Kayıtlar

seninle etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ne Verirsen Elinle O da Gider Seninle…

Ne Verirsen Elinle O da Gider Seninle… Sık sık evinin kapısını çalıp: “- Ne verirsen elinle, o da gider seninle!” diye bir şeyler isteyen dilenciden bıkıp, oldukça rahatsız olan evin hanımı, bir gün yine aynı dilenci kapısını çaldığında ondan kurtulmaya karar verir. Dilenciye biraz beklemesini söyleyip mutfaktan bir ekmek alır ve ortasından yararak arasına peynir, zeytin yerleştirir. Tabii bu arada arasına haşarat öldürmede kullandığı kuvvetli zehirden dökmeyi de ihmal etmez. Dışarıya çıkıp ekmeği dilenciye uzattığında: Dilenci: “- Ne verirsen elinle, o da gider seninle!” deyip evden ayrılır. Artık dilenciden kurtulacağını sanan kadın: “- Bakalım bundan sonra o saçma sözlerle kimseyi rahatsız edebilecek misin?” diyerek söylenir. İyice acıkan dilenci, ileride bir caminin şadırvanında biraz önce kendisine verilen ekmeği çıkarıp tam yiyeceği esnada elini yüzünü yıkamakta olan bir askerin kendisine baktığını görür. Askerin halinden, yoldan geldiği ve yorgunluğu anlaşı...

Ne Seninle Ne Sensiz

Ne Seninle Ne Sensiz Zaman bir su gibi akıp geçiyor Önüne bent kurup tutamıyorum Gönül havalanmış aşka uçuyor Ardından bir kurşun atamıyorum. Hasret hançerini bilerken canda Vuslat uykusuna yatamıyorum Gözlerim yoldadır gönül hicranda Düşleri gerçeğe katamıyorum Ruhum çaresizlik girdaplarında Çırpınıp duruyor kaçamıyorum Yüreğim aşkın ay tutulmasında Aklın ışığını saçamıyorum. Gönlümün ufkunu sardı bu melal Doğruyu yanlışı seçemiyorum Uzanmış önüme umutla hayal Onları çiğneyip geçemiyorum. Çığ düştü içime kaldım altında Kesildi nefesim tıkanıyorum. İmdatlarım yankılanır dağlarda Uzanan elleri tutamıyorum Ne kadar çırpınsam kanadım kırık Yaralı teleğim uçamıyorum Güldüğüme bakma içerim buruk Kilitli kafesim açamıyorum Ömrümü ömrüne edemedim eş Geceyi gündüze katamıyorum Ay çekip gitmeden doğmuyor güneş Ne senle, ne sensiz yapamıyorum… Melâhat Çetinkaya

Kendinle Barışık Olmak

Kendinle Barışık Olmak Kendinle barış, dünya seninle barışmaya hazırdır. Hala anlamadınız değil mi? Önemli olan HAKLI ya da HAKSIZ olmak değil! Kavganın KAZANANI yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan KALP kırmamak... Önemli olan YARGILAMADAN, karşılıksız SEVEBİLMEK ve İYİLİK yapabilmek... Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak, BİLGE olmaktır. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi KONTROL etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa ASLA MUTLU olamazsınız. Albert Einstein