Kayıtlar

Hüma Kuşu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hak İstiyorsan Hakkâri’ye Gideceksin Arkadaşım!

Hak İstiyorsan Hakkâri’ye Gideceksin Arkadaşım! Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş haline rağmen sağa sola koşuyordu. Yanına sokularak: – Hayrola teyzeciğim, dedim. Bir derdiniz mi var? Sıcak bir tebessümle: – Buraların yabancısıyım evladım, dedi. Hastane tarafına gidecek bir araba arıyorum. – Biraz beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz, dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm. Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyenin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanakları pembe pembe olmuştu. – Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.” – 20 dakikanız var, dedim. Hastaneye yakın ama bu havada pek araba bulunmuyor. Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda hücum etti...

Ateistin Biri

Ateistin Biri Ateistin biri, doğa, tabiata hayran kalarak ormanın içinde dolaşıyormuş. “Tabiat ne güzel ağaçlar, renkler yaratmış. ” Diye düşünerek dolaşırken; Aniden karşısına kocaman, vahşi bir ayı çıkar, ateist adam korkar ve kaçmaya başlar. Ateist önde ayı arkada koşarken ayı sonunda adamı yakalar altına alır. Ayı tam pençesini kaldırıp adama vurmak üzere iken ateist adam can havli ile; ''Allah'ım yardım eyle!'' diye bağırır. Bir anda her şey donar; nehir akmaz, rüzgâr esmez, yapraklar kımıldamaz olur. Ayıda pençesi havada öylece donakalır. Hemen yanı başlarında bir ışık belirir, ışığın içinden bir ses şöyle der ''Hani sen tanrı tanımazdın, şimdi ne oldu'' Ateist utanarak başını öne eğer. Işıktaki ses devam eder. Hadi dile ne dilersen, kabul edilecektir.  Ateist adam ''Ben şimdi iman ettim desem buna yüzüm yok, bunu istemeye hakkım da yok, ama bu ayı iman ederse belki benim kurtulma şansım olur, ben ayının iman etmesini...

Zulüm Ve Azgınlık

Zulüm Ve Azgınlık Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak nar suyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu nar suyu getirir. Padişah Nar suyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: “Burası için ne kadar vergi veriyorsunuz?” Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. Padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını fark eder ve cariyeden aynı şekilde bir nar suyu da...