Kayıtlar

Hepsi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Nefsimizin Hoşuna Giden Şeylerin Hepsi Haram mıdır?

  Nefsimizin Hoşuna Giden Şeylerin Hepsi Haram mıdır? Nefsimiz kâfirdir. Haramlar ve mekruhlar onun hoşuna gider. Farzlar ve sünnetler hoşuna gitmez. Namaz kılmak ve oruç tutmak gibi ibadetleri yapmak istemez. Gıdası haramlardır. Haramları sever hep. Riyazet ve mücahede yapan nefsiyle savaşmış olur. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Mücahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak demektir. Bir hadis-i şerif meali: (Cennet, dünyada nefsin sevmediği şeylerle, Cehennem de nefsin arzu ettikleriyle bezenip süslenmiştir.) [Buhari, Müslim] Nefsin gıdası haramlardır Sual: (Nefsimiz, Allah'a düşmandır, gıdası da günahlardır) deniyor. O zaman nefsimiz günah işlemezse, gıdasız kalır. Gıdasız kalınca da ölmez mi? CEVAP Nefsimiz zayıflarsa da ölmez. Günahlar, nefsi besler, kuvvetlendirir. Kuvvetlenen nefis, İslamiyet’e saldırır. Nefsimiz, her çeşit çalgıyla keyiflenmekte, şehvânî ve hayvânî arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalbleri temizleyen ve nefsin arzularını yok e

Bunların Hepsi mi Tesadüf?

Bunların Hepsi mi Tesadüf? Acaba tesadüf yolu ile varlık durur mu? 1- Eğer arzın kabuğu şimdiki halinden birkaç adım daha yüksekte olsaydı, hayat olmazdı. 2- Eğer yer kabuğu şimdikinden daha alçak olsaydı, yıldırımlar yer eczalarını alevlendirirdi. 3- Eğer ay küresi bize, şimdiki mesafeden 2 bin mil uzak olsaydı, o zaman günde iki sefer dünya su içinde kalırdı. Hâlbuki Merih, ondan altı yüz bin mil daha uzaktadır. Merih’in yerküresine tesiri görülmese de, ay küresinin, yere yakın ve uzak mesafelerinde, denizlerin kabarması ve çekilmesinde rolü müşahede edilmektedir. 4- Gece şimdiki saatlerden on misli daha ziyade olsaydı, yer küresinde yaz mevsiminde nebatlarımız donardı. Eğer gündüz de o kadar uzun olsaydı, nebatlar yanardı. 5- Eğer oksijen şimdikinden daha ziyade veya eksik olsaydı, böylece teneffüs imkânı olmazdı. 6- Eğer yağmur yağmasaydı ve yerden yükselen buhar olmasaydı ve deniz suları tuzlu olmasaydı, dünya içinde hayat olmazdı. 7- Eğer klor, sodyum ile bir

Adnan Oktar: Masonların Hepsi Bana Tabi!

Resim
Adnan Oktar: Masonların Hepsi Bana Tabi! Kedicikleriyle birlikte tutuklanan örgüt lideri Adnan Oktar, İsrail'in kendisini mehdi olarak kabul ettiğini dile getirdi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından büyük bir titizlikle yürütülen soruşturmanın ardından gözaltına alınan Adnan Oktar ve kedicikleri, tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Cezaevinde bulunan Adnan Oktar'ın verdiği ifadenin ayrıntılarına ulaşıldı. Masonlar Bana Tabi Hakkındaki iddialara tek tek cevap veren Oktar; İsrail ile olan ilişkilerine dair, "İsrail benin Tevrat'ta geçen mehdi olduğumu düşünüyor. Masonlar bana tabi olduklarını söylüyor" dedi. "Konya'ya Değil Miami'ye..." Adnan Oktar, ekrana çıkardığı dekolteli kadınların sorulması üzerine "Biz Konya'ya değil Miami'ye tebliğ ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Elindekinin Hepsini Verdi

Elindekinin Hepsini Verdi Hz Ali’nin ağabeyi Cafer b Ebu Talib’in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu: "Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?” Köle sıkılarak cevap verdi: “İşte bu üç parça ekmek” “O halde neden kendine hiç ayırmadın?” “Baktım ki, hayvan çok aç O halde bırakmak istemedim” “Peki, sen ne yiyeceksin şimdi?” “Oruç tutacağım” Bunun üzerine, Abdullah b Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra d

O Buğdayların Hepsini Fukaraya Tasadduk Ettim

O Buğdayların Hepsini Fukaraya Tasadduk Ettim Salihlerden bir kimse Hasan-ı Basrî Hazretlerine zahitlikten sual eder. Hasan-ı Basrî Hazretleri hemen evine gider ve döndükten sonra cevap verir. O salih zat: - Ya Hasan-ı Basrî, evinize gidip geldikten sonra cevap vermenizin sebebi nedir? - Ey kimse, evimde dört ölçek buğday buldum. Hâlbuki o buğday benim evimde mevcud iken, sizlere veya başkalarına zahitlikten bahsedip, nasihatta bulunmayı lâyık görmediğim için, o buğdayların hepsini fukaraya tasadduk ettim. Sonra da gelip size cevap verdim, diye buyurmuşlardır. (Alıntı)

Meğer Hepsini Yanlış Biliyormuşuz...

