Kayıtlar

hak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hak Yola Baş Koyan Gelsin!

Hak Yola Baş Koyan Gelsin!   Kaçırmayın cemaati, İmam olduk uyan gelsin!   İçsin aşkın şerbetini, Aşk adını duyan gelsin!   Miskinliğin gömleğini, Ârif olup giyen gelsin!   Akan rahmet sularıyla, Gönül kirin yuyan gelsin!   Ayrılık yok yolumuzda, Erkek gelsin, bayan gelsin!   Bu toprakta atlı olmaz, İnsin yere, yayan gelsin!   Zamane şeyhinden kaçıp, Pirimize uyan gelsin!   Haramları zehir bilen, Helal lokma yiyen gelsin!   Halisane tevbe eden, Günahlardan cayan gelsin!   Harama bakmamak için, Gözlerini oyan gelsin!   Yağma etsin dünyalığı, Gözü gönlü doyan gelsin!   Yabancılar bilmez bizi, Bize bizim diyen gelsin!   Zehir ile pişmiş aşı, Balmış gibi yiyen gelsin!   Edepsizin işi yoktur, Büyükleri sayan gelsin!   Ehl-i sünnet kitaplarla, Dinimizi yayan gelsin!   Münkirlerin mezarına, Yılan gelsin, çıyan gelsin! ...

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a…

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a…   “Mûtû kable en temûtû” sırrına mazhar olan; Gördü onlar haşr u neşri nefha-i sûr olmadan…   Vâsıl olmaz kimse Hakk’a cümleden dûr olmadan Kenz açılmaz şol gönülde tâ ki pür-nûr olmadan   Sür çıkar gayrı gönülden tâ tecellî kıla Hak Pâdişâh konmaz sarâya hâne ma’mûr olmadan   Mest olan mestâne geldi tâ ezelden tâ ebed İçdiler ‘aşkun şarâbın âb-ı engûr olmadan   Mest olanlarun kelâmı kendüden gelmez velî Pes ene’l-Hak nice söyler kişi Mansûr olmadan   Dost cemâlin Kâ’besini kıldı ‘âşıklar tavâf Yirde Kâ’be gökyüzünde Beyt-i Ma’mûr olmadan   “Mûtû kable en-temûtû” sırrına mazhar düşen Gördü anlar haşr ü neşri nefha-i sûr olmadan   Bir devâsız derde düşdü bu dil-i Şemsî müdâm Hakk’a makbûl olmak ister halka menfûr olmadan   Derdi çok dervîşlerin şerh idemez illâ velî Söylemek terk-i edebdür ana destûr olmadan   (Şemseddîn Sivasî Rahmetullahi Aleyh)

Kul Hakkı

Kul Hakkı Rabbimiz, “Ey kulum! Mahşer günü huzuruma kul hakkı ile gelme!”, “Neyle gelirsen gel! Ama kul hakkıyla, kâfir hakkıyla, hayvan hakkıyla gelme!”, “Mazlumların ahlarıyla, gelme!”, “Samimi ve ihlâslı tevben karşılığında her günahını affederim ama kul haklarını affetmem!”, “Çünkü kul haklarını kendilerine bıraktım!” “Kimlerin haklarını yediysen onlarla helâllik almadan ölme!” Buyuruyor. Yâ Rabbi! Bizleri, kul hakkı yemeden; ruhunu teslim eden; bahtiyar kullarından eyle! Âmîn, velhamdü lillâhi Rabbil âlemin!

Benim Şeyhim Seni Hakk'a Yetirir

  Benim Şeyhim Seni Hakk'a Yetirir   Benim şeyhim seni Hakk'a yetirir, Nice müşkülleri onda bitirir, Muhammed'in sancağına götürür, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Giderler gazâya çalarlar satır, Dâimâ yaparlar hoş gönül hatır, Bağdad'da türbesi nûr olmuş yatır, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Âşığın yüreği yanar tutuşur, Ciğerin vâr ise var onda pişir, Her kanda çağırsan gelip yetişir, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   Dâim Allah ile şeyhimin işi, Dost deyince akar gözünün yaşı, Eşrefoğlu Rûmî anın dervişi, Abdülkadir Sultân derler şeyhime…   (Eşrefoğlu Rûmî Rahmetullahi Aleyh)

