Kayıtlar

adam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ABD'den Türkiye analizi: ‘Hasta Adam' Küresel Güce Dönüştü’

Resim
  ABD'den Türkiye analizi: ‘Hasta Adam' Küresel Güce Dönüştü’   ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'de yer alan analizde, Türkiye'nin Osmanlı'nın 'Hasta adam'ından küllerinden yükselen bir küresel orta güce dönüştüğü belirtildi. BD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'de Türkiye ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alındı. "Batı Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden yükselen bir 'Orta güce' dönüşmesinden ders çıkarmalı" başlıklı yazıda, Türkiye'nin küçük bir devletten yükselen 'Orta güce' sahip çok önemli bölgesel ve küresel bir güç olduğu vurgulandı. Yazıda, Batı'nın Türkiye'nin son yıllardaki yükselişinden ders çıkarması gerektiğine vurgu yapıldı. Dünyanın Acil Sorunlarında Ön Saflarda Yer Alıyor Atlantic Council'de yer alan yazıda a Rus Çarı I. Nicholas, Osmanlı İmparatorluğu’nu “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelendirdiği ancak Osmanlı'nın küllerinden doğan

Eşi Misafir Sevmeyen Adam…

Eşi Misafir Sevmeyen Adam…             Bir Sahabi Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e gelerek: “- Ya Rasûlallah Sallallahü Aleyhi Vesellem; benim eşim misafiri sevmiyor. Bana ne gibi tavsiyede bulunursunuz?” Diye sorar: Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Yarın size misafir olacağım. Eşin, ben içeri girerken de baksın, çıkarken de baksın!” der. Sahabi eşine efendimizin geleceğini müjdeler. Tabi bu müjde evde büyük bir heyecanı beraberinde getirir! Aldığı haber karşısında eşi çok sevinir. Yalnız dışarıdan içeri girerken ve çıkarken bakmasını özellikle söyler ve eşinin hazırlıklarını yapar. Ertesi gün olur. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem gelirken Pencereden bakınca ne görsün ki! Efendimiz gümüşten tepsi içinde, cennetten çeşit çeşit yiyecekleri de beraberinde getirmiş. Efendimizi bir sevinç içinde ağırladıktan, sonra Efendimiz yola koyulmuş. Sahabenin eşi tekrar pencereden bakmış. Birde ne görsün ki! Getirdiği tepsinin içinde yılanlar çıyanlar akrepl

Allah Dilerse Kâfir, Münafık Ve Fâsık Bir Adamın Eli İle

  Allah Dilerse Kâfir, Münafık Ve Fâsık Bir Adamın Eli İle   Allah dilerse kâfir, münafık ve fâsık bir adamın eli ile de dinine hizmet ettirebilir!   Facir: Kelime olarak "Haktan sapmış, haram ve günaha dalmış kötü ve günahkâr insan" demektir. Facir ifadesi burada mutlak bırakıldığı için, biz âcizane bu kelimeye birkaç mana daha ilave edeceğiz.   Şöyle ki:   Facir burada kâfir, münafık, fâsık olmak üzere üç anlama gelebilir. O zaman mana şöyle olmuş oluyor: "Allah dilerse kâfir, münafık ve fâsık bir adamın eli ile de dinine hizmet ettirebilir."   "Pekâlâ, bunun gerçek hayatta örnekleri var mı?" denilirse, bunun örneklerinin hem Asr-ı Saadet'te hem de günümüzde olduğunu görüyoruz.   Mesela Ebu Talip kâfir olmasına rağmen Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'e ve Müslümanlara büyük hizmetlerde bulunmuş, onları himaye ederek İslâm’ın kuvvet kazanmasına büyük katkısı olmuştur.   Medineli münafıklar zahirde de olsa

Yaşlı Adam Ve Çocuklar

Yaşlı Adam Ve Çocuklar   Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar. Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve: “- Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim!” der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der. “- Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan bö

