Kayıtlar

Kasım 23, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tevekkül

Tevekkül        ‘Tevekkül’, ‘vekâlet’ kökünden türemiş bir kelimedir.        Tevekkül sözlükte, kendi işini gördürmek üzere birini tayin etme, birine güvenip-dayanma demektir.        Aynı kökten gelen ‘vekil’, kişinin kendi işini gördürmek üzere tayin ettiği, güvenip-dayandığı kimse demektir.        ‘Tevkil’ ise, vekil kılma ve tayin etme işidir ki, birine güvenip-dayanma ve onu kendi yerine ‘naib-temsilci’ olarak tayin etmektir.        ‘Tevekkül’, tevkil etme, vekil kılma işidir.        ‘Mütevekkil’ tevekkül eden kimseye denir.        ‘Müvekkil’, hukuk dilinde, davalının kendi yerine işini görmesi veya davasını savunması için vekil olarak avukat tayin eden, avukatı görevlendiren kimsedir. Müvekkilinin davasını savunan veya onun işini gören avukat da ‘vekil’dir. Allah’ın Vekil Olması         Kur’an, Allah’ın kulları için ‘vekil’ olarak yeteceğini açıklıyor:       “Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeyin üzerinde vekildir.” (Zümer sûresi, 3

Allah’ü Teâlâ’nın Ahlakıyla Ahlâklanmak Ne Demektir?

Allah’ü Teâlâ’nın Ahlakıyla Ahlâklanmak Ne Demektir? İlâhî ahlâk, en kısa ifadesiyle, Kur’an ahlâkıdır, Allah’ü Teâlâ’nın razı olduğu ahlâk modelidir. Allah’ü Teâlâ, hiçbir şeyi başıboş yaratmamıştır, faydasız hiçbir icraatı yoktur. Ve insan, ömür tüketmekten öte bir işe yaramayan faydasız işleri terk ettiği ölçüde bu sırra mazhar olur. Şu mahlûkat âlemindeki ince sırlar, sonsuz hikmetler, ancak Allah’ü Teâlâ’nın malûmudur. İnsan ise bu hikmetlerden kendi çapında bir şeyler yakalamaya çalıştığı ölçüde bu sırra erer. Allah’ü Teâlâ, kendisini tespih eden bütün mahlûkatını, bilhassa bu vazifeyi en güzel şekilde yerine getiren mümin kullarını sever. Kendisine şirk koşan, nimetlerini küfranla karşılayanlardan ise razı olmaz. İnsan da Onun sevdiklerini sevmek, sevmediklerini sevmemekle bu sırdan nasiplenir. İnsan, kendisine İlâhî bir ihsan olan irade sıfatıyla güzel şeyler irade ederse, kudret sıfatını iyi ve faydalı işleri görmede sarf ederse, ilim sıfatıyla faydalı il

Allah'ü Teâlâ’nın En Büyük Nimeti: Rahmet

Allah'ü Teâlâ’nın En Büyük Nimeti: Rahmet Allah Teâlâ'nın en büyük niteliklerinden biri de hiç kuşkusuz merhametidir. Cenâb-ı Hakk'ın bu sıfatını ifade eden Rahman ve Rahîm adlarının Kur'an'da Allah ve Rab isimlerinden sonra en çok anılan isimler olması, Allah'ın merhamet sıfatının önemini ve sonsuzluğunu gösterir. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın affedici ve merhamet sahibi oluşu en çok dile getirilen sıfatlardandır. Öyle ki Kur'an'ın hemen başında Hak Teâlâ'nın "Allah" ismi yanında Rahman ve Rahîm isimleri zikredilmiştir. Bütün insanları yaratan, yaşatan, sıhhat, akıl, irade ve rızık veren Allah'tır. Dünyayı, içindekileri, ayı, güneşi, yıldızları, havayı, suyu, rüzgârı, bitkileri, ağaçlan, hayvanları, geceyi, gündüzü... Kısaca her şeyi insan için yaratmış, insanın hizmetine sunmuş ve insana sayılamayacak kadar çok nimet vermiştir. Allah'ın rahmeti, sadece bir iyilik duygusundan ibaret değildir. O'nun rahmeti,

Allah’ü Teâlâ’nın Subuti Sıfatları

Allah’ü Teâlâ’nın Subuti Sıfatları Yüce Allah'ın kendine mahsus bir zatı vardır ve bu zatının gereği olan, bu zattan ayrılması düşünülmeyen sıfatları vardır. Bunlardan bir kısmına "Zatî sıfatlar" , bir kısmına da "Sübutî sıfatlar" denir. Yüce Allah'ın zatının gereği olan ve bu zattan ayrılmayan, ezelî ve ebedî olan vâcib sıfatlar. Bu sıfatların hepsi Kur'an ayetleriyle sabit oldukları ve bu ayetlerden çıkarıldıkları için ve varlıkları Yüce Allah'ın zatında isbat edilmiş olduğu için, "sübutî sıfatlar" diye isimlendirilmişlerdir. Yüce Allah bu sıfatlarla ta ezelde vasıflanmış idi. Bu sıfatların hiç biri sonradan kazanılmış (hâdis) sıfatlardan değildir. Bunların da her biri Yüce Allah'ın zatıyla kaimdir. O'nun Yüce zatı ve varlığı düşünülmeden bu sıfatlardan bahsetmek de mümkün olmaz. Bu sıfat-ı sübutiyye şunlardır: 1. Hayat Sıfatı: Yüce Allah'ın diri, canlı ve ezelî bir hayat ile hayat sahibi olması deme