Kayıtlar

Hırsız etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Soğan Hırsızı

Resim
Soğan Hırsızı Bir haftada eve alınan üçüncü soğan poşetinin kaybolduğunu gören karı koca, yenisini alıp mutfağa koyup ve bir yere saklanıp beklemeye başlarlar. Dakikalar sonra şaşkın bakışları arasında küçük kızları Seher gelir mutfağa. Soğan poşetini kaptığı gibi koşup evden çıkar ve en yakın çöp tenekesine atar... Baba ise çocuğu kulağından tuttuğu gibi her zamanki alışıla gelmiş sinirli haliyle eve getirir ve neden sürekli soğanları mutfaktan alıp çöpe attığını sorar. Çocuk korkup annesine sarılır. Ne dese, ne kadar kızsa da çocuktan bir cevap alamaz baba. En sonunda ertesi gün akşama kadar, sorduğu sorunun cevabını vermezse bir yıl boyunca sokakta arkadaşlarıyla oynamasına izin vermeyeceğini ve ceza alacağını söyler... Çocuk ertesi gün sokağa çıkacakken bir not yazar ve babasının göreceği bir yere bırakır. Babası kâğıdı görür kısa zaman sonra. Tüylerini diken diken eden ve küçük bir çocuktan beklenmeyen o cümlelerde şöyle yazmaktadır.. "- Annemi kavga ettiğin

Kurabiye Hırsızı

Resim
  Kurabiye Hırsızı   Bir kadın havaalanında bekliyordu. Uçağının kalkmasına epeyce zaman vardı. Havaalanındaki kitapçıdan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp, kendisine oturacak bir yer buldu. Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, bir ara yanında oturan adamın oldukça cüretkâr şekilde aralarındaki paketten birer birer kurabiye aldığını gördü ama görmezlikten geldi. Bir yandan kitabını okurken, bir yandan da saatine bakıyordu. ‘Kurabiye hırsızı’ bu arada kurabiyeleri yavaş yavaş tüketiyordu. Kadının kulağı saatin tik taklarındaydı ama bunlar sinirlenmesini engelleyemiyordu. Kendi kendine düşünüyordu: “- Kibar bir insan olmasam şu adamın gözlerini morartırdım!”. Ama kurabiyeye her uzandığında adam da elini uzatıyordu. Sonunda pakette tek kurabiye kalınca kendi kendine: “- Bakalım şimdi ne yapacak?” dedi. Adam yüzünde asabi bir gülümsemeyle son kurabiyeye uzandı, kurabiyeyi ikiye böldü. Yarısını ağzına atarken, diğer yarısını kadına Verdi. Kadın, kurabiyeyi adamın

İmam mı Hırsız, Kur'an-ı Kerim mi Öksüz!

Resim
İmam mı Hırsız, Kur'an-ı Kerim mi Öksüz! Anadolu'da bir köye, ahlâkı ve ilmiyle maruf iyi bir imam tayin edilir. İmam, kısa zaman zarfında köylü tarafından çok sevilir ve tutulur. Nihayet Ramazan ayı gelir ve sırayla her akşam komşulardan biri, çok sevdikleri hocayı iftara davet ederler. Bir akşam, hocayı iftara davet eden köylünün hanımı, eşinin saklaması için kendisine verdiği bir miktar parayı hocayla birlikte iftar edecekleri odada sehpanın üzerine bırakmış ve iftar sofrasını hazırlama telaşıyla orada unutmuştur. Sofra kurulur, iftar edilir, çaylar içilir ve yatsıya yakın hoca ve ev sahibi camiye giderler. Evin hanımı sofrayı kaldırıp odayı toplarken birden sehpanın üzerine bıraktığı paraları hatırlar, fakat paralar ortada yoktur. Ne kadar arasa da paraları bulamaz. Biraz sonra eşi eve gelince durumu ona anlatır ve: “Allah'ü a'lem paraları imam aldı. Çünkü bugün ondan başka bu eve giren olmadı” diye düşünürler. Ev sahibi bu duruma çok üzülür v

İnsanı Harcamayın İnsanı Kazanın!

Resim
İnsanı Harcamayın İnsanı Kazanın!           Benim zamanımda kol saati çok önemliydi; öyle herkesin olmazdı. Arkadaşlarımdan birisine babası kol saati almış. Tam hayalimdeki gibi. Koluna takmış okula geldi. Hepimiz çok beğendik.           Çocukluk işte, benim asla böyle bir saatim olmayacaktı. Bu saat benim olmalıydı. Karar verdim. Saati çaldım ve cebime koydum. Arkadaşım saatin çalındığını anladı ama kimin çaldığını anlayamadı.           Durumu öğretmenimize anlattı. Öğretmenimiz           "Saati kim aldıysa sahibine versin!" dedi.           Pişman olmuştum ama utancımdan ben aldım diyemedim. Bu sefer öğretmen farklı yöntem denedi. Hepimizi tahtaya dizdi ve gözlerimizi kapattırdı. Bu benim hayatımın en utanç verici sahnesiydi.           Ceplerimizi teker teker arayarak saati buldu ve sahibine verdi. Hepimiz gözlerimizi açtık, öğretmen bana hiç bakmadan derse devam etti.           Yıllar geçti, öğretmen oldum ve öğretmenim ile karşılaştım. Kendisine o