Ebû Rigal Ve Akıbeti

Ebû Rigal Ve Akıbeti    Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm; Tebük seferinde Hicr'den geçerken, Semud kavminden, ancak, Harem'in korumuş olduğu bir tek adamın sağ kaldığını haber vermişti.             Eshab-ı kiram: "- Ey Allah'ın peygamberi Sallallahü Aleyhi Vesellem! Kimdi o adam?" diye sordular. Peygamberimiz: "- Ebû Rigal'dır!" buyurdular. Ebû Rigal, Sakıtların atasıydı. Salih Aleyhisselamın da, kölesi idi. Onu, Mekke tarafına, sadaka, zekât tahsildarı olarak göndermişti. Ebû Rigal; sütü çekilmiş yüz koyunu, ayrıca bir koçu ve bir de, akşamleyin annesi ölmüş bir oğlan çocuğu bulunan bir adamın yanına vardı. Ona: "- Beni, sana, Resûlullâh gönderdi!" dedi. Adam: "- Resûlullah'ın Elçisi, hoş geldi, safa geldi. İstediğini, al!" dedi. Ebû Rigal, koyunlardan, sütlü olanı, aldı. Adam: "- O, annesinin ölümünden sonra, sağ kalan şu çocuğundur. Onun yerine, on koyun al!" dedi. Ebû Rigal:

Bir adam ölürken Azrail Aleyhisselâm’a sormuş...

  Bir adam ölürken Azrail Aleyhisselâm’a sormuş: “- Ölüm anında melek olarak sen geliyorsun da doğum anında neden melek yok?” Azrail Aleyhisselâm: “- Annen var ya…” Demiş. Annesi ve babası sağ olan kardeşlerimiz kıymetini bilsin! Dualarını alsın! Anne ve babaları ahirete göçenler de onlar için dua etsin, hayır hasenat yapsın! Rabbimiz ölen anne ve babalarımıza gani gani rahmet eylesin, mekânları Cennet, makamları âlî olsun!

Beni Götürsün İnanmış Dört Adam

  Beni Götürsün İnanmış Dört Adam   Ben güzel bir günde ölmek isterim, Üşümesin cenazeme gelenler Ne ağıt isterim ne de gözyaşı Yasin okusun Yasin bilenler Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Kısa olsun konuşmanız imamlar Temiz yıkayın cesedimi yuyanlar Uzak da olmasın benim mezarım Yorulmasın omuzuna alanlar Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Bu sözlerimi sakın unutmayın Aldatıcı bu dünyaya tapmayan Günahları da olsa ölen insanlar Arkasından dedikodu yapmayın Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Bu dünyadan bir şey anlamadım ki Hakka yarar bir iş yapamadım ki Nefisle kör şeytan aldattı beni Yaşımı da sormayın yaşamadım ki Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Ağlamak gerekken güldüm halıma Günahtan başka ne geçti elime Muhammed ümmetin af eyle Ya rab bekletmeyin çabuk koyun kabrime Olmasın ne çelenk ne

Saddam'ın Heykelini Yıkan Iraklı Bir İş Adamının İbretlik Sözleri

Resim
  Saddam'ın Heykelini Yıkan Iraklı Bir İş Adamının İbretlik Sözleri Abd ordusu bağdata kadar geldiğinde büyük bir alkış eşliğinde onları karşıladık. Bize, hadi bu heykeli siz yıkın, bu sizin hakkınız, dediler. Bir balyoz bulup tüm nefretimle saddam'ın heykeline vurmaya başladım. Kimimiz ayakkabısıyla vuruyor kimi bir sopayla.. Amerikalılar araçlarında bira içerek çılgınca bağırıyordu. Bize gülüyorlardı. Barış, demokrasi, para palavraları gözümüzü körleştirmişti. Günlerce aç ve susuz kaldık. Bombaların arasında sığınaklarda fareler ve böcekler arasında yatıyorduk. Birden hepimiz terörist ilan edilmiştik. Ya abd için savaşacaktık ya da kamplara götürülecektik. Kadınlarımıza tecavüz ediliyordu ve her yerde cesetler vardı. Kadın, erkek, çocuk ve bebek... Daha aylar öncesi mutlu sabahlara uyanıyordum. Yeni bir ev almıştım yeni eşyalar ve temiz kıyafetler.. O an hüngür hüngür ağladım. Ellerimi taşlara vurdum. Oysa Nefretle yıktığım o Heykeli tekrar dikmek için her şeyim

