Kayıtlar

Size etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Size Bıraktım

  Bana Mevlâna'yı, Yunus'u verin, Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım. Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin, Irmağı, deryayı size bıraktım.   Talipli değilim şöhrete, şana, Makamı, rütbeyi yük etmem cana. Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana, Dövüşü, kavgayı size bıraktım.   Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme, Ham topraktan haram mahsul dermeme. Bir tek gönül kâfi gelir girmeme, Konağı, sarayı size bıraktım.   Çokta değil, hakta buldum huzuru, İstediğim alın teri, göz nuru. Benliği, kibiri, iğrenç gururu, Faizi, bankayı size bıraktım.   Hiç biriniz telaş etmesin boşa, Doyacak gözünüz toprağa, taşa… Beni inancımla koyun baş başa… Topyekûn dünyayı size bıraktım…   Abdurrahim Karakoç Rahmetullahi Aleyh

Müjde Müminler Size İhsân-ı Rahmân'dır Gelen

Müjde Müminler Size İhsân-ı Rahmân'dır Gelen Müjde mü'minler size ihsân-ı Rahmân'dır gelen Şânına ta'zîm edin bu mâh-ı gufrândır gelen Ondadır feyz-i hidâyet ondadır afv ü kerem Kadrini bil mevsîm-i inzâl-ı Kur'ân'dır gelen Iyd-ı ekber her günü kadr-i mübarek her gece Ehl-i îmâna ne mutlu lutf-ı Sübhân'dır gelen Zulmet ü kasvetden âzâd etmeye sâimleri Nûr-ı İslâm nûr-ı îmân nûr-ı irfândır gelen Hâne-i kalbi temizle hoşça istikbâl için Ni'meti mebzûl bir mihmân-ı zî-şândır gelen El-hazer senden şikâyet etmesin yarın amân Rûz-ı mahşer şâfi'-i ashâb-ı ısyândır gelen Rahmet ü gufrân hedâyâsıyla cennet bahşeder Derde dermân vasl-ı cânan ıtk-ı nîrândır gelen Mâsivâdan sâim ol Remzî dilersen vasl-ı Hak Râh-ı aşkı kullara ta’lîm-i Yezdân'dır gelen Ahmed Remzi Dede Hazretleri

Etme- Bulma Dünyası

Etme- Bulma Dünyası Halife Harun Reşid’e o zamanın krallarından biri bir gülfidanı hediye etmişti. Harun Reşid o gülfidanına itibar göstererek bahçıvana verdi. “Buna iyi bak! Yetiştiği zamanda ilk çiçeğini bana getir.” dedi. Bahçıvan gülfidanını bahçeye dikti. Gül çok güzel olmuştu. Aradan bir zaman geçti ve gül ilk çiçeğini verdi. Bahçıvan gülü koparıp Harun Reşid’e götürecekti. Makasla gülün yanına giderken baktı ki bir bülbül gülün dalına konmuş, ötmekte. Kıyamadı bülbülü kovalamaya, gidinceye kadar bekleyeyim diye düşündü. Fakat bülbül öttükten sonra gitmeyip, gülü darmadağın etti. Bahçıvan buna çok üzüldü. Harun Reşid’e nasıl cevap vereceğini düşünerek saraya vardı. Durumu izah etti. Halife kızmadı. “Bu dünyaya etme- bulma dünyasıdır demişler. Güle kalmayan dünya bülbüle de kalmaz.” dedi. Aradan bir hayli zaman geçti. Bahçıvan bir gün bahçenin dip taraflarından bir kuş feryadının gelmekte olduğunu işitince bakmaya gitti. Gördü ki bülbülü bir yılan yutmakta. Du

Size, Yakışır!

Size, Yakışır! “Öfke” değil; size, uysallık, yakışır! “Gücenmek” değil; size, gönül almak yakışır! “Suçlamak” değil; size, katlanmak yakışır! “Acizlik-yanılgı” değil; size, hoş görmek yakışır! “Bölmek” değil; size, size, bütünlemek yakışır! “Üşengeçlik” değil; size, uyarmak-gayretlendirmek yakışır! “Şekillendirmek, geçimsizlik çatışma uyumsuzluk, anlaşmazlık” değil; size, “adalet” yakışır! “Kötü söz, şom ağız, haksız yorum” değil; size, “bağışlama” yakışır!

