Kayıtlar

Temmuz 6, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan

Uyan! Ey Gözlerim Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan! Azrail’in kastı canadır, inan. Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan! Seherde uyanırlar cümle kuşlar, Dill-i dillerince tesbihe başlar, Tevhid eyler dağlar taşlar ağaçlar. Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan! Semâvâtın kapıların açarlar, Müminlere rahmet suyun saçarlar, Seherde kalkana hülle biçerler. Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan! Bu dünya fanidir sakın aldanma, Mağrur olup tac-ı tahta dayanma, Yedi iklim benim deyu güvenme. Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan! Benim, Murad kulun, suçumu affet, Suçum bağışlayıp günahım ref’et, Rasul’ün sancağı dibinde haşret. Uyan ey gözlerim gafletten uyan! Uyan uykusu çok gözlerim uyan! Sultan III. Murat Han Rahmetullahi Aleyh (Rivayete göre; Sultan III. Murat Han Rahmetullahi Aleyh Hazretleri bu şii

Ebû Talhâ Radiyallahü Anh’ın Müslüman Oluşu

Ebû Talhâ Radiyallahü Anh’ın Müslüman Oluşu Hz. Talha Medîne'nin asîl ve zengin ailelerinden birine mensuptu. Her gece evlerinde, eğlence ve içki toplantıları vardı. Zenginliği sâyesinde, bütün dünya nîmetlerini tatmak istiyordu... Daha kötüsü; birçok asil arkadaşları gibi, Puta tapmaktaydı... Etrafında sayısız kadın ve kız dolaşıyordu. Fakat o, sadece biriyle evlenmek istedi. Haber yolladı. Evlenme teklifinde bulundu. Ümmü Süleym adlı bu hanımın, kocası, yeni ölmüştü. Şu cevabı verdi: - Yetîm oğlum büyüyünceye kadar, evlenmeyi düşünmüyorum. Ümmü Süleym fakir olduğu halde, küçük oğlunu, üvey baba eline bırakmak istemiyordu. Ebû Talhâ, çâresiz bekliyecekti! Evlenmem mümkün değil… Epeyce zaman sonra, bizzat kendisi gitti. Nezâketle evlenme teklifini tekrarladı: - Oğlun artık büyüdü, Ey Ümmü Süleym! Kararını vermelisin, dedi. O'nun niyetinin iyi olduğunu anlayan zeki kadın, başka bir şeyden endişeliydi. Açık açık söylemeyi uygun buldu: -

Münâcât

Münâcât Ey güzel Rabbim sen bizi böyle nâçâr eyleme! Cürm ile âlûde kılma hem günâhkâr eyleme! Burda ağlattın bizi, ukbâda âzâr eyleme! Lutfet Allahım bizi, mahrûm-i dîdâr eyleme! Ol kadar çok ki günâhım, haddini fehm eylemem! Rahmetin deryâsı andan, çok büyüktür gam yemem! Yakma yâ Rabbi cehennem âteşinde mücrimem! Lutfet Allahım bizi, mahrûm-i dîdâr eyleme! Cürmümüz afvet, Muhammed Mustafâ'nın aşkına! Hazret-i Kübrâ vü Zehrâ, Murtezâ'nın aşkına! Ol Hasen ile Hüseyn-i Kerbelâ'nın aşkına! Lutfet Allahım bizi, mahrûm-i dîdâr eyleme! Ömrümü cürm ü hatâ-u cehl ile ettim tebâh! Senden olmazsa inâyet, ben kula yokdur felâh! Afvına şâyeste kıl, bu FÂHİR'i pek rû-siyâh! Lutfet Allahım bizi, mahrûm-i dîdâr eyleme! Nağme-i Aşk

32. Osmanlı Padişahı ve 111. İslam halifesi Sultan 2. Abdülaziz

Resim
32. Osmanlı Padişahı ve 111. İslam halifesi Sultan 2. Abdülaziz İngiltere Kraliyet ailesi isteklerini kabul ettiremeyince; İngiliz kuklası Hüseyin Avni Pasa, pehlivanlardan üç kişiyi Fer’iyye Sarayı’nda mahsus bahçıvanlıkla vazifelendirdi. 4 Haziran 1876 sabah sularında odasına girdiler. Abdülaziz Han, bir müddet onlara karşı koydu; boğarak şehit ettiler. Cinayete intihar süsü vermek için O’nun bileklerinin damarlarını kesen zorbalar, hiçbir şey yokmuş gibi gizlice islerinin başına döndüler. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun! Allah’ü Teâlâ gani gani Rahmet eylesin!