Meğer Hepsini Yanlış Biliyormuşuz... ·         Soğuk su, üşütmenize neden olur. Yanlış ·         Televizyonu çok yakından izlemek gözlerinizi bozar. Yanlış ·         Yeni yemek yediysen havuza atlamadan önce bir saat beklemelisin. Yanlış. Olimpik yüzmeye kalkışmadıysan tok karna yüzmekte sorun yok. ·         Beyin hücreleri kendini yenilemez. Yanlış! Bu çocukken uyuşturucudan uzak durmamız için söylenen nedenlerden biriydi. Ancak beynin öğrenme ve hafıza merkezleri yeni hücreler üretir. ·         Çikolata ve yağlı yiyecekler sivilce yapar. Yanlış! ·         Vücut bir parça sakızı sindirebilmek için 7 yıl harcar. Yanlış ·         Ellerinizi çıtırdatmak kireçlenmeye neden olur. Yanlış. ·         Kahve içmek sizi ayıltır. Yanlış. ·         Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Yanlış. ·         Günde en az 8 bardak su içmelisin. Yanlış. ·         İçtiğiniz tüm içeceklerden hatta yiyeceklerden de su alırsınız. Ancak “8 bardak su” içilmesi gerektiğ

Vatanımızın Hepsi Gitmeden, Darbeler ve Terör Bitmez

Vatanımızın Hepsi Gitmeden, Darbeler ve Terör Bitmez Yüce Rabbimize hamdolsun ülkemiz büyük bir badireyi ucuz atlattı. Gerçi 250’ye yakın şehit 2000 civarında sakat ve yaralı, milyonlarca liralık maddi zarar var… Ama biz buna ucuz atlattık diyoruz. Peki, bu darbeyi kim planlayıp yönetti? Bunu sadece bir cemaat diyerek geçiştirmek saflık olur. Her zaman olduğu gibi başrollerde Siyonizm ve Haçlı güruhu var. Kuklalık yapanlar ise cemaat ve dış uzantılar… Darbelerle her on yılda Türk Milleti’ne hiza çeken küresel güçler; 15 Temmuz 2016’da kaybetmiş; dünyanın kurulduğu günden bu yana en ağır tokadı yemişlerdir. Fakat onların başarısızlıkları ve aldıkları ağır hasar bu işin bittiğini göstermez. Biz, bu ülkede; “Doğudan birkaç vilâyet verelim!” diyenleri bile gördük… Rahmetlik Nasrettin Hoca’mızın buyurduğu gibi “Yorgan gitmeden, kavga bitmeyecektir.” Son vatan toprağı elden gitmeden; ne darbeler ne terör asla ve asla bitmez… Şunu Asla Ve Asla Unutmayalım; Çok Zor Bir Coğraf

Dünyayı terk etmek

Dünyayı terk etmek İnsan, ne kadar güçlü olursa olsun, neyi olursa olsun, evi, işi, aşı, dostu ve eşi, hepsi bir gün hiç olacak, kabre ancak kefeniyle girecektir. Peygamber efendimiz, Dünya sizi terk etmeden, siz dünyayı terk edin! Buyuruyor. Madem o bizi terk edecek, biz onu terk edelim. Dünya bizi terk edince aklımız başımıza gelirse de, o zaman bir daha dünyaya dönemeyiz. Ölmek felaket değil, öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek, tedbirini almamak felakettir. Ahirette nereye gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık yapmalıyız. Orada Cennet ve Cehennemden başka yer yoktur. Cennete girmek için, doğru iman sahibi olmak ve dine uymak gerekir. Allah için sevmek, Allah için nefret etmek, iyiliği tavsiye etmek, kötülükten men etmek… Haşa zulüm etmez kuluna Huda’sı; İnsanın çektiği kendi cezası (Alıntı)

Sevgi Nedir Diye Sormuşlar

Sevgi Nedir? Bir Ermiş’e sormuşlar:  Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -“Bakın göstereyim’” demiş, Ermiş. Önce sevgiyi dilden gerçeğe indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş Ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. Buyurun deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükr