Kayıtlar

Irak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Saddam'ın Heykelini Yıkan Iraklı Bir İş Adamının İbretlik Sözleri

Resim
  Saddam'ın Heykelini Yıkan Iraklı Bir İş Adamının İbretlik Sözleri Abd ordusu bağdata kadar geldiğinde büyük bir alkış eşliğinde onları karşıladık. Bize, hadi bu heykeli siz yıkın, bu sizin hakkınız, dediler. Bir balyoz bulup tüm nefretimle saddam'ın heykeline vurmaya başladım. Kimimiz ayakkabısıyla vuruyor kimi bir sopayla.. Amerikalılar araçlarında bira içerek çılgınca bağırıyordu. Bize gülüyorlardı. Barış, demokrasi, para palavraları gözümüzü körleştirmişti. Günlerce aç ve susuz kaldık. Bombaların arasında sığınaklarda fareler ve böcekler arasında yatıyorduk. Birden hepimiz terörist ilan edilmiştik. Ya abd için savaşacaktık ya da kamplara götürülecektik. Kadınlarımıza tecavüz ediliyordu ve her yerde cesetler vardı. Kadın, erkek, çocuk ve bebek... Daha aylar öncesi mutlu sabahlara uyanıyordum. Yeni bir ev almıştım yeni eşyalar ve temiz kıyafetler.. O an hüngür hüngür ağladım. Ellerimi taşlara vurdum. Oysa Nefretle yıktığım o Heykeli tekrar dikmek için her şeyim

Irak Askerinin Ölümü

Resim
Irak Askerinin Ölümü Yer Irak Tarih 1999 Körfez Savaşı; Fotoğrafçı Ken Jarecke Bu fotoğraf, paramparça olmuş bir kamyonun içinde, tanınmaz halde yanmış bir Irak askerini gösteriyor. Kamyonun arka tarafından güneş ışığı geliyor. Çevredeki herzeye yanmış ya da parçalanmıştı. Bu yüzden fotoğraf neredeyse siyah beyaz çekilmiş gibi görünüyor. Sabah erken saatlerdi, bütün geceyi ayakta geçirmiştik. Bir, bir buçuk saat içinde bir ateşkes ilan edilmesi bekleniyordu. Nasıriye’den Basra’ya doğru ilerliyorduk. Ve bu görüntüyle karşılaştık… Otobanın ortasında tek başına duran bir kamyon... Amerikan ordusundan bir görevliyle beraberdim. “Ölülerin fotoğraflarını çekmeyi anlayamıyorum” dedi bana… Ne söyleyeceğimi bilemedim. Aklıma gelen ilk şey “Eğer ben bu fotoğrafları çekmezsem, annem ve pek çok kişi, savaşın filmlerde gördükleri gibi olduğunu sanmaya devam edecekler” demek oldu.” Utansın! İnsanlık utansın! Bu savaşı çıkaranlar utansın! Petrol hırsızları utansın! Ülkesi

Bağdat’ta Yangın Hikâyesi

Bağdat’ta Yangın Hikâyesi Bir gece halkın yanık bağrından çıkan ah ateşinin, Bağdat’ın yarısını küle çevirdiğini duydum. O anda adamın biri ellerini havaya kaldırıp Allah’a şöyle dua etmiş; “Çok şükür, bu yangın dükkânıma zarar vermedi. ” Yoldan geçen bir ulu kişi, adamın niyazını işitince onu uyarmak istemiş; “Ey bilgisiz adam, sen yalnız kendini mi düşünürsün! Koca şehrin yarısı yanıp küle dönmüş, sense dükkânının kurtulduğuna seviniyorsun, öyle mi! İnsanların açlıktan karınlarına taş bağladığını gören birisi, taş yürekli değilse, ağzına bir lokma atamaz. Yoksulların açlıktan kan tükürdüğünü gören bir zengin, ağzındaki lokmayı ne yüzle çiğner! Hasta sahibi sağlıklıdır diye düşünme! Çünkü hastasının derdiyle kıvranmaktadır. Merhametli yolcular konak yerlerine vardıklarında, geride kalan dostları gelmedikçe uyumazlar. Diken taşıyan kişinin eşeği çamura saplandığı zaman padişahların gönlü bundan mustarip olur. ” Mutlu olmak isteyen irfan sahibi kimseye Sadi’nin şu sözü yetişir.

İman mı, Eğitim mi, Asalet mi Önemli?

İman mı, Eğitim mi, Asalet mi Önemli? Padişah veziriyle tartışıyor ısrarla eğitimin huy ve asaletten üstün olduğunu söylüyordu. Vezir ise eğitimin önemini inkâr etmiyorum fakat asalet ve huyun önemi daha üstün diyordu. Padişah “İyi bir kedi bulun, eğitin!” diye emir verdi. Kısa sürede kedi eğitildi. Padişah büyük bir davete vezirini de çağırdı. Salonun tüm ışıkları söndürüldü. Eğitilen kedi arka ayakları üzerinde yürüyerek kapıdan girdi. Ön ayaklarında bir tepsi taşıyordu. Tepsinin etrafı; ortalığı ışıtan, mini mumlarla süslenmiş, ortasında da iki küçük kahve fincanı vardı. Davetliler var güçleriyle alkışlamaya başladılar. Padişah memnun ve gururluydu. Olacaklara hazırlıklı vezir tam o esnada cebinden bir küçük kutu çıkardı. Kutuyu açarak içindeki fındık faresini kedinin önüne attı. Kedi fındık faresini görünce mumları ve fincanları fırlatarak, yıldırım hızıyla fındık faresinin peşinden koşmaya başladı. Şu atasözünün önemi ortaya çıktı. “Şapı kaynatmakla olur mu şek