Kayıtlar

Nisan 1, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Haramdan Kaçmanın Önemi

Haramdan Kaçmanın Önemi Bir haramdan sakınmanın sevabı, bir farzı yapmanın sevabından kat kat çoktur. Haramdan sakınmak, farzı yapmaktan önce gelir. Mekruhtan sakınmak, sünnet işlemekten önce gelir. Günahtan kaçmak ibadet yapmaktan önce gelir. Farzları yapmak kolay ama haramlardan kaçmak zordur. Zaten kişilerin birçoğu haramlardan kurtulamadıkları için farzları yapmada isteksiz görünüyor. İnsan farzları lâyıkıyla yapmaya çalışırsa Allah’ü Teâlâ onu günahlardan temizleyerek haramlardan kurtarır. Ben günahkârım benim ibadetim kabul olmaz diyerek ibadetlerden vazgeçmemelidir. Bu tür düşünceler kişiye şeytanın bir vesvesesidir. Günahkâr olmayan kimse yok ki herkesin günahı var…             Uzun yıllar Avrupa’da gayri Müslimler içinde yaşamış bir arkadaşım anlattı…             Çalıştığım iş yerinde Hristiyan arkadaşlarım vardı. Müslümanlığa yatkın kişilerdi. Benim orucumu, namazımı merak ediyorlardı. Onlara Müslüman olmalarını teklif ettim.             Dediler ki;          

Hanımlar İçin En Hayırlı Durum

Hanımlar İçin En Hayırlı Durum Hz. Ali Radiyallahü Anh şöyle anlatır: “Bir gün Hz. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bize, ‘Bir kadın için en hayırlı durum hangisidir?’ diye sordu. O anda bir cevap veremedim. Fâtıma Radiyallahü Anha’nın yanına dönünce; “Ey Muhammed’in Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem kızı! Hz. Rasulullah Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bize bir mesele sordu, nasıl cevap vereceğimiz bilemedik!” dedim. Fâtıma Radiyallahü Anha, “Ne sordu?” dedi. Ben, “Bir kadın için en hayırlı durum hangisidir?” diye sordu, dedim. Fâtıma Radiyallahü Anha, “Bunun cevabını bilemediniz mi?” dedi. Ben de “Hayır, bilemedik!” dedim. O zaman Fâtıma Radiyallahü Anha, “Bir kadın için en hayırlı durum, (bir zaruret hali hariç) onun yabancı bir erkeği görmemesi; yabancı bir erkeğin de onu görmemesidir” dedi. Akşam olunca Hz. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ile birlikte oturuyorduk. Ben, Peygamber Efendimiz’e Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e; “Ey

Örümcek Ağı

Resim
Örümcek Ağı Dünya hayatında hep kötülük işleyen bir adamı ölünce Cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi: “Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin. ” Günahkâr adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı. Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti. Heyecan içinde o günü meleğe anlattı. Melek gülümsedi ve ardından elini şaklattı. Gökten bir örümcek ağı inmişti. Adam bu ağa tutunarak cennete girebilecekti. Adam neşe içinde ağa tırmanırken cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar. Ama adam ağın o kadar çok insanı taşımayacağından korkarak onları itmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da cehenneme düştü. -“Yazık!” dedi melek. -“Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiliği de kötülüğe döndürdü. Eğer, o insanlar

Kimin Kalbi Temiz

Kimin Kalbi Temiz İki Derviş yolculukları sırasında hızla akan geniş bir kenarına varmışlar... Genç bir kadın dere kenarında karşıya nasıl geçeceğini bilemez halde ağlamaktaymış... Dervişlerden biri, hemen atılıp genç kadını sırtlayıp derenin öteki tarafına bırakmış! Öteki derviş hiç yerinden kıpırdamamış! Ne zaman ki; dere kenarından birkaç kilometre kadar uzaklaşırlar. Diğer derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş: - Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadını sırtına alıp karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile günahtır! Öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş: - Dostum ben o kadını dereden geçirip sırtımdan bıraktım. Sen ise kilometrelerce kalbinde taşıyorsun!

Kalp ve Dil

Kalp ve Dil Hazreti Lokman (Lokman  Hekim ), yanında yardımcısı ile  ava  çıkmıştı. Avdan dönerken bir kabile reisi Lokman  Hekim ’e bir gece misafir kalması için ısrar etti. Lokman Hazretleri de kabul ederek o  gece  misafir kaldı. Kabile reisi  Hazreti Lokman  için bir  koyun kestirdi. Hazreti Lokman  çömezine:  — Kesilen  hayvan ın en temiz iki azasını kes bana getir, dedi. Çömezi gidip koyunun kalbini ve dilini kesti getirdi. Hazreti Lokman:  — Aferin bildin, dedi.  İkinci gün başka bir kabile reisi, Hazreti Lokman’a bir gece de kendisinde misafir kalması ve evini şereflendirmesi için ısrar edince, Lokman Hazretleri onu da kırmayıp bir gece de onun evinde kaldı.  Orada da ziyafet olarak bir  koyun  kestiler. Hazreti Lokman gene çömezine bu sefer:  —  Hayvan ın bana en pis yerinden ikisini kes getir, dedi. Yardımcısı yine  hayvan ın dilini ve kalbini kesip önüne koydu. Lokman Hazretleri çömezine:  — Aferin bunu da bildin. Hakikaten insanın ve hayvanın en pis ve tem