Hak yol İslâm yazacağız

Hak Yol İslâm Yazacağız   Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslâm yazacağız. Kuşların göz bebeğine Hak yol İslâm yazacağız.   Yola, ağaca, pınara Esen yele, yağan kara Yağmur yüklü bulutlara Hak yol İslâm yazacağız.   Koç burcuna, yay burcuna Bebeklerin avucuna Minarelerin ucuna Hak yol İslâm yazacağız.   Bucak bucak, köşe köşe Kara taşa, kor-ateşe Yıldıza, aya, güneşe Hak yol İslâm yazacağız.   Askerlerin miğferine Kağnıların tekerine Buda´nın tunç heykeline Hak yol İslâm yazacağız.   Her kapının eşiğine Her sofranın kaşığına Balaların beşiğine Hak yol İslâm yazacağız.   Herkes duyacak, bilecek Saklanmaz gayrı bu gerçek Yaprak yaprak, çiçek çiçek Hak yol İslâm yazacağız.   (Abdürrahim Karakoç Rahmetullahi Aleyh)

Gidiyorum Hakka Doğru

  Gidiyorum Hakka Doğru   Ömür dediğin bir nefes. Gidiyorum Hakk’a doğru... Güç azaldı bitti heves. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Ta Âdem’den Nuh’tan beri Aradım özde cevheri. Kalmadı gözümün feri. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Zevk almam dünya tadından. Gönül geçti muradından. Bıktım canın feryadından. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Gördüm arzuyla kamberi. Yanmışlar ezelden beri. Gidenler dönmüyor geri. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Dünya sanki bir bilmece. Gidiyorum gündüz gece. Azrail başa gelince. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Zalimdir feleğin fendi. Ömür bitti yol tükendi. Yalan dünya beni yendi. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Takat biter can yorulmaz. Korhani Yolda durulmaz. Azrail’e yol sorulmaz. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Âşık KORHANİ/Kanber ORHAN

Azâbı Hak Eden Kadınlar

Azâbı Hak Eden Kadınlar   Hz. Ali Kerremallahü Vecheh anlatıyor: “- Bir gün zevcem Fâtıma ile Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem’in yanına gittik. Onu ağlıyor bulduk. Ben: “- Anam babam sana feda olsun yâ Rasûlallah! Seni ağlatan nedir?” dedim. Buyurdu ki: “- Ey Ali, Mi’rac gecesi ümmetim içinden kadınların çeşitli azâblarla tâ’zib edildiklerini gördüm. Onların ağır azâblarını hatırladım da ağladım.” Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem devamla buyurdular ki: “- O gece bir kadının saçlarından asıldığını ve beyninin kaynadığını; bir başka kadının dilinden asıldığını ve boğazına kaynar su döküldüğünü; başka birini ayakları göğüslerine; elleri nâsiyesine bağlanmış bir halde; diğer bir kadın göğüslerinden asılmış olarak; yine başka birini de başı domuz başı; vücudu merkeb vücudu gibi kendisine milyonlarca azâbın icra edildiğini; başka birisini de köpekler suretinde ağzından ateşler girer; gerisinden çıkar şekilde melekler ateşten topuzlarla kendisine vuruyorlarken...

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a Cümleden Dûr Olmadan

Vâsıl Olmaz Kimse Hakk'a Cümleden Dûr Olmadan   Vâsıl olmaz kimse Hakk'a cümleden dûr olmadan; Kenz açılmaz bir gönülde tâ ki pür-nûr olmadan…   Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk; Pâdişâh konmaz sarâya hâne ma'mûr olmadan…   "Mûtû kable en temûtu" sırrını fehm eyleyen; Haşr u neşri gördü bunda nefha-i sûr olmadan…   Mest olanların kelâmı kendinden gelmez velî; Pes "ene'l Hakk" nice söyler kişi Mansûr olmadan…   Hakk cemâlin ka'besini kıldı âşıklar tavâf; Yerde Ka'be gökyüzünde Beyt-i Ma'mûr olmadan…   Mest olup mestâne geldim tâ ezelden tâ ebed; İçdiler aşkın şarâbın âb-ı engûr olmadan…   Bir 'acâib derde düşmüş Şemsî yanıyor müdâm; Hakk'a makbûl olmak ister halka menfûr olmadan…   Şemseddin Sivâsî Kuddise Sirrûh

