Bir Letonya Hikâyesi
Bir Letonya Hikâyesi
Çok eski zamanlardan birinde kötü bir âdet varmış. Yaşlılar
artık iyice ihtiyarlayıp iş yapamaz duruma geldiklerinde ormana götürülür,
orada yırtıcı hayvanlara bırakılırmış. Böylece zaten az olan yiyeceklerin,
çalışan gençlere yetmesi sağlanmaya çalışılırmış.
İhtiyarları belli bir yaştan sonra evde tutmak yasak olduğundan
kimse yaşlı anne babasını evde gizleyemez, komşusu görüp ihbar edecek diye
korkarmış.
İşte bir gün yaşlılardan birini oğlu ormana götürüp bırakmak
istemiş. Kış mevsimiymiş. İhtiyar, oğul ve küçük torun beraberce ormana
gitmişler. İhtiyarı bırakmış dönüyorlarmış ki, küçük torun oyuncak kızağını
dedesinin yanında unuttuğunu fark etmiş. Babasına dönüp almalarını söylemiş.
Babası umursamayınca da:
“Kızağımı almalıyım, yoksa sen yaşlandığında seni neyle ormana
götürüp bırakacağım!” demiş.
Oğul o an anlamış ki, ihtiyar babasının kaderi, yaşlandığında
kendi kaderi de olacak. Dönüp babasının ellerini çözmüş. Alıp eve geri
getirmiş. Samanlıkta saklayıp her gün ona gizlice yemek vermeye başlamış.
Bir süre sonra köyde hayvanlar arasında bir hastalık yayılmış.
Hayvanlar birbiri arkasından ölüyormuş. İhtiyar oğluna şöyle demiş:
“Hastaları iyilerden ayır. Onlara şu, şu otlardan ilaç hazırla.
Sağlıklılara da şöyle şöyle yap!”
Oğlan ihtiyar babasının dediklerini yapmış. Gerçekten de onun
hayvanları arasında ölüm azalmış. Çoğu kurtulmuş.
Bayram geldiğinde her sene olduğu gibi, o sene de köy halkı
kurbanlar kesmeye başlamış. İhtiyar oğluna şu öğüdü vermiş:
“Köyde hayvan çok azaldı. Senin de fazla hayvanın yok. Bu sene
kurban kesme.”
Gerçekten de bir iki ay içinde bütün köy tarlalarda
çalıştırılacak hayvan sıkıntısı çekmeye başlamış. Ama ihtiyarın öğüdünü
dinleyen gencin hayvanı varmış.
İlkbahara doğru köyde artık ekmek yapacak tahıl bile kalmamış.
Ama asıl sorun, tohumluk olarak kullanabilecek kadar bile tahıl olmamasıymış. Tarlaya
ne serpeceklerini, gelecek senenin mahsulünü nasıl hazırlayacaklarını
bilemiyorlarmış. İhtiyar bu konuda da oğluna öğüt vermiş:
“Yavrum, ahırın çatısı samanla doldurulmuştur. Onları çıkar,
yeniden döv. Oradan tohumluk buğday çıkarabilirsin.”
Oğlan, ihtiyar babasının dediği gibi yapmış. Köyde tohumluğu
olan tek aile onlar olmuş. Bütün köy halkı bu gencin büyücü olduğunu düşünmeye
başlamış. Öyle ya, herkesin işi kötü giderken, bu evde garip bir şekilde
kötülüklere bir çare bulunuyormuş. Evi gözlemeye başlamışlar. Sonunda da gerçek
anlaşılmış, ihtiyar babanın hala yaşadığı ortaya çıkmış.
Köylüler genci krala şikâyet etmiş.
Kral önce yasalarını hiçe sayan gence kızmış. Ama olup bitenleri
dinledikten sonra; “İyi ve yerinde bir öğüdün çok şeyi değiştirebileceğini” kabul
edip, ihtiyarlarla ilgili yeni bir kanun çıkarmış.
“Bundan böyle çocuklar, anne ve babalarına yaşlılıklarında
bakacaklar. Onların gönlünü hoş tutacaklar. Çünkü onların hayat deneyimlerinden
her zaman için öğrenebilecekleri şeyler vardır…”
Yorumlar
Yorum Gönder