Kayıtlar

Mayıs 5, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sararmış Resim

Sararmış Resim Çaresiz bir şekilde yatarak ölümü bekleyen bir kadın. Boş, izbe, kömürlükten bozma bir oda. Eşya yok denecek kadar az. Camları kapatan yırtılmış bir perde, kırık dökük olan masanın üzerindeki karton kutuda birkaç tabak, yine birkaç kaşık, çatal, iki tencere bir tava, yerde bir ufak tüp. Mutfak eşyası bundan ibaret. Duvarda çerçeveli, siyah beyaz, kenarları sararmış eski bir resim. Belli ki mutlu bir aile tablosu bu. Anne, baba ve üç çocuk, sarmaş dolaş bir şekilde poz vermişler. Çocuklardan ikisi annesinin kollarında sıkıca kavranmış. Korunmanın himaye edilmenin verdiği güvenle sokulmuşlar annelerine. Büyük çocukta babasının şefkatli kucağında kendinden emin bir şekilde oturmuş.. Hepsinin yüzünde garip bir tebessüm. Yatan Fatma nine’ ye bakarak tebessüm ediyor gibiler. Odanın bir köşesinde ufak bir lavabo. Diğer köşede de eski bir karyola. Asılı olan resimdeki üç çocuğun annesi Fatma nine hastalık ve fakirlikle mücadele ederken çocukları resimden seyrediyorlar anne

Gül Baba

Gül Baba Fatih Sultan Mehmet’in yerine geçen oğlu ikinci Bayezid avdan dönüyordu. Bir an önce saraya varıp dinlenmeyi düşünürken atını durdurdu, havayı kokladı ve derin derin nefes alıp ferahladıktan sonra sordu: "- Bu güzel kokular da nereden gelir böyle? " Yanındaki vezirlerden biri cevap verdi: "- Devletlû Padişahım! İstanbul kuşatmasına katılan gazilerimizden tabiat aşığı biri vardır ki, O'na Gül Baba derler. Aksakallı, nur yüzlü bir ihtiyardır. Şu yamaçları güllerle ve dahi türlü çiçeklerle donattı. Bu hoş kokular O'nun bahçesinden gelmektedir. " Padişah, vezirin anlattıklarını tebessümle dinliyordu. Sözlerini bitirince kararını bildirdi: "- Merhum babamın bu gazi askerini ziyaret etmek isterim! " Artık yorgunluklar unutulmuştu. Gül Baba'nın kulübesine doğru yürüdüler. Kulübeye doğru yaklaştıkça gül kokuları artıyor, insanın gözü - gönlü açılıyordu. Değerli misafirlerin geldiğini gören Gül Baba koştu, onları kapıda karşıl