Gel Zikredelim Hakk’ı

  Gel Zikredelim Hakk’ı   Allah emrin tutalım gel zikredelim Hakk’ı Rızâsına varalım gel zikredelim Hakk’ı   Derde dermân zikrullâh kula ihsân zikrullâh Fezkurûnî der Allâh gel zikredelim Hakk’ı   Aşk bahrine dalalım anda cevher bulalım Dost aşkına yanalım gel zikredelim Hakk’ı   Zikrullâh eden kişi âsân olur her işi Âşık isen ey kişi gel zikredelim Hakk’ı   Budur âşıkın kârı terk eylemiştir ârı Bulmak ister isen yârı gel zikredelim Hakk’ı   Varlığın mahv eyleyen dost yüzün seyr eyleyen Cânını terk eyleyen gel zikredelim Hakk’ı   Sertarîkzâde Pîr’den aldı bu zikri sırdan Sırrında seyrân eden gel zikredelim Hakk’ı   Sertarîkzâde Mehmed Emîn Efendi Kuddise Sırrûh

Hakk Teâlâ Zâtının Tevhîdidir Îmânımız

  Hakk Teâlâ Zâtının Tevhîdidir Îmânımız   Hakk Te'âlâ zâtının tevhîdidir îmânımız, Hakk Te'âlâ zâtının ilhâmıdır 'irfânımız…   Ma'nâda hakka'l-yakîn budur cevâb 'âşıklara, Hakk Te'âlâ zâtının in'âmıdır ihsânımız…   Şübheden âzâd edüpdür cânımız tevhîd-i zât, Hakk Te'âlâ zâtının envârıdır pinhânımız…   Mürde kalbim her nefes ihyâ eden nûr-i ilâh, Hakk Te'âlâ zâtının bâzârıdır dîvânımız…   'İzzetine Vâhib'i vâr eyledi ol Pâdişah, Hakk Te'âla zâtının mahbûbudur sultânımız…   Abdülvehhâb Ümmî Kuddise Sırruh

Hak Dostlarından Hikmetler

Hak Dostlarından Hikmetler Lokman Hâkim Aleyhisselâm buyurur:   “- Yavrucuğum! Sükût ettiğim için asla pişman olmadım. Söz gümüşse sükût altındır. Sükût hikmettir; ancak yapanı az bulunur.” Lokman Hâkim Aleyhisselâm bu nasihatinde de az konuşmak düsturuna dikkat çekmektedir. Sükût; âlimlerin süsü, cahillerin örtüsüdür. Sükût zırhına bürünen insan, pek çok tehlikeden korunmuş olur. Bilhassa haset ehlinin zehir saçan nazarlarından kurtulur. Bu itibarla insan çok konuşmaktan ziyade, bol bol salih ameller işlemeli, hayırlı ve güzel işler ortaya koymalıdır. Yoksa bol bol konuşup da yapacağı güzel şeyleri anlatmaktan, onları yapmaya fırsat bulamayan bir insan, derin bir gaflet ve aldanış içinde demektir. Nefsi dizginleyerek yapılan bir sükût yerine göre cahillere verilmiş en fasih bir cevap olur. Nitekim İslam âlimleri; Ahmağa verilecek en güzel cevap sükûttur.” demişlerdir. Şu hadis bunun ne güzel bir misalidir. Bir gün Rasulallah Sallallahü Aleyhi Vesellem ashab-ı kiram...

Anladım ki Bu Dünyada Tek Hak Din İslâm!

Resim
  Anladım ki Bu Dünyada Tek Hak Din İslâm! Moldavalı Natalia internette araştırıp bilgi edindiği İslam dininden etkilenerek 3 oğluyla birlikte Müslüman oldu. Kendi adını Deniz, oğullarının İsimlerini de; Ömer, Yusuf, Mustafa olarak değiştirdi. Dördü de Bursa’nın İznik ilçesinde Müftünün huzurunda Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman oldular. Natalia (Deniz): “Çok mutluyum, duyguluyum. İnternetten araştırdım; anladım ki bu dünyada tek hak din İslâm! Allah izin verirse bayramdan sonra çocuklarımın sünnetini de yaptıracağım. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum!” dedi. Ya Rabbi bizleri İslâmiyet’i en iyi yaşayan, yeryüzünün her noktasına yaymak için cihad eden kullarından eyle!

