Kayıtlar

Şubat 28, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Takva Sahibi Kadın ve Erkeğin Özellikleri

Takva Sahibi Kadın ve Erkeğin Özellikleri Evlilikler sadece ve sadece Allah’ın hükümlerini uygulayarak devamlılığını mutlu bir şekilde devam ettirir Karı koca arasında mutlu ve uyumlu olmanın tek formülü takvalı olmaktır Eğer bir takım sorunlar varsa bunun nedeni, eşlerin kendilerini iyi yetiştirmemelerinden kaynaklanmaktadır Üstün ahlâki özellikleri kendisinde toplayan, kötü sıfatları da ruhundan uzaklaştıran eşler, birbirine karşı daha saygılı ve daha anlayışlıdırlar Dolayısıyla hem kadın ve hem de erkek mutlu birliktelik için takvalı olmalıdırlar: Takva sahibi Erkek ve Kadının Özellikleri: Takvalı erkek; sadece helâl mal kazanmaya çalışır ve haramdan vahşi bir hayvandan kaçtığı gibi kaçar İş ortamında çalışanlarına yahut iş arkadaşlarına haksızlık etmez, herkes ondan hoşnuttur Kazandığı malı cimrilik yaparak sadece kendisi için biriktirmez, ailesinin refah ve rahatlığı için harcar Takvalı erkek; işten ayrıldıktan sonra evine gelir. Zamanının çoğunu hep başkalarıyla geç...

Gök Kapıları Beş Şekilde Açılır

Gök Kapıları Beş Şekilde Açılır             Gök kapılarının başka hangi vesilelerle açılacağını da yine O’nun bir hadislerinden öğreniyoruz. İbni Ömer’in rivayet ettiği ve Cami’üs-Sağir‘de geçen bu hadis bize bunun beş şekilde olabileceğini söylüyor: •   Gök kapıları Kur’an okunduğunda açılır. Kur’an bizatihi rahmettir. Göklerden gelen rızkın yerdeki kaynağıdır. Kur’an bir gök sofrasıdır; önüne oturanı doğrudan göklerle buluşturur ve oradan beslemeye başlar. •   Mücahitler düşman ordusu ile karşılaştığında da gök kapıları açılır. Düşmana karşı çıkan, Allah ve Rasûlü’nün vaat ettiğini kıyamıyla yaşayandır. O, ahirette ayan beyan ortaya çıkacak hakikatlerin dünyada şahitliğini yapmaktadır. Bu şahitlik, belki şehitlik ile taçlanacak bir aşkınlık ve fedakârlık anlamına gelir. Rahmeti celp edecek ve edilen duaları geri çevirmeyecek bu duruş gök kapılarının açılmasına vesiledir. •   Gök kapıları yağmur yağdığında da...

Mektubat-ı Rabbanî’den 166. Mektup

Mektubat-ı Rabbanî’den 166. Mektup   (Bu mektup, molla Muhammed Emîne yazılmıştır. Dünyânın birkaç günlük hayatına aldanmamağı ve bu kısa zemânda, çok zikr ederek, kalb hastalığını gidermeğe çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir.)   Yavrum! Annenin yavrusuna karşı yaptığı gibi, dahâ ne zemâna kadar kendine böyle titreyeceksin? Dahâ ne güne kadar, nefsin için üzülecek, sıkıntılara düşeceksin? Yakında, elbet öleceksin! O hâlde! Kendini ve herkesi ölmüş bil! Duymaz, kımıldamaz bir taş gibi düşün! Zümer sûresi, otuzuncu âyetinde meâlen, (Sen elbette öleceksin! Onlar da elbette ölecekler!) buyuruldu. Bu kısa zemânda, yapılması gerekli en mühim şey, çok zikr yaparak, kalbi hastalıktan kurtarmağı düşünmektir. Çabuk biten bu zemânda, Allah’ü Teâlâ’yı hâtırlayarak, ma’nevî hastalığa ilâc yapmak en büyük vazîfe olmalıdır. Allahtan başkasına düşkün olan bir gönülden hiç hayr umulur mu? Dünyâya eğilmiş olan rûhdan, nefs-i emmâre dahâ iyidir. Orada, hep kalbin selâmetini i...