Kayıtlar

Susan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sükût Et Sessiz Ol Susan Kurtulur…

  Sükût Et Sessiz Ol Susan Kurtulur…   Herkes ister biri beni dinlesin, Anlatacak bir derdi var herkesin, Söz gümüşse sükût altın bilesin, Sükût et sessiz ol susan kurtulur…   Dilini tutmazsan dişin ardında, Kalırsın ettiğin sözün altında, Çetin bir hesap var Hakk’ın katında, Sükût et sessiz ol susan kurtulur…   Ağzından çıkanı kulağın duysun, Attığın adımlar sözüne uysun, Bırak sen bildiğin aklında dursun, Sükût et sessiz ol susan kurtulur…   Sakın malayani kelâm etmekten, Haddi aşıp çok aşırı gitmekten, Nasiplenmek istiyorsan hikmetten, Sükût et sessiz ol susan kurtulur…   (Şairini bulamadım…)

Anladım ki Susan Her Şey Derin Ve Heybetli…

Anladım ki Susan Her Şey Derin Ve Heybetli… Anladım ki susmak bir cüsse işi Derin denizlerin işi… Serin sular en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor Derin denizleri ise ancak derin sevdalar… Derin denizlerin sükûtu büyüler beni İçimi bir heybet hissi kaplar Benliğimi hasret duyguları istila eder Kalbim ürperlerle dolar Dalgalı denizler, durgun mavi denizler kadar heybetli gelmez bana… Göklerin suskunluğu da öyle… Gök gürlemeleri, mavi derinliklerin heybetini siler diye düşünmüşümdür hep… Sükût her zaman daha manalı, daha derindir… Kalbe sözden çok sükûttan manalar akar… İnsan evrendeki sükûtu anlayabilseydi, kim bilir belki de söz olmayacaktı… İnsanlar sükûtun dilinden anlayacak, derin ve manalı bakışlarla konuşacaklardı… Ve ses, sükûtun heybetini bozamayacaktı Konuştuğum zamanlar hep acze düşmüşümdür de ondan kelama sarılmışımdır… Evrendeki her varlıkta sükûtu bir süs, bir hikmet olarak algılamışımdır; sözü ise ancak bir zaruret… Hep derin den...

Kaç Kişi Böyle Sevebilir?

Kaç Kişi Böyle Sevebilir? Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bir sempati ile izlediler. Basamakları geçti. Boş olduğu söylenen koltuğu el yordamı ile buldu. Oturdu. Çantasını kucağına aldı. Bastonu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, birden karanlık bir dünyanın içine düşmüştü. Öfke... Kızgınlık... Kendine acıma... Hayatta tek dayanağı artık kocası Mark’tı... Mark Hava Kuvvetleri’nde subaydı. Susan’ı bütün kalbi ile seviyordu. Susan gözlerini kaybedince, Mark karısının içine düştüğü umutsuzluğu hemen fark etmişti. Ona yeniden güç kazanması, kaybettiği kendine güvene yeniden sahip olması için yardım etmeliydi. Susan gene kendi kendine yeterli olduğuna inanmalı, kimseye bağımlı olmadan yaşayabilmeliydi. Sonunda Susan’ı işine dönmeye ikna etti. Peki, ama evden işe nasıl gidecekti? Genelde otobüsle giderdi. Ama şimdi koca kenti bir uçtan ötekine tek başın...