Hayat Alınacak Derslerle Dolu! İşte Size 5 Önemli Ders...

Hayat Alınacak Derslerle Dolu! İşte Size 5 Önemli Ders... Birinci ve en önemli ders Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?" Bu herhalde bir çeşit oyun olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki! Son soruyu yanıtsız bırakıp kâğıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dâhil olup olmadığını sordu. "Tabii dâhil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile... Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy i

Eğer Bir Gün Birisi Size…

Eğer Bir Gün Birisi Size… Ve eğer bir gün birisi size “O kırk yaşında öldü ama altmış üç yaşına kadar yaşadı” , bu kimdir?” derse, “O Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem’dir” dersiniz. Eğer "O öyle bir yer ki, güneşi sadece bir kere gördü” , bu yer neresidir?" derse “O yer Hz. Musa’nın ikiye ayırdığı denizin dibidir” dersiniz. Eğer “o öyle bir insandı ki “ölüsü bile cinlere yetti” , bu kim?” derlerse “O Hz. Süleyman'dır” dersiniz. Ve eğer “bir karga kadar olamadı” bu kimdir derlerse “O Kabil'dir” dersiniz. Ve eğer “İlk dublör kimdi?” derlerse “O hain Yahuda’ydı” dersiniz. Ve eğer “İlk estetik ameliyatı kim oldu ?” derlerse ona da “Firavun” dersiniz.   “Bir YOLCU”

Yeryüzündekiler Siz Rahmet Edin Gökyüzündekiler de Size

Yeryüzündekiler Siz Rahmet Edin Gökyüzündekiler de Size İmam Ahmed Bin Hanbel Hazretlerinin, zühd ve takvası ile perhizkârlığı son dereceye ulaşmıştı. Hatta Bağdad şehrindeki mahsulü, Hz. Ömer Radiyallahü Anh gazilere vakfetmiştir, diye, kendi gıdası olan buğdayı Musul'dan getirtirmiş. Bir sene getirtmiş olduğu buğdayın içinde biraz karınca olduğunu görünce, o karıncalı buğdayı bir kap içine koymuş ve Musul’daki karınca arkadaşlarına paylaştırmak üzere tekrar Musul'a göndermiştir. Nitekim hadis-i şerifte; “Yeryüzünde olanlara sizler rahmet ve şefkat edin ki, semada olanlar sizi esirgeyip rahmet ve şefkat etsinler.” buyurulmuştur. Buradaki rahmet edilmesi lâzım gelen şeyler, akıl sahibeleri ise de, takva ehli için bütün mahlûkata şümulü vardır. (Alıntı)

Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...

Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın... Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu: "Çikolatalı pasta kaç para?" "50 cent!" Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu: "Peki dondurma ne kadar..." "35 cent" dedi garson kız sabırsızlıkla... Dükkânda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki... Çocuk parasını bir daha saydı ve "Bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden. Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 centlik bahşiş duruyordu...

İlimden Tatlı Bir Şey Yoktur

İlimden Tatlı Bir Şey Yoktur İslam büyüklerinden Abdullah bin Mübarek hazretlerine: “Size göre değerli insanlar kimlerdir?” diye sordular. O şu cevabı verdi: “Bilgisi ile amel eden ihlâslı âlimlerdir.” Yine kendisine: “Sizce kimler sultandır?” diye sordular. Cevabı şöyle oldu: “Dünyaya düşkün olmayan kimseler.” Ayrıca; “Sefil olan kimlerdir?” diye sorduklarında; “İlmini, amelini ve dinini, dünya geçimi için vasıta yapanlardır” buyurdu. Ömer bin Hâris hazretleri buyurdu ki: “Eskiden iyilik yaparlar, söylemezlerdi. Sonra yaptıkları iyilikleri söylemeye başladılar. Şimdi ise iyilik yapmadan söylüyorlar.” Süfyan-ı Sevrî hazretlerine hadîs okutmayı niçin bıraktığı sorulduğunda şu cevabı vermiştir: “Yemin ederim ki ben, bir kimsenin Allah rızası için ilim tahsil ettiğini bilmiş olsam, onun buraya kadar gelmesi için zahmete katlanmasına lüzum bırakmadan kalkıp ayağına giderdim.” Süfyan bin Uyeyne de kendisine; “Ne olur, bize ilm-i hadîs okutunuz” diye müracaat edenlere şu