Kayıtlar

baba etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ana-Babaya Sormuşlar

  Ana-Babaya Sormuşlar   Babaya sormuşlar: “Elbisen neden yırtık?” O da demiş ki: “Evlâtlarımdan bana sıra gelmedi ki! Ama canları sağ olsun, ben eski de giyerim!” Anne’ye sormuşlar: “Neden gözün hep yaşlı?” O da demiş ki: “Evlâtlarım, hep gülsün! Ben ağlamaya razıyım!” Çocuklar’a sormuşlar: “Annen ve babandan memnun musun?” Çocuklar da demiş ki: “Yok be! Bana ne yapmışlar ki…” Allah’ım! Bizlere İslâmiyet’i hakkıyla yaşayan anne-baba ve hayırlı evlâtlar ver! Allahümme âmîn!

Bir Babadan, Evlâdına Altın Nasihatler

Bir Babadan, Evlâdına Altın Nasihatler          Ahmed Siyahî hazretleri, Kastamonu’da yetişen evliyadandır. Mevlâna Halid-i Bağdâdî hazretlerinin sohbetinde yetişip kemâle gelmiştir. Oğluna, aslında hepimize hitaben buyuruyor ki: 01- Ey oğul! Tevâzu ve alçak gönüllülükte toprak gibi, başkasına fayda vermekte meyveli ağaç gibi, cömertlikte akan nehir gibi, ihsân ve iyilik yapmakta deniz gibi ol! 02-   “Ey oğlum! Sana Allah’ü Teâlâ’nın kitâbına, Rasûlullah efendimizin sünneti seniyyesine uymayı, îtikâdını, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru îtikâda göre düzeltmeni tavsiye ederim. 03- Âlimlere, din büyüklerine hürmet et. 04- İçin temiz olsun. 05- Cömert ve güler yüzlü ol. 06- Başkalarına ihsân ve iyilikte bulun. 07- Allah’ü Teâlâ’nın yarattıklarına eziyet etme. 08- Arkadaşlarının kusurlarını affet. 09- Büyük, küçük herkese nasihat eyle, hırs ve tamahı terk eyle. 10- Bütün ihtiyaçlarında Allah’ü Teâlâ’ya güven. Allah’ü Teâlâ, kendisine sığınanlar

Daha Önce Nasıl Yaşadınız?

  Daha Önce Nasıl Yaşadınız?   Bir genç dedesine sordu: “- Siz daha önce nasıl yaşadınız?” “- Teknolojiye erişim yok!” “- Uçak yok!” “- İnternet yok!” “- Bilgisayar yok!” “- Gösteri yok!” “- TV yok!” “- Klima yok!” “- Araba yok!” “- Cep telefonu yok... ” Dede cevap verdi: “- Aynen sizin neslin bugün nasıl yaşadığı gibi yaşıyorduk…" “- Dua yok!” “- Şefkat yok!” “- Onur yok!” “- Saygı yok!” “- Karakter yok!” “- Utanç yok!” “- Alçak gönüllülük yok!” “- Zaman planlaması yok!” “- Spor yok!” “- Okuma yok…” “- Biz, 1940-1980 arasında doğan insanlar Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarıyız; hayatımız bunun gerçek bir kanıtıdır…” “- Oynarken ve bisiklete binerken, asla kask takmadık.” “- Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.” “- İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık.” “- Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.” “- Aynı bardağı dört arkadaşla paylaştığımız hald