Hak Davan İçin Direniş ve Mücadelenden Vazgeçme!

  Hak Davan İçin Direniş ve Mücadelenden Vazgeçme!   Ahmed bin Hanbel Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin oğlu diyor ki: “- Babam zindandan çıktıktan sonra sürekli bir sarhoşa dua edip duruyordu. Sordum.”: “- Baba kimdir bu adam? Niye bir sarhoşa dua ediyorsun?” Babam dedi ki: “- Evladım! İşkence günlerimde; Allah’ü Teâlâ beni bir sarhoş ile destekledi ve Dayanma gücü verdi. Ellerim, ayaklarım zincirli, hücremden kırbaçlanmaya götürülürken birisi eteğimden çekti. Baktım, yere yıkılmış sarhoş bir mahkûm. Bana dedi ki”: “- Bana bak İmam! Ben bu beldenin en büyük ayyaşıyım. İçki ve günah uğrunda Tam 18 bin kırbaç yedim, inat ettim yine de bu batıl davamdan dönmedim. Sen ise Müslümanların imamısın. Sakın ola kırbaç yediğinde ‘HAK DAVANDAN ve SÖYLEDİKLERİNDEN VAZGEÇMEYESİN!’ dedi.” “- Evladım! Nice âlim dostlarım bana ‘Vazgeçtim de kurtul’ derken, o sarhoş bana;   ‘DİRENİŞİ ve MÜCADELEYİ’ nasihat etti. İşkence altında o sarhoşun sözleri beni dimdik tuttu. Alla...

Hak Cihâna Doludur

  Hak Cihâna Doludur   Hak cihâna doludur, Kimseler Hakk’ı bilmez, Onu sen senden iste, O senden ayrı olmaz…   Dünyaya inanırsın, Rızka benimdir dersin, Niçin yalan söylersin, Çün sen dediğin olmaz…   Dünyaya gelen göçer, Ecel şerbetin içer, Bu bir köprüdür geçer, Cahiller onu bilmez…   Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım, Sevelim sevilelim, Bu dünya kimseye kalmaz…   Yunus sözün anlarsan, Ma’nîsini dinlersen, Sana bir amel gerek, Burada kimse kalmaz…   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Elli Üçüncü Tavsiye: Sabah Ve Akşama Erişince Ve Evinden Çıktığında Nasıl Dua Edileceği Hakkındadır

      Elli Üçüncü Tavsiye: Sabah Ve Akşama Erişince Ve Evinden Çıktığında Nasıl Dua Edileceği Hakkındadır Ebu Hureyre Radiyallahü Anh Ebu Bekir Radiyallahü Anh'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Ya Rasulallah bana sabah ve akşama erişince söyleyeceğim bir takım sözlerden bana emret.” O da şöyle buyurdu: اللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَواتِ والأرضِ عَالمَ الغَيْب وَالشَّهَادةِ، ربَّ كُلِّ شَيءٍ وَمَلِيكَهُ أَشْهَدُ أَن لاَ إِله إِلاَّ أَنتَ، أَعُوذُ بكَ منْ شَرِّ نَفسي وشَرِّ الشَّيْطَانِ وَشِرْكهِ. “Allahümme Fâtıra's Semâvâti ve'l Ard, âlime'l ğaybi ve'ş Şehâdeti Rabbe Külli şeyin ve Melikehu Eşhedu Enlâ İlahe illâ ente euzü bike min şerri nefsi ve min şerri'ş Şeytani ve şirkihi.” “- Bunu sabaha ve akşama eriştiğinde, yatağa girdiğinde oku buyurdu.” (Ebu davud, Tirmizi) Mü'minlerin annesi Ümmü Seleme Radiyallahü Anha anlatır: “- Efendimiz evinden çıktığı zaman şöyle derdi: “- Bismillahi tevekkeltü Alallahi, Allahümme inni eûzü bike en e...