Kayıtlar

Aralık 2, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Cuma Günü Medine Yolunda

Resim
Bir Cuma Günü Medine Yolunda   Bir çift güvercin ve örümcek ağı… Ölümle arasında bu ikisinden başka bir şey olmayan, düşmanlarıyla burun buruna geldiğinde arkadaşına “Korkma, Allah bizimle beraberdir,” diyerek moral veren Sevgili Peygamberimiz, çölün çile dolu yollarında Süraka’nın tehditlerine ve yolun güçlüklerine boyun eğmeden 24 Eylül 622 tarihinde ashâbının sevinç gösterileri altında Kuba kasabasına girdi. Kuba kasabasında dört gün kalan Efendimiz burada İslâm’ın ilk mescidini, takva üzerine bina edilmiş olan Kuba Mescidi’ni inşa etti. Cuma günü olduğunda ise Medine’ye doğru yola çıktı. Ashâb-ı Kiram kılıçlarını kuşanmış Peygamberimizle birlikte ilerliyor, Medine’ye giden yolun sağında solunda toplanan insanlar Allah Celle’nin son Peygamberine selam veriyor, O’na olan sevgilerini göstermeye, hasretlerini gidermeye çabalıyorlardı. Ranuna vadisine geldiklerinde öğle vakti olmuştu. Efendimiz aleyhisselam, Salim b. Avfoğullarının oturduğu bu vadide ilk Cuma namazını kıld

Kalbi Günahlardan Arındırmak Nasıl Olur?

Kalbi Günahlardan Arındırmak Nasıl Olur? Nisan yağmurlarını düşünün. Ne yapıyor' Toprağı canlandırıyor, toprak içindeki tohumları canlandırıyor, filizleri ortaya çıkarıyor, bitkileri yeşertiyor. İşte Şah-ı Hazne de bu şekilde insanların kalbini tedavi eder, ruhlarını canlandırır. İnsan kalbinin iki özelliği vardır: Biri halk âlemi, diğeri ise emir âlemiyle ilgilidir. Tüm âlem Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarına mazhar olmuştur; O'nu yansıtır. İnsanın kalbi de buna benzer. Yüce Allah'ın sıfatlarını yansıtan küçük âlemdir. Bu yüzden kalp, Allah'ın nazargâhıdır. Ruhlar âlemini içine alır. Kâinatın yaratılışında arş ne ise, bedendeki kalp de odur. Arş, mâna âlemiyle madde âlemi arasında bir köprüdür. Emir âleminden gelen ilâhî tecelliler önce arşa iner. Sonra madde âlemine yansır. İşte beden dünyasına gelen tecelliler de önce kalpte yer bulur. Sonra ruh, mânevî zevk alır ve gelen tecellileri bedenin bütün organlarına ulaştırır. O zaman saçımızın bir teline var

Kalbi Temizlerken Dört Engel Çıkar

Kalbi Temizlerken Dört Engel Çıkar 1- Mal sevgisi: Malın kendisi değil, sevgisidir. Kalbi temizlemek, ahireti kazanmak için malın Önemi büyüktür. Fakat mal sevgisi engeldir. Mal sevgisini kalpten çıkarmalıdır! 2- Makam sevgisi: Ahiret nimetlerini elde etmek için makam ve mevki elbette iyidir. Mal gibi makamın da kendisi değil sevgisi engeldir. Hizmet için bir makama talip olmak başka Şey, nefsin arzularını tatmin için makam sahibi olmak ayrı şeydir. 3- Yabancı sevgi: Allah sevgisinden başka her sevgiyi kalpten çıkarmalıdır! 4- Günah: Her günaha tevbe etmelidir! Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: Kim günah işlerse, kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Tevbe ederse silinir. Günahlara devam ederse, o leke büyüyüp kalbin tamamını kaplar. [Nesâi] Bu dört engeli aşmak için dört şey gerekir. 1- Çok yememek, helalinden yemek. Hadis-i Şerifte buyuruldu ki: Çok yiyip içmekle kalbinizi öldürmeyin! [İ.Gazali] Haram karıştırmadan, kırk gün helal yiyenin kalbi nurla dolar. Kalbi

Dua İçin Rica

Dua İçin Rica Bir şahıs, heyecan ve ıstırapla, İmam Sadık Rahmetullahi Aleyh’in huzuruna gelerek:    - Ne olursunuz efendim, Allah'a bana daha fazla rızık vermesi için dua da bulunun, çünkü çok yoksulum, dedi. İmam: -Hayır, asla dua edemem buyurdu. -Niçin edemezsiniz efendim? -Zira Allah bu iş için bir yol tayin etmiştir; rızk peşinden koşun ve onu elde edin diye de emir buyurmuştur. Hâlbuki sen evinde oturup, dua etmek suretiyle, rızkın senin peşinden gelmesini istiyorsun!

