Kayıtlar

azab etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hesapsız Azabsız Cennete Girenler

Hesapsız Azabsız Cennete Girenler   Hammad b. Seleme, Sabit el-Benânî ve Enes b. Mâlik Radiyallahü Anhum yoluyla rivayet edilen bir Hadîs-i Şerif’te şöyle buyurulmuştur: “Kıyâmet günü olduğu zaman; Allâh’ü Teâlâ ümmetimden bir topluluğa kanatlar verecek, onlar kabirlerinden bu kanatlarıyla cennete uçacaklar. Orada gezecekler ve istedikleri şekilde eğlenecekler.” Melekler kendilerine: “- Siz hesap gördünüz mü?” Diye soracaklar. Onlar: “- Hayır, hesabı görmedik.” Diyecekler. Melekler, “- Sırâttan geçtiniz mi?” Diye sorduklarında, “- Biz Sırât’ı görmedik. Diyecekler. “- Cehennemi gördünüz mü?” Diye sorulacak. Onlar: “- Hayır, biz bir şey görmedik.” Diyecekler. Kendilerine, “- Peki, siz kimin ümmetindensiniz?” Diye soracaklar. Onlar: “- Biz Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’in ümmetindeniz.” Diyecekler. Melekler, “- Allah Teâlâ için söyleyiniz, siz dünyada nasıl bir amel işlediniz de bu makama yükseldiniz?” Diye sorduğunda; Onlar: “-

Ebû Rigal Ve Akıbeti

Ebû Rigal Ve Akıbeti    Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Tebük seferinde Hicr'den geçerken, Semud kavminden, ancak, Harem'in korumuş olduğu bir tek adamın sağ kaldığını haber vermişti.             Eshab-ı kiram: "- Ey Allah'ın peygamberi Sallallahü Aleyhi Vesellem! Kimdi o adam?" diye sordular. Peygamberimiz: "- Ebû Rigal'dır!" buyurdular. Ebû Rigal, Sakıtların atasıydı. Salih Aleyhisselamın da, kölesi idi. Onu, Mekke tarafına, sadaka, zekât tahsildarı olarak göndermişti. Ebû Rigal; sütü çekilmiş yüz koyunu, ayrıca bir koçu ve bir de, akşamleyin annesi ölmüş bir oğlan çocuğu bulunan bir adamın yanına vardı. Ona: "- Beni, sana, Resûlullâh gönderdi!" dedi. Adam: "- Resûlullah'ın Elçisi, hoş geldi, safa geldi. İstediğini, al!" dedi. Ebû Rigal, koyunlardan, sütlü olanı, aldı. Adam: "- O, annesinin ölümünden sonra, sağ kalan şu çocuğundur. Onun yerine, on koyun al!" dedi. Ebû Rigal:

Büyük Belâya, Haksızlığa, Derde, Azaba Düşenlerin Okuyacağı Dua

Büyük Belâya, Haksızlığa, Derde, Azaba Düşenlerin Okuyacağı Dua Gece kılınan namazdan sonra, mümkünse secdede veya beş vakit namazın farzlarının arkasından devam edilirse bu duaya, kısa zamanda selâmete erilir… أَللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ وَبِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ لَا اُحْصِى ثَنَآءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ Okunuşu: Allâhumme inniy eûzü birızake min sehatike ve bimuâfâtike min ukubetike ve eûzü bike minke. Lâ uhsiy senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsik.” Anlamı: Allah’ım! Gadabından rızâna, cezâlandırmandan affına sığınırım. Senden yine sana sığınırım. Seni ne kadar medhetsem de hakkıyla medhetmiş olamam. Sen kendini nasıl medhettiysen öylesin. Mevcut kaynaklardan Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem’in bu duayı, gece namazında, secdede yaptığını öğreniyoruz. Kaynak: (Malik, Dua, No: 497, Müslim, Salât, 222)

Hayvanların Kabir Azabını İşitmeleri ve Ölünün de Söylenenleri Duyması

Hayvanların Kabir Azabını İşitmeleri ve Ölünün de Söylenenleri Duyması – İmâm Müslim Radiyallahü Anh, Zeyd bin Sâbit’ten Radiyallahü Anh şöyle rivâyet etmiştir: Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz, Neccar oğullarına ait bir bostan içinde ve kendine ait katırı üzerine (binekli olarak) bulunduğu sırada biz de yanında bulunuyorduk. Katır birden bire ürkerek yoldan saptı ve koştu. Az kalsın Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem’i sırtından yere atacaktı. Bir de baktık ki orada altı, yâhud beş, yâhud da dört tane mezar bulunmaktaydı. Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bu kabirlerin sahiplerini (yani burada yatanları) kim tanıyor? diye sordu. Bir zat ben tanıyorum, diye cevap verdi. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem de: – Bunlar ne zaman öldüler? Buyurdu. O zat da: – Onlar müşrik olarak öldüler, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz: – Şüphe yok ki bu ümmet kabirleri içinde imtihan olunmaktadırlar (yani azap çekmekted

Aptal Kuşun Başına Gelenler

Resim
Aptal Kuşun Başına Gelenler Aptal bir kuş bir çayırlığa gitti. Orada bir avcı  tuzak  kurmuş, tuzağın içine de birkaç tane serperek bir kenarda yaprakların, otların arasına gizlenmiş bekliyordu.    Kuşcağız gelerek onun etrafında dolaşmaya başladı, adamın böyle yapraklara sarınması tuhafına gitti.    – “Sen kimsin?  Neden  böyle yeşiller giyinmişsin, böyle tenha bir yerde bekliyorsun, vahşi hayvanlardan korkmuyor musun?” diye sordu.    Adam:    – “Ben bir zahidim. Dünyadan elimi, eteğimi çektim, böyle tenha bir yerde; otlarla yapraklara belenerek kanaat edip gidiyorum.” dedi.    Kuş adama birçok soru sordu adam da ona cevaplar verdi. Nihayet kuşcağız o buğday tanelerini gördü.    – “Bunlar kimindir?” dedi.    Adam:    – “Bunlar bana kimsesi olmayan bir yetimin emanetidir.” dedi.    Kuş:    – “Çok açım müsaade edersen bunlardan yiyip karnımı doyurayım, çünkü benim zaruretim var zaruri hallerde de leş yemek bile mübah olur.” dedi.    Adam:    – “Bu buğdayla