuvalı dünyanın en budala ve ahmak adamını bulup ona vereceksin. Ben de şu
anda bu çuvalı size vermeyi çok uygun buldum. Lütfen şunları alın da beni
sorumluluktan kurtarın, demiş.
Bunları dinleyen yeni sadrazam hayretler içinde kalmış ve dönüp
sormuş:
-Peki, ama dünyanın en budala ve ahmak adamı niçin ben oluyorum?
-Efendi! Senden önce, oturacağın makamda oturan kişiyi kaldırıp
darağacına çekmişler, sen ise kurbanlık koyun gibi aynı makama gidip oturacaksın.
Büyük bir ihtimalle sen de o makamdan alınıp o ağacın dalına asılabilirsin. Ben
senin kadar bu sonucu göremeyecek budalayı nerede bulabilirim? Demiş.
Yeni sadrazam bu sözleri
duyunca paraları almadığı gibi, sırtındaki sadrazamlık elbiselerini de çıkarıp,
atmış ve arkasına bakmadan meydandan uzaklaşmış.
Dikkat Edelim: Makam, mevki ve
gösterişin ne kadar tehlikeli olabileceğini anlatan güzel bir kıssa...
Kişi eğer bir makam veya mevkie layık değilse oralara geçmek
için çok da heveslenmemeli. Çünkü o yerlerin sorumlulukları da çoktur. O
sorumluluklar yerine getirilemediği zaman karşılaşacağı ceza da o nispette
korkunçtur.
Yorumlar
Yorum Gönder