İmam mı Hırsız, Kur'an-ı Kerim mi Öksüz!
İmam mı Hırsız, Kur'an-ı Kerim mi Öksüz!
Anadolu'da
bir köye, ahlâkı ve ilmiyle maruf iyi bir imam tayin edilir. İmam, kısa zaman
zarfında köylü tarafından çok sevilir ve tutulur.
Nihayet
Ramazan ayı gelir ve sırayla her akşam komşulardan biri, çok sevdikleri hocayı
iftara davet ederler.
Bir
akşam, hocayı iftara davet eden köylünün hanımı, eşinin saklaması için
kendisine verdiği bir miktar parayı hocayla birlikte iftar edecekleri odada
sehpanın üzerine bırakmış ve iftar sofrasını hazırlama telaşıyla orada
unutmuştur.
Sofra
kurulur, iftar edilir, çaylar içilir ve yatsıya yakın hoca ve ev sahibi camiye
giderler.
Evin
hanımı sofrayı kaldırıp odayı toplarken birden sehpanın üzerine bıraktığı
paraları hatırlar, fakat paralar ortada yoktur.
Ne
kadar arasa da paraları bulamaz. Biraz sonra eşi eve gelince durumu ona anlatır
ve:
“Allah'ü
a'lem paraları imam aldı. Çünkü bugün ondan başka bu eve giren olmadı” diye
düşünürler.
Ev
sahibi bu duruma çok üzülür ve hocaya çok kızar ve ona bu işi hiç yakıştıramaz.
Fakat hocaya bu konuyla ilgili hiç bir şey söylemese de ondan iyice soğur ve
elinden geldiğince hocadan uzak durmaya gayret eder.
Günler
çabuk geçer ve yine Ramazan Ayı gelir. Komşular hocayı yine sırayla iftara
davet etmeye başlar. Sıra, geçen sene Ramazan ayında, paraları kaybolan bu
aileye gelmiştir. Ev sahibi köylü der ki;
"-Hanım,
evet ben hocaya gerçekten çok kızgınım ve kırgınım. Fakat adamcağızın belki bir
sıkıntısı vardı da bize söyleyemedi ve onun için o parayı aldı. Sadakamız
olsun, biz onu yine davet edelim."
Hanımı
da aynı şeyleri düşünmekte olduğundan hocayı iftara davet ederler. İftar
edilir, sıra çay faslına gelir ve ev sahibi, hoca efendiye der ki;
"-Hocam,
bir yıldır sana karşı soğuk davrandığımın farkındasın değil mi!?
Hoca Efendi;
"-Evet
farkındayım fakat sebebini hâlâ anlamış değilim!" diye cevap verir.
Ev sahibi der ki;
"-Hocam
geçen sene Ramazan'da sizi iftara davet etmiştik. Bir miktar paramız seni
misafir ettiğimiz bu odada şu sehpanın üzerinde duruyordu. Paraya ihtiyacın
olduğunu bize söyleseydin, biz sana zaten verirdik. Sana kırgınlığım işte
bundandır."
Takva
sahibi hoca efendi bu sözleri duyunca ağlamaya başlar. Ev sahibi, bunu
söylediğine bin pişman, hocayı teselli etmeye başlayınca hoca efendi;
"-
Değerli kardeşim ben, bu sözlerinizden ve beni hırsızlıkla itham etmenizden
dolayı değil, bir yıldır şu duvarda asılı duran mübarek Mushaf-ı Şerifi bir kez
olsun açıp okumadığınızdan dolayı ağlıyorum. Çünkü onu bir kez açıp okusaydınız
paranızın onun içinde olduğunu görürdünüz. Çünkü sizin odada olmadığınız bir
ara camdan içeri esen rüzgâr paralarınızı uçurmuştu. Ben de onları yerden
toplayıp Kur'an'ın içinde bulunduğu kılıfa koymuştum." der!
Kıssadan Hisse: Yüce Kur’an-ı Kerim; okunmak, yaşanmak,
tebliğ edilmek ve insanlık âlemini karanlıklardan kurtarmak ve için
indirilmiştir.
(Alıntı)
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder