Kayıtlar

Etmez etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İyi bir Müslüman, Münakaşa Etmez. Herkesle İyi Geçinir. Sabreder, Affeder. Bir Kalbi İncitmekten Çok Korkar...

  İyi bir Müslüman, Münakaşa Etmez. Herkesle İyi Geçinir. Sabreder, Affeder. Bir Kalbi İncitmekten Çok Korkar...   Salim Köklü   Münakaşa, kendisinin akıl, fazilet ve ilimde üstünlüğünü ispata çalışmaktır. Münakaşa, karşıdaki insana sen bilmezsin, ben bilirim demektir. Bu ise kendisini karşısındakinden üstün görmektir ve kibirdir. Cahillikle suçlanan herkes az veya çok kızar. Onun için münakaşa dostlar arasındaki sevgiyi giderir. Onun yerini öfke ve kin alır. Münakaşa, dostların azalmasına, hasımların çoğalmasına sebep olur. Öfkenin, münakaşanın ve inadın hâlledeceği hiçbir şey yoktur. Her şeye itiraz eden ve münakaşayı huy edinen kimsenin kendisi de çevresi de huzursuz olur. Sert ve kavgacı olmak, münakaşayı huy edinmek, mürüvvete uygun değildir. İyi bir Müslüman, münakaşa etmez. Herkesle iyi geçinir, Allah’ü Teâlâ’’dan korkar. Sabreder, affeder. Her geçimsizlikte, her sıkıntıda, hep kendini haklı bulmak yerine, gerçekten hatalı ise hatasını kabul eder ve özür diler. Bir kalbi

Bu Saray Bir Öksürük Etmez

Resim
Bu Saray Bir Öksürük Etmez Harun Reşit yeni bir saray yaptırmıştı. Gelene gidene bu sarayda bir kusur olup olmadığını soruy or, herkes: “- Hayır, vallahi bir kusuru yok!” diye cevap veriyordu. Behlül Dana hazretleri de o sarayın yanından geçince; Harun Reşit ona da aynı soruyu sordu. “- Bu sarayın bir kusuru var mı?” diye. Behlül Dana Hazretleri, “- Bana göre senin sarayın bir öksürük etmez!” dedi. Buna içerlenen Harun Reşit, “- Hadi git işine sen de!” deyiverdi. Akşam oldu. Harun Reşit yediği yemeği hazmedememiş, karnı şişmiş, kıvranıp duruyordu. Hekimleri çağırdı. Fakat verdikleri ilaçlar fayda etmiyordu. Sarayın hizmetçisine “- Bana Behlül Danayı çağırın belki o buna bir çare biliyordur!” dedi. Behlül Dana geldi ve Harun Reşide “- Eğer seni iyi edersem şu yeni yaptırdığın sarayı isterim!” dedi. Harun Reşit hemen kabul etti. “- Yeter ki sen beni iyi et, saray senin olsun!” dedi. Belül Dana elini Harun Reşidin karnına koydu ve: “- Bismillahir

Son Pişmanlık Fayda Etmez

  Son Pişmanlık Fayda Etmez Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir ses duyar: "- İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma! Ayrıca: "- Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al Ancak bu fırsatı kaçırma, ama yine de en mühim şeyi unutma..." diyor, durmadan ikaz ediyordu. Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır. Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur: "- Yalnız sekiz dakikan var..." Sekiz dakika çabuk geçer. Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır. Bu sırada çocuğunu içerde unutmuş olduğunun farkına varır, ama iş işten çoktan geçmiştir. Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez. Kapı bir kere daha