Yılbaşı Şiiri

Resim
Yılbaşı Şiiri   Ya Rab! Böyle mi olacaktı, benim cennet yurdum? Baktım da etrafıma yalnızım, ağladım durdum.   Bir mana veremedim, şu Milâdî yılbaşına! Şaştım da kaldım, Müslümanların vah telaşına!   Çevirdim başımı, nereye ettimse bir nazar. Gördüm ki, Noel için hazır, yer-yer çarşı-pazar.   Haykırmak gelmişti içimden, seslendim millete. Heyhat! Duyuramadım, ne Âhmed'e ne Mehmed'e.   Ey Âlem-i İslâm'ın baş tacı, büyük Türkiye! Mukaddesatı unuttun, Avrupa diye diye!   Yurdumu işgal eylemiş, şu garbın safsatası, Kiminin maymunu var, kiminin "Noel babası!"   Anladım, zaman geçmekte bugün dünden de beter. Kim bilir? Yarın ne hâle düşecek bu şaşkın beşer.   Kulaklar tıkanmış, gözlere çekilmiş perde. Nankör adam, fazilet arıyor geçmiş giderde.   İslâm’dır bu vatanın dini, kitabı Kur'an-ı Kerîm'dir. Müslümanın bayramı, Ramazan ve Kurbandır.   Kalamaz bu böyle Fatih’in, Yavuz’un diyarı, Noel kutlamada, g

Babasını Şikâyet Eden Çocuk…

          Babasını Şikâyet Eden Çocuk…   Bir adam geliyor Rasûlüllah Efendimiz’e şikâyette bulunuyor… Evvelâ çocuk şikâyet ediyor:              “– Babam benim malımdan yiyor.” diyor. Babası da Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri’ne: “– Yâ Rasûlallah! Ben bir vakitleri kavî idim. Kuvvetimi harcadım, malımı harcadım; bunu yetiştirdim. Bugün ben zayıf düştüm, bu kavî oldu. Binaen aleyh, benim bunun malından yememde ne beis var?” deyince, Rasûlüllah sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri ağladılar ve buyurdular ki: “– Bu sözü duyan her zat ve yer mutlaka ağlayacaktır.” dediler. Sonra, “Çocuk da, çocuğun malı da babasınındır.” buyurdular. Altına bir satır koymuş: “Baba evlâdının malından, gayrimeşru bir şekilde yiyemez!” Eğer evlâd babasını dava edecek olursa, hapsettiremez. Ahmed İbni Hanbel’e göre, dava kabul olunmaz. Çünkü Cennet ananın-babanın ayağı altındadır. Bu sözler sizler için! Bizim vaktimiz geçti. Onun için kardeşlerim, analarınızın, babalarınızın kıym

On Üçüncü Tavsiye: Anne Babaya İyi Davranmak

On Üçüncü Tavsiye: Anne Babaya İyi Davranmak Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'ın şöyle buyurduği rivayet edilmiştir: Bir adam Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e geldi ve şöyle dedi: “- Ya Rasulallah, benim güzel muamele etmeme insanlardan en çok kim hak sahibidir?” Şöyle buyurdu: “- Annendir!” Sonra kimdir? , dedi. “Annendir!”, buyurdu “Sonra kimdir?” , dedi. “Annendir!”, buyurdu. “Sonra kimdir?” dedi. “Babandır!”, buyurdu. (Buhari, Müslim) Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'dan gelen bir diğer rivayette lafız şöyledir: “- Ya Rasulallah güzel muameleye en çok hak sahibi olan kimdir?” Şöyle buyurdu: “Annendir!”, sonra “Yine annendir!”, sonra “Yine annendir!”, sonra da “Babandır!”, sonra da “Sana yakın olanlardır!” (Müslim) Yine Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'dan Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “- Yaşlandıkları sırada anne ve babasına, bunların birisine yahut her ikisine erişip te sonra da Cennet’e giremeyen; kişinin

İşleri Bitmeyen, Hayırsız Evlât…

Resim
  İşleri Bitmeyen, Hayırsız Evlât…   Baba: “- Evlâdım seni çok göresim geldi, nerelerdesin?” Evlât: “- Baba çok işim var...   Baba: “- Evlâdım seni arıyorum, ama ulaşamıyorum. Evlât: “- Baba toplantılarım var.   Baba: “- Evlâdım seni bugün yemeğe bekliyoruz. Evlât: “- Baba arkadaşlarla önceden yaptığımız bir program var.   Baba: “- Evlâdım bir sesini duyayım dedim. Evlât: “- Babacığım şimdi kapatmak zorundayım, ben seni ararım.   Baba: “- Evlâdım seni ne zaman göreceğiz? Evlât: “- Baba çok işim var, bir ara uğrarım.   Baba: “- Evlâdım dün gece rüyalarıma girdin, iyi misin? Evlât: “- İyiyim baba iyiyim... Şimdi araba kullanıyorum, seni sonra ararım...   Baba: “- Evlâdım ne zaman arasam işin var, yoğunsun, seni çok özledim, ne zaman görüşeceğiz? Evlât: “- Of baba yaaa!”   Bir zaman sonra Evlât babasına telefon eder… Telefonu açan babasının komşusudur. Evlât: “- Babamla görüşeceğim, çok işim var, gelemeyeceğimi söyleyecektim