İnsan Bu Dünyada Son Derece Âciz ve Noksandır

İnsan Bu Dünyada Son Derece Âciz ve Noksandır Buraya kadar anlatılanlardan, insanın  kalb  cevherinin  kıymet ini, âczini ve büyü klüğünü anladın. Şimdi bil ki, bu kıymetli cevheri sana verdiler ve sonra seni onun üzerine örttüler! Onu aramaz, zayi eder ve onu unutursan çok aldanırsın ve büyü k ziyanlara duçar olursun. Kalbini yeniden aramaya, dünya meşgalelerinden kurtulmaya ve onu kendi yüksek makamına ulaştırmaya gayret et. Onun şeref ve izzeti, öbür dünyada anlaşılacaktır. Üzüntüsüz neş’e, fenâsız beka, acısız kudret, şüphesiz marifet ve Allahü Teâlâ’yı perdesiz görmek olacaktır. Fakat, bu dünyada onun [yâni insanın] şerefi, kendisinde bulunan istidat [doğuştan gelen sonradan geliştirebilen…] ve liyakat ile hakiki şeref ve izzete kavuşmaktır. Yoksa, bugün ondan daha kusurlu ve zavallı kim vardır. Zira açlığın, susuzluğun, sıcaklığın, soğukluğun, hastalığın, ızdırabın, elemin, sıkıntı nın, hışmın ve hırsın esiri olmuştur. Rahatının ve lezzetinin bulunduğu şeyler, ona zarard

İnsan Bedeninde Allah’ü Teâlâ’nın Şaşılacak Sun’u

İnsan Bedeninde Allah’ü Teâlâ’nın Şaşılacak Sun’u İnsanın  kalb hâlleri nden anlattıklarımız, böyle bir kitap için kâfidir. Bundan fazlasını öğrenmek isteyenler için Acâibü’l –  Kalb kitabımız  vardır. O kitabda ve bu kitabda, bir insanın kendini tanıması tamamen anlatılamadı. Anlattıklarımız kalbin bâzı sıfatlarının izahıdır [açıklamasıdır]. Bu, insanın bir rüknüdür. Diğer rüknü de bedendir. Bedenin yaratılmasında da şaşılacak hâller çoktur. Dıştaki ve içteki her bir uzuvda; garib, duyulmamış mânâlar, faydalar vardır. İnsanın bedeninde binlerce damar, sinir ve kemik vardır. Her birinin şekli ve sıfatı başkadır. Her birinin vazifesi ayrıdır. Senin ise onlardan haberin yoktur. Senin bildiğin şu kadardır: El ve ayak, tutmak ve yürümek içindir. Dil, konuşmak içindir. Ama gözün on ayrı kısımdan yapıldığını, bunlardan biri vazifesini yapmazsa görme işi olmayacağını bilmezsin ve yine bu kısımların her birinin ne yaptıklarını ve hangi sebeple görmeye tesir ettiklerini bilemezsin. G

Her Hayırlı İşin Başı Besmele

Her Hayırlı İşin Başı Besmele Besmele Bir Müslümanın hayırlı bir işe başlamak istediğinde o işin bereketli ve kâmil olması için başında “Bismillâhirrahmânirrahîm” ve sonunda “Elhamdülillâh” demesi sünnettir. Rasûlullâh Efendimiz (s. a. v. ) Hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki: “Besmele ve hamd okunmadan başlanılan her iş kesiktir (bereketten mahrumdur). ” Yani, mühim bir işe besmele ve hamd ile başlanmazsa o iş eli kesik insan gibi noksan olacağından arzu edilen fayda elde edilemez demektir. İmam Fahruddîn-i Râzî, Tefsîr-i Kebir’de der ki: Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Hazretleri, Ebû Hüreyre’ye Radiyallahü Anh şöyle buyurmuşlardı: “Ey Ebû Hüreyre! Abdest alacağın zaman ‘Bismillah’ de! Zîrâ amellerini yazmaya memur olan hafaza melekleri, abdestini bitirinceye kadar senin için devamlı sevap yazarlar…” “Bir çocuğa ‘Bismillâhirrahmânirrahîm’ öğretilince kabirde azâb olunan babası affolunur. ” Besmele-i şerîfenin faydalarını saymak mümkün değ