İhtiyar Keçiler
İhtiyar Keçiler Bizim Mahalle Sabah ezanı duyulduğunda sokaklar da harekete geçerdi. Bazı evlerin ışıkları karanlıkta parlarken, bu evlerden tek tük insanlar çıkar, ağır aksak çarşı merkezine doğru yürürdü. İşte bu anlarda hırsızların, sarhoşların mesai saati ererdi. Ezan sesleri adeta onların alarm sesleriydi. Yükünü tutturan hırsız mutlu olurken, işi yarım kalanlar ise küfürler, kahırlar, lanetler çekerek sokaklardan toz olurdu. Polisler ve bekçiler ise büyük ihtimalle karakollarında uyku halinde tatlı bir rüya görüyordu. O gece semtte, mutlaka bir iki esnaf yahut birkaç ev soyulmuştu. Karakolun sanki çok umurundaydı. Üç kuruş maaşa talim eden memurların, zengin bir esnafın soyulmasına karşı gösterdiği tepki genelde olumlu olurdu. Dükkânı soyulan kasap Niyazi sabah vakti karakolun içine daha adım atar atmaz komiserin ağzından çıkanları duyduğunda inanamamıştı. Polisten rapor alan komiser avazı çıktığı kadar haykırmıştı... "Neee Niyazi’nin yüz kilo etini mi çalm...