Kayıtlar

samimi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Günahkâr Bir Gencin Samimi Tövbesi!

  Günahkâr Bir Gencin Samimi Tövbesi! Ahmet Demirbaş   "Ey Ebâ Türab! Dün senin yanında tövbe eden genç, bu gece vefât etti. Hak teâlâ onu saâdete kavuşturdu..." Aslen Horasanlı olan Ebû Türab Nahşebi hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. Asıl adı Asker bin Hüseyn olduğu hâlde "Ebû Türâb" künyesi ile meşhur olmuştur. Maveraünnehir civarında Nahşeb'de doğduğu için "Nahşebî" nisbesi ile anılır. 245 (m. 859) senesinde Basra'da vefât etti... Bu mübarek zat, bizzat kendisinin şahit olduğu ibretlik bir hadiseyi şöyle anlatır: Bir gün caddede yürüyordum. Mahalle halkının, bir kadınla münakaşa ettiklerini gördüm. Kadın beni görünce dedi ki: -Ey Ebâ Türab! Fasık, günahkâr bir oğlum var. Dün gece yine şarap içmek istedi. Akşamdan sonra, Allahü teâlâ ona bir hastalık verdi. Şimdi yatıyor. Ancak oğlumu mahalleden atmak istiyorlar. Ne olur bize yardım edin! Kalabalıktan rica ettim, hemen dağıldılar. Sonra gencin evine gittim. Genç beni görür gör

Samimi Dua Karıncaya Lensi Taşıttırır

Samimi Dua Karıncaya Lensi Taşıttırır Banu yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Banu azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Banu’nun gözüne çarparak lensinin düşmesine sebep oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkânsızdı. Lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Banu artık bulanık görüyordu. Allah’a dua edebilirdi yalnızca. Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. "Allah’ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama y

Nasuh Tevbesi

Nasuh Tevbesi “Ey mü'münler, Allah'a (CC) nasuh tevbesi ile (samimi bir tevbe ile) tevbe ediniz.” [1] Tevbe- Ayetlerle Geniş İzah Nasuh-  Yapılan hatalardan vazgeçmektir. Bir daha günah işlememeye azm etmek, murad etmek ve gayret etmektir. Nasihat sözcüğü ile ilgili olan nasuh, halislik ve safilik anlamı taşıdığı gibi, söküğü dikmek, yırtığı yamamak suretiyle onarmak anlamına da gelir. “Çok ıslah edici, hiçbir kir bırakmayıcı ve hiçbir gedik, yırtık bırakmayacak şekilde onarıcı” demektir. Nasuh tevbe de günahtan kalpte bir karartı bırakmayacak şekilde hem kalbi temizleme, hem de günahın kalpte açtığı yarayı tedavi etme, iman ve amelde meydana getirdiği açığı kapama olmaktadır. Tevbe-i Nasuh dört şeyi kendinde toplar: 1- Lisan (dil) ile istiğfar (tevbe), 2- Günahı işleyen aza ile günahı terk etmek, pişman olmak, 3- Bu günahı bir daha hiç işlemeyeceğine kati olarak karar vermek, 4- İnsanı günah işlemeye sevk eden kötü arkadaşlardan uzaklaşmaktır. Tevbeye Ait