Kayıtlar

Allah'ü Teâlâ etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah'ü Teâlâ’dan Uzak Kalmamak İçin Ne Yapmalıyız?

Allah'ü Teâlâ’dan Uzak Kalmamak İçin Ne Yapmalıyız?               Gafletten uzak kalabilmek için zikr-i dâim üzere bulunmak, yani Rabbimizi hiçbir zaman unutmamak zarûrîdir. Zîrâ insanın günaha düştüğü ânlar, Cenâb-ı Hakkı unuttuğu ânlardır. Farkında olarak veya olmayarak işlenen günahlar ve gafletle yapılan hatalar, mânevî merkez olan kalbin üzerinde, mânen pas tutmasına sebep olur. Neticede kalp körelir ve ibadetlerden haz almamaya başlar. Böyle bir hastalığa dûçâr olan kul, uykusuna mağlup olarak seherlerini ziyân eder. Bu gafletin neticesinde, hatalarının farkında olmadığı gibi ellerini açıp “yâ Rabbî, yâ Rabbî” diye yalvarmaktan ve istiğfâr etmekten mahrum olur. Bu sebeple Cenâb-ı Hak Peygamber Efendimiz’e ve onun şahsında bütün mü’minlere dâimî zikri emretmekte ve bir an bile bundan gaflet etmemelerini istemektedir:             “Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini zikret ve gâfillerden olma!” (el-A’râf, 205) Kul, hayat g

Söze, Allah'ü Teâlâ’ya hamd ve Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'e Dua İle Başlamak

  Söze, Allah'ü Teâlâ’ya hamd ve Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'e Dua İle Başlamak   Değerli okuyucularım, İnsanın beşinci boyutta olgunluğu yakalaması, ademlikten kurtulup gerçek anlamda bir "insan" olması, içinde bulunduğu "düzen"in yaratıcısı ve sahibi olan Allahü Tealâ'ya ve O'ndan gelen ilahi feyz ve rahmetin bizlere ulaşmasını sağlayan elçilerine inanmasına, O'nları sevmesine ve O'nlara teslim ve tabi olmasına bağlı bulunmaktadır. Ancak Allahü Tealâ, böyle bir nimeti herkese nasip etmemektedir. Onun için böyle bir nimete kavuşan herkes, bütün hayır ve iyiliklerin asıl sahibi olan Allahü Tealâ'yı çok hatırlamalı, O'na hamd etmeli; ve o rahmetin bize ulaşmasına vesile olan Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimize de dua edip selâm göndermelidir. Hadis-i şeriflerde; "Bir toplulukta Allahü Tealâ anılmaz ve peygamberine salevat getirilmezse, o topluluk, kıyamette, hasret ve nedamet çekerler." [Tirmi

Allah'ü Teâlâ İle Dost Olmak İstiyorsan Hiç Ol!

Allah'ü Teâlâ İle Dost Olmak İstiyorsan Hiç Ol! ·           Kalp gözünü açıp Allah'ü Teâlâ ile dost olmak istiyorsan hiç ol. ·           Mal için sakın "Bu Benimdir" deme. "Malın mülkün sahibi Allah'ü Teâlâ’dır" de. ·           Dertlerini sahiplenme, "Bu Allah'ü Teâlâ'nındır, geldi ve gidecek" de. ·           Bir iyilik yaptığında bunu kendinden bilip övünme, " Allah'ü Teâlâ iyiliği benim üzerimden tecelli ettirdi" de. ·           Allah'ü Teâlâ ile dünya arasında bir köprü ol. Rahmet senin üzerinden akıp geçsin. Böylece benliği eritip hiç olursun. ·           Ve daima hatırla; Allah'ü Teâlâ'nın koruması ve seni sahiplenmesi; senin sahiplenmenin bittiği yerde başlar!