Dua Aynı Dua, Ama Okuyan Ağız...

Dua Aynı Dua, Ama Okuyan Ağız... Muhyiddîn-i Arabî (kuddise sırruh) hazretlerinden: Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali Radiyallahü Anh'ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder: - Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der. Hz. Ali Radiyallahü Anh hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş... - Al, der fakire. İhtiyacını karşıla! Fakirin gözleri yerlerinden fırlayacak gibi olur: - Allah aşkına söyle yâ Emîre'l-mü'minîn! Ne okudun da kum tanecikleri altın oluverdi? Der. Hz. Ali Radiyallahü Anh anlatır: - Kur'ân-ı Kerîm, Fâtiha sûresine gizlenmiştir. Ben de Kur'an-ı Kerîm'i okudum, yani Fâtiha sûresini okudum bu kumlara... Bunu öğrenen fakir durur mu? O da bir avuç kum alır ve başlar okumaya. Okur, okur, okur... Ama kumlarda bir değişiklik yoktur. Altın filan olmuyor, aynen duruyor. Tekrar gelir ve İmam Ali kerremall

Gidecek Başka Kapı mı Var ki?

Gidecek Başka Kapı mı Var ki? Bir tasavvuf talebesi vardır ki, hocasından çok istifade eder. Derecesi o kadar yükselir ki, “Levh-i mahvuz” u (olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekândaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu ilâhî muhafaza levhası) dahi keşfedecek hale gelir. Bir bakar ki hocasının ismi şakiler arasında yazılıdır. Yani cehennemlikler listesindedir hocası! “Beni bu duruma getiren hocam ne hikmettir ki cehennemlikler arasında oluyor?” diye, üzüntüden deli divane olur, yataklara düşer... “İsminiz şakiler defterinde!” Talebe çok üzüntülüdür fakat hocasına da bu konudan hiç bahsedememektedir. Ancak daha fazla tahammül edemez ve bir gün durumu hocasına anlatmaya karar verir. Huzuruna varır ve yutkunarak şöyle der: -Efendim, maalesef durumunuza vâkıf oldum. İsminiz şakiler defterinde yazılı! Hocası acı bir tebessümle cevap verir: -Oğlum, senin gördüğünü, ben tam kırk yıldır görüyorum. Talebe bu sefer daha büyük bir hayretle

Bu Kış Günü Üzüm Olur mu?

Bu Kış Günü Üzüm Olur mu? Aziz Mahmud Hüdayinin yükselmesi bazı talebelerin kıskançlığına yol açtı. Durumu sezen Üfteda Hazretleri Aziz Mahmut Hüdayinin büyüklüğünü göstermek istedi. O sırada mevsim kış idi. Dışarıda kar yağıyor ve fırtına esiyordu. Hazreti Üfteda talebeleri ile yemek yiyordu. Sofraya pilav konulunca Üfteda Hazretleri: "Şimdi bağdan taze kopmuş üzüm olsa bu yemekle ne güzel giderdi." dedi. Bu söz üzerine talebeler içlerinden "Bu kış günü bağda üzüm ne gezer?" dediler. Aziz Mahmud Hudayi de kendi kendine madem hocam söyledi mutlaka bir hikmet vardır diyerek ayağa kalktı ve müsaade ederseniz ben getireyim dedi. Bursa’nın Çekirge mevkiindeki bağa gitti. Bağ karlar altında idi. Asma çubuğunun üzerinden karları temizlediğinde salkım salkım üzümlerin olduğunu gördü. Hemen sepetini üzümlerle doldurdu. Sepeti omzuna alıp Üfteda Hazretlerinin yanına giderken bir çukura düştü. Çıkmaya uğraştı ama çukurdan bir turlu çıkamadı. Aklına Üfteda Hazret