Bir adam ölürken Azrail Aleyhisselâm’a sormuş...

  Bir adam ölürken Azrail Aleyhisselâm’a sormuş: “- Ölüm anında melek olarak sen geliyorsun da doğum anında neden melek yok?” Azrail Aleyhisselâm: “- Annen var ya…” Demiş. Annesi ve babası sağ olan kardeşlerimiz kıymetini bilsin! Dualarını alsın! Anne ve babaları ahirete göçenler de onlar için dua etsin, hayır hasenat yapsın! Rabbimiz ölen anne ve babalarımıza gani gani rahmet eylesin, mekânları Cennet, makamları âlî olsun!

Ne Çare...

Hakikat şehrinde bir güzel gördüm, Bir göreni göremedim ne çare... Sevdayı aşkından yanıp kül oldum, Bir bilen yok soramadım ne çare... Bir zaman bekledim Leyla dağını, Bir zaman bekledim gül budağını, Bir zaman bekledim yâr otağını, Vasılı yâr olamadım ne çare... Andelibin işi ahu zar olur, O nasıl güldür ki tezce har olur, Bir gönül kul olur gah hünkar olur, Ben bu sırra eremedim ne çare... Bir gülün ki harı vardır yâr demem, Kansız didelere ahu zar demem, Yüzünü görmeden yârim var demem, Ben bu yâri bulamadım ne çare... Niceleri yâr der gönlü binada, Niceleri yâr der gönlü zinada, Nicesinin gönlü bey-ü şirada, Bu yâr kimdir bilemedim ne çare... Duydum ki yârimin yeri Kaf imiş, Dillerde söylenen kuru laf imiş, Aslını sorarsan nun-u kaf imiş Pâyine yüz süremedim ne çare... Meded Pir-i Sanî bir gör halimi, Bu Salih’e çok ettiler zulümü, Aç vuslat perdesin göster yüzünü, Çok ağladım gülemedim ne çare...   Salih Baba Divânı’ndan

Hazret-i Ebû Bekir'in Babası Nasıl Müslüman Oldu?

Hazret-i Ebû Bekir Radiyallahü Anh’ın şu hâli, benzeri bulunmayan bir muhabbet ve incelik eseridir... Ebû Bekir Radiyallahü Anh, Mekke Fethi’nde, gözleri görmeyen ihtiyar babasını müslüman olmak üzere Allah Rasûlü’nün huzûruna getirmişti. Rasûl-i Ekrem Sallâllahu Aleyhi Vesellem Efendimiz onları görünce:   “– Yâ Ebâ Bekir! İhtiyar babanı niye buraya kadar getirip ona zahmet verdin? Biz onun yanına gidebilirdik.” dedi.   Hazret-i Ebû Bekir Radiyallahü Anh ise:   “– Allâh’ın ona sevap vermesini istediğim için onu huzurunuza getirdim.” dedi.   Ebû Bekir Efendimiz'in Ansızın Ağlaması   Hazret-i Ebû Bekir’in babası Ebû Kuhâfe Radiyallahü Anh, bey’at etmek üzere elini Fahr-i Kâinât Efendimiz’in mübârek eline uzatınca, Peygamber âşığı Ebû Bekir Radiyallahü Anh kendini tutamayıp ağlamaya başladı. Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem-, Hazret-i Ebû Bekir’e hayretle, niçin ağladığını sordu. Ebû Bekir Radiyallahü Anh gözyaşları içinde şöyle dedi:   “– Yâ Rasûlâlla