Kayıtlar

Bey etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Rindlerin Akşamı

Rindlerin Akşamı   Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç, Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç…   Cihâna bir daha gelmek hayâl edilse bile, Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle…   Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan, ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan…   Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece, Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince…   Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül, Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül…   Yahya Kemal BEYATLI Kuddise Sirrûh

Eylül Sonu

  Eylül Sonu   Günler kısaldı... Kanlıca'nın ihtiyarları Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları…   Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa... Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa...   İçtik bu nâdir içki'yi yıllarca kanmadık... Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!   Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor; Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.   Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile, Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.   Yahya Kemal BEYATLI

Sessiz Gemi

  Sessiz Gemi   Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli. Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu! Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden, Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.                             Yahya Kemal BEYATLI

Dünya ve Ahiret Efendimiz

Dünya ve Ahiret Efendimiz Bir ulü'l-emr idin emrine girdik; Ezelden bîatlı Hakanımızsın. Az idik, sâyende murada erdik, Dünya ve âhiret Sultanımızsın. Unuttuk İlhan'ı, Kara Oğuz'u; İşledik seni gözbebeğimize, Bağışla ey Şefi' kusurumuzu Bin küsûr senelik emeğimize. Suçumuz çoksa da sun'umuz yoktur. Şımardık müjde-i sahabetinle. Gönlümüz ganidir, gözümüz toktur, Doyarız bir lokma şefaatinle. Nedense kimseler dinlemez, eyvah! O kadar saf olan dileğimizi Bir ümmî isen de yâ Resûlallah, Ancak Sen okursun yüreğimizi. Suları tükendi gülâbdanların, Dinmedi gözümüz yaşı, merhamet Külleri soğudu buhurdanların Aşkınla bağrını yakmada millet. Ne kanlar akıttık hep Senin için O ulu Kitab'ın hakkıçün aziz... Gücümüz erişsin ve erişmesin, Uğrunda her zaman döğüşeceğiz. Yapamaz Ertuğrul evlâdı sensiz, Can verir, cânânı vermez Türkler. Ebedî hâdimü'l-Haremeyniniz, Ölsek de Ravza'nı ruhumuz bekler.

Ölüm Anındaki Ses

Resim
Ölüm Anındaki Ses Aşağıdaki yazı, Trabzon temsilcimiz Niyazi Yıldırım Bey tarafından gönderilmiştir ve ölümden dönen birçok kişi tarafından yaşanmış hâdiselerin değişik bir örneğini teşkil etmesi bakımından dikkat çekicidir. Yazısını, kendisine teşekkür ederek yayınlıyoruz. 1989 yılında geçirdiğim bir trafik kazası sonucunda koma halinde hastaneye kaldırılmıştım. Yanımda bulunan eşim vefat etmiş, beni kontrol eden doktor, kan deryası içinde kalan vücudumda bir hayat emaresi göremediğinden, bana da ölü raporu vermişti. O akşamki TRT haber bülteninde, kazada ölen kişilerin arasında benim de ismim bulunuyordu. Daha sonraları ölmediğim anlaşılmış ve üç gün devam eden koma halinden sonra kendime gelmiştim. Fakat duyma ve düşünme duygularımın dışındaki bütün fonksiyonlarımı kaybettiğimi hissediyordum. Ölmekten çok Cenâb-ı Hakk’a hesap verememekten korkuyor ve boğazım sıkılmış gibi sık sık nefes alıyordum. Ruhumu teslim etmekte olduğumu zannederken, nereden geldiğini anlayamadığı