Beş Enerji Hırsızı

Beş Enerji Hırsızı Kendinizi gün boyu yorgun, gergin ve sinirli mi hissediyorsunuz? Sebebi yeterli miktarda protein yememek, karbonhidratı az tüketmek, fazla hareket etmemek, kafeinli içecekleri içmek veya susuzluk olabilir. Beslenme terapisti Jackie Lynch, enerji hırsızlarını beş başlıkta topladı, bunlarla nasıl baş edilebileceğini anlattı. Kendinizi yorgun ve sinirli hissediyorsanız bunun sebebi günlük enerjinizi düşüren beş alışkanlığınız olabilir. Beslenme terapisti Jackie Lynch, yeterli protein yememekten karbonhidratı yetersiz almaya ve susuz kalmaya kadar birçok nedenden dolayı yorgun hissedebileceğinizi söylüyor. Örneğin güne bir fincan kahveyle başlamak size kendinizi enerjik hissettirse de aslında kahveye aşırı bağımlılık uyku düzenini bozuyor ve kan şekeri seviyesinde dengesizliklere yol açıyor. Örneğin gün içinde yorgunsanız ve yapmanız gereken çok iş varsa kahve içmek, çikolata yemek ya da şekerli bir içecek günü kurtarabilir. Peki bunlar uzun vadede akıllı seçenek

Şaşkın Hırsız

Şaşkın Hırsız Bir adam Süleyman Aleyhisselâm’a gelerek: “Ey Allah’ın peygamberi! Bazı komşularım kazlarımı çalıyor” dedi. Bunun üzerine Süleyman Aleyhisselâm insanların mescide toplanmasını emretti. İnsanlar toplandıktan sonra: “Birileriniz komşusunun kazını çalıyor. Sonra da kazın tüyü başında olduğu halde camiye giriyor!” dedi. Hırsız hemen başına götürüp sildi. Süleyman Aleyhisselâm: “Tutun bunu, hırsızlık yapan işte bu.” dedi.

Sabır ve Namazla Allah’tan Yardım İsteyin

Sabır ve Namazla Allah’tan Yardım İsteyin Ey iman edenler! Sabır ve namazla Allah'tan yardım isteyin. Doğrusu Allah, sabredenlerle beraberdir Horasan vâlisi Abdullah bin Tâhir, çok âdil biriydi. Jandarmaları birkaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi. Getirilirken hırsızlardan birisi kaçtı. O sırada Hiratlı bir demirci, Nişapur’a gitmişti. Demirciyi, gece eve giderken, jandarmalar yakaladılar ve diğer zanlılarla beraber vâliye çıkardılar. Vali dedi ki: – Hepsini hapsedin! Bir suçu olmayan demirci, hapishanede hemen abdest alıp, namaz kıldı. Ellerini uzatıp:  “Ya Rabbi! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan ancak sen kurtarırsın!” diye dua etti. Vali uyurken rüyasında dört kuvvetli kimse gelip, tahtını ters çevirecekleri zaman uykudan uyandı. Hemen kalkıp, abdest aldı, iki rekât namaz kıldı. Tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde bir mazlumun ahı olduğunu anladı. Vali hemen hapishane

Hırsız Evliya – Yahya Efendi

Hırsız Evliya – Yahya Efendi Ortaköy Rumlarının gönüllerini İslam’a çelip çaldığı için Hırsız Aziz, (Hırsız Evliya) derlermiş Rumlar Yahya Efendi’ye. Kosta adında bir Rum Kaptan varmış, şarapçılık yaparmış, çok da içtiği için ayık anı olmazmış. Ama Yahya Efendi’yi nerde görse, eline kapanırmış. Yahya Efendi de sırtını sıvazlayarak. – Kastın ne Kosta? Niye harap ediyorsun kendini bu kadar? Der gönüllermiş. Bir böyle, iki böyle derken bir gün Marmara Adalarının birinden Ortaköy’e şarap taşırken deniz kabarmaya, dalgalar teknesini tokatlamaya başlamış. Derken fırtına kasırgaya, kasırga kıyamete dönüşmeye başlayınca, kabaran, köpüren, taşan rahmet deryasında sırılsıklam olan Kosta, riyasız bir gönülle, içten içe, dıştan dışa, resmen de alenen de hep sevip saydığı Yahya Efendi’ye yönelerek: – Elimden tut Aziz Yahya, çek sahile beni, sana bir küp şarabım var, hepsi feda olsun sana… Diye içten içe yana göynüye Ortaköy’e ulaşınca, Kosta’yı sevenlerden birisi: – Geçmiş olsun