Hz. İsa Aleyhisselâm ve Kötürüm Adam

  Hz. İsa Aleyhisselâm ve Kötürüm Adam   İsa Aleyhisselâm bir ağacın altında kendinden geçmiş bir halde dua eden birini görür. Dikkatlice baktığında adamın ayakları tutmayan bir kötürüm olduğunu anlar. Sonra iki gözünün de görmediğini fark eder. Vücuduna dikkatlice baktığında ise cildinde baras hastalığı olduğunu görür. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua etmektedir: “- Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler olsun!” Hazret-i İsa Aleyhisselâm kötürüm adama yaklaşır: “- Ayağın yürümüyor, gözün görmüyor; bedenin de sağlıklı görünmüyor? Buna rağmen çoğu zenginlere verilmeyen nimetlerin sana verildiğini düşünmekte, bunun için de büyük bir mutlulukla şükretmektesin. Hangi nimettir nice zenginlere verilmediği halde sana verilen?” Kapalı gözleriyle sesin geldiği yana yönelen kötürüm adam şöyle der: “- Efendi! Allahü teala bana öyle bir kalp vermiş ki, o kalple Onu tan

Bir Saat

  Bir Saat Adam eve döndüğünde, 5 yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken bulur. Çocuk, babasına sorar: “- Hoş geldin babacığım. Sen bir saatte ne kadar para kazanıyorsun? Yorgun gelen adam sertçe cevap verir: “- Bu senin işin değil!” “- Babacığım lütfen.” “- Ne olacak? 20 lira...” “- Peki, bana 10 lira borç verir misin?” Adam iyice sinirlenip bağırır: “- Benim, senin saçma oyuncaklarına veya başka şeylerine verecek param yok! Hadi derhâl odana git!” Çocuk mahzun mahzun odasına girip kapısını kapatır. Adam sinirli sinirli: “- Bu çocuk nasıl böyle şeylere cesaret eder?” diye düşünür. Aradan bir müddet geçtikten sonra sakinleşir. Çocuğuna, belki de gerçekten lâzım olduğunu düşünür. Odasına gidip henüz uyuyamamış çocuğuna der ki: “- Al bakalım istediğin 10 lirayı! Sana sert davrandığım için üzgünüm, ama yorucu bir gün geçirmiştim.” Çocuk sevinçle babasını kucaklar ve: “- Teşekkürler babacığım!” diye sevinir. Yastığının altından diğer buruşuk paraları çı

Camide Zengin Bir Adamla Bir Derviş Yan Yana Namaz Kılıyorlardı

  Camide Zengin Bir Adamla Bir Derviş Yan Yana Namaz Kılıyorlardı   Camide zengin bir adamla bir derviş yan yana namaz kılıyorlardı. Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı ne okuduklarını ve ne dua ettiklerini duyuyorlardı. Derviş namazdan sonra ellerini açtı: “– Ya Rabbi! Karnım çok aç beni şu yemek ve şu tatlılarla rızıklandır,” diye dua etti. Dervişin duasını duyan zengin adam, içinden şöyle geçirdi: “– Bana duyurmak için sesli dua ediyor. Böyle yapmaktansa doğrudan gelip para isteseydi verirdim. Şimdi ona bir şey vermem.” Zengin adam böyle düşünürken derviş caminin bir kenarına çekilmiş ve uykuya dalmıştı. Az sonra camiye elinde tepsiyle bir adam geldi. Doğruca, uyuyan dervişin yanına giderek dervişi uyandırdı ve elindeki tepsiyi derviş verdi. Derviş tepsinin üzerini açtı. Zengin adam geriden bu hadiseyi takip ediyordu. Tepside dervişin az önce duada istediği yiyecekler vardı. Derviş yemekleri yedikten sonra tepsinin üzerini örterek adama geri verdi. Bu işe hay