Allah'ü Teâlâ’nın Emir ve Nehiylerine Hürmetkâr Olalım

Allah'ü Teâlâ’nın Emir ve Nehiylerine Hürmetkâr Olalım Yazar:  Seyda Muhammed Konyevi Allah-u Zülcelâl hiçbir kulunun amelini zayi etmez. İnsan ne yaparsa Allah-u Zülcelâl kıyamet gününde onun mükâfatını ona verecektir. Bu konuda Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki iman edip de güzel davranışlarda bulunanlar (bilsin ki) biz, güzel işler yapanların ecrini zâyi etmeyiz.” (Kehf, 30) Allah-u Zülcelâl zerre kadar insanın amelini zayi etmez. Ne yaptıysa muhakkak önüne gelecektir. Öyleyse bize düşen, hem fiili olarak hem kavli olarak Allah-u Zülcelâl’in istediği şekilde davranmaktır. İnsan kıyamet gününde neyle ferahlanırsa bu dünyada onu yapması lazımdır, neyle mahzun olacaksa onu da yapmaması lazımdır. Mümin olarak hepimize Allah-u Zülcelâl akıl vermiştir. O aklı kullanarak ferahlanacağımız şeyi yapmak lazımdır, bize zarar verecek, sıkıntı verecek şeyleri de yapmamız lazımdır. Her şeyin bir özü, cevheri vardır. İnsanın cevheri de ak

Allah'ü Teâlâ’nın Rızasını Kazanmak İçin Yarışanlar!

Allah'ü Teâlâ’nın Rızasını Kazanmak İçin Yarışanlar! Hz. Ebu Hüreyre Radıyallahu Anh anlatıyor: Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm bir gün: "Bugün sizden kim oruçlu olarak sabahladı?" diye sordular. Hz. Ebu Bekir Radıyallahu Anh: "Ben!" dedi. Aleyhissalâtu Vesselâm: "Bugün kim bir cenazeye katıldı?" dedi. Yine Hz. Ebu Bekir Radıyallahu Anh: "Ben!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Bugün kim bir hastayı ziyaret etti?" dedi. Bu sefer de Hz. Ebu Bekir: "Ben!" dedi. Bunun üzerine Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm: "Bunlar bir kimsede bir araya geldi mi, o kimse mutlaka cennete girer!" buyurdu. (Kütübü Sitte hadisleri, 13-270 / 4673) ''Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.'' (Ali İmran suresi, 133)

Allah'ü Teâlâ’nın En Büyük Nimeti: Rahmet

Allah'ü Teâlâ’nın En Büyük Nimeti: Rahmet Allah Teâlâ'nın en büyük niteliklerinden biri de hiç kuşkusuz merhametidir. Cenâb-ı Hakk'ın bu sıfatını ifade eden Rahman ve Rahîm adlarının Kur'an'da Allah ve Rab isimlerinden sonra en çok anılan isimler olması, Allah'ın merhamet sıfatının önemini ve sonsuzluğunu gösterir. Kur'ân-ı Kerîm'de Allah'ın affedici ve merhamet sahibi oluşu en çok dile getirilen sıfatlardandır. Öyle ki Kur'an'ın hemen başında Hak Teâlâ'nın "Allah" ismi yanında Rahman ve Rahîm isimleri zikredilmiştir. Bütün insanları yaratan, yaşatan, sıhhat, akıl, irade ve rızık veren Allah'tır. Dünyayı, içindekileri, ayı, güneşi, yıldızları, havayı, suyu, rüzgârı, bitkileri, ağaçlan, hayvanları, geceyi, gündüzü... Kısaca her şeyi insan için yaratmış, insanın hizmetine sunmuş ve insana sayılamayacak kadar çok nimet vermiştir. Allah'ın rahmeti, sadece bir iyilik duygusundan ibaret değildir. O'nun rahmeti,

Allah'ü Teâlâ’nın Her Yarattığında Bir Hikmet Vardır

Allah'ü Teâlâ’nın Her Yarattığında Bir Hikmet Vardır   Adamın biri, pislik böceği görür ve: “- Bu, yaradılışı çirkin pis kokulu olan bir yaratıktır. Allah'ü Teâlâ’nın bunu yaratmasındaki maksadı nedir?" der. Bunun üzerine Allah'ü Teâlâ o adama bir çıban verdi ki, bütün doktorlar onu tedavi etmekten aciz kaldılar. Herkes yaranın iyileşmesinden ümit kesmişti ki, bir gün sokakta bağıran bir adamın sesini işitir ve onun getirilip, yarasına bakmasını ister. Kendisine: “- Senin yaranı iyileştirmek en meşhur doktorlar bile aciz kaldılar, o adamın senin yaranı ne yapabilir?" derler kendisine. Adam: “- Muhakkak onun yanıma gelmesi lazımdır!" der. Bunun üzerine adamı hastanın yanına getirirler. Adam çıbanı görünce, kendisine bir pislik böceği getirmelerini ister. Orada bulunanlar adamın bu isteğine gülerler. Fakat hasta başından geçeni hatırlayıp, yanında bulunanlara, adamın istediğini kendisine getirmelerini söyler. Çünkü adam işin hakikatini görüyor ve biliyor!"