Kayıtlar

Şubat 21, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çocuklarını Haramdan Koruyan Adam

Çocuklarını Haramdan Koruyan Adam              Çocuklarını çok seven bir babaydı. Her sabah erkenden kalkar, camiye koşar, ama giderken de çocuklarını rahatsız etmemeğe dikkat ederdi.  Camide Peygamberimizin okuduğu Kuran'ı huzurla dinler, herkesten sonra çıkardı.              Ne var ki, birkaç gündür, bu halini terk etmişti. Sabah namazında Peygamberimiz selam verince tesbih dualarını ancak yapıyor, okunan sın Kuran'ı dinlemeden aceleyle çıkıp gidiyordu.  Bu alışmadık hali, birkaç gün devam edince Peygamberimiz yanına çağırıp sordu:             -Sen camiye herkesten önce gelir, yine herkesten sonra çıkardın. Ama görüyorum ki birkaç gündür sonra bir hal oldu. Herkesten sonra geliyor ama herkesten önce de camiyi terk ediyorsun. Sanki dışarıda acele bir iş yapıyormuş gibi telaşlı bir halin var?             Hem mahcup hem de üzüntülü olan baba bunun sebebini şöyle anlattı:             -Ya Rasulullah! Şimdi hurmaların dallar da olgunlaşarak yerlere düştüğü

Bir Letonya Hikâyesi

Bir Letonya Hikâyesi Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür, orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin, çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış. İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye korkarmış. İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş. Babası umursamayınca da: “Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana götürüp bırakacağım!” demiş. Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri getirmiş.

Borcum Vardı

Borcum Vardı Oldukça yaşlı bir adam, kendisi gibi kamburlaşıp yere yanaşmış bir Ağacın altında ağlıyordu. Biraz önce iri kıyım bir genç yanına sokulmuş ve kendisinden içki parası istedikten sonra bir de tokat atmıştı. Yaşlı adamın yere yıkıldığını görenler, hemen yardımına koşup: - Geçmiş olsun dede, dediler. O serseri ne istedi ki senden? Adamcağız bir şey olmamış gibi toparlanmaya çalışırken: - Eski bir borcum vardı, onu istedi, dedi. Yapması gerekeni yaptı sadece... Çevresindekiler, ihtiyar adamı yerden kaldırdıktan sonra eline bastonunu tutuşturup aceleyle işlerine koşuştular. Herkes ayrıldığında, hadiseyi başından beri görmüş olan bir delikanlı onun koluna girerek: - Fazla hırpalandınız, dedi. Ağacın gölgesinde biraz oturalım mı? Yaşlı adam yorgun bakışlarını yukarıya yöneltip: -Benim bu ağacın altında dinlenmeye hakkım yok yavrum dedi. Ölünceye kadar da olmayacak. Delikanlı, söylenenden bir şey anlamamıştı. Meraklı gözlerle kendisine bakarken, onun tekrar hı

Hidayet Duası دُعَاءِ الْهِدَايَةِ

Hidayet Duası دُعَاءِ الْهِدَايَةِ Abdullah ibni Mes’ûd Radıyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: عَن ابنِ مسْعُودٍ رَضِي اللهُ عنْهُ أَنَّ النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كَانَ يَقُولُ: ”اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ  وَ الهُدَى وَالتُّقَى  وَ العَفَافَ وَالغِنَى“ Okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke’l-hüdâ ve’t-tükâ ve’l-afâfe ve’l-gınâ! Anlamı: Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.” Kaynak: (Müslim, Zikir 72; İbn Hıbbân Ed’ıye no: 900; Tirmizî, Daavât 72; İbni Mâce, Duâ 2)

Arş-ı Ala ve Yedi Kat Yeri ve Gökleri Titreten Çok Güçlü Dilek Duası

Arş-ı Ala ve Yedi Kat Yeri ve Gökleri Titreten Çok Güçlü Dilek Duası أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ. بِسْـمِ اللهِ الرَحْمٰنِ الرَحِيْمِ اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ حَمْدًا يُوَافِي نِعَمَهُ، وَيُكَافِئُ مَزِيدَه. اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ اَلْفَاتِحِ لِمَا اُغْلِقَ وَالْخَاتِمِ لِمَا سَبَقَ. نَاصِرِ اْلحَقِّ بِالْحَقِّ وَاْلهَادِى إِلٰى صِرَاطِكَ المُسْتَقِيمِ. وَعَلٰى اٰلِهِ حَقَّ قَدْرِهِ وَمِقْدَارِهِ الْعَظِيمِ. اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ بِاسْمِكَ الأَحَدٍ الاعَزَّ وَأَدْعُوكَ. اَللَّهُمَّ بِاسْمِكَ العَظِيمِ الوِتْر وَأَدْعُوكَ. اَللَّهُمَّ بِاسْمِكَ الْكَبِير المُتَعَال الَّذِي مَلَاَ الْأَرْكَانَ كُلَّهَا أَنْ تَكْشِفَ عَنِّي مَا أصْبَحْتُ وَمَا أمْسَيْتُ فِيهِ  [Burada hacetinizi ister aşağıdaki salâtı yapar âmin dersiniz!] اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ مَا اخْتَلَفَ اْلمَلَوَانِ وَتَعَاقَبَ اْلعَصْرَانِ وَكَرَّرَ اْلجَدِيدَانِ واسْتَقْبَلَ الْفَرْقَدَانِ وَبَلِّغْ رُوحَهُ و