Kayıtlar

Mayıs 13, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tevazu

Tevazu Ahmed Rufai Hazretleri, bir gün talebelerine: - İçinizde kim bende bir ayıp görüyorsa bildirsin, dedi. Müritlerinden biri: - Efendim, sizde büyük bir ayıp var, diye cevap verdi. Ayıbını talebesine soracak kadar kendini aşmış bu mütavazi insan hiç kızmadı, talebesi böyle söylüyor diye üzülmedi, belki sadece ayıbından kurtulabilmek ümidiyle sordu: - Söyle dedi, kardeşim, o ayıbım nedir?  Talebe gözleri dolu dolu: - Bizim gibilerin size talebe olması, dedi.  Bu söz gönüllere çok tesir etmiş, sohbette bulunan herkes ağlamaya başlamıştı. Ahmed Rufai Hazretleri de ağlıyordu. Bir ara sadece;  - Ben sizin hizmetçinizim, ben hepinizden aşağıyım diyebildi.  Evet, keşke insanlar tabi olanlara bakıp, tabi olanlarda, tabi olunanı aramasalardı... Zira hem dün, hem bu gün o altın halkayı temsil eden büyüklerin etrafındaki insanlar, ne denli nezih olurlarsa olsunlar, onları gösterebilmekte çok acizdirler. Bugün dahi, bir büyük gönül erinin yanına gelip giden insanlar

Sözün Yalanına

Sözün Yalanına Bir gün Tebriz'de bir Yahudi, Şems'e gelerek: - Müjde ya Şems, Mevlana geliyor! Şems, bu müjde üzerine elinde ne v ar ne yoksa bu Yahudi’ye hediye eder. Biraz sonra başka biri Şems'e gelerek: - Yahudi seni aldattı ve bütün malını aldı. Ortada ne Mevlana var, ne bir şey... Gelen giden yok... Yahudi seni aldattı. Şems: - Biliyorum, ben malımı ve mülkümü bu sözün yalanına verdim, doğrusuna canımı vermek lazımdı. Dostluk... Büyüklerin dostluğu... (Alıntı)

Seyyide Tün Nefise

Seyyide Tün Nefise Allah dostlarından... Seyyide Tün Nefise Bir akşam vakti. Kapısı çalınıyor. Komşuları, gayrimüslim bir çift... Bir ricaları var. -Komşu, sende biliyorsun, bizim felçli bir kızımız var. Önemli bir işimiz çıktı, sabaha kadar gelemeyebiliriz. Biz gelene kadar Allah için... Kızımıza bakabilir misin? İşi gücü ibadet ve gözyaşı olan ulvi kadın: - Ne demek, siz işinize bakın evladınızı düşünmeyin. Anne baba işlerine, Seyyide Tün Nefise felçli kızın yanına gider. Saatler saatler... Allah dostunun gözleri, kızın üzerinde, sevgi dolu bakışlar ve kızdan sevgi dolu karşılıklar... İçi bir an bir garip bir garip oluyor. Gönül diliyle: - Allah’ım Allah’ım, şu güzel kızı şu güzel kızı ayağa ayağa kaldır ve ona hak yolu nasip et. Anne ve baba dönüyorlar. Hasta kızları komşularının ayağının dibinde oturmakta. Büyük bir mutluluk içersinde. Kapının açılmasıyla birlikte ayağa fırlıyor... ...ve hepsi artık, Allah'ın razı oldukları içeresinde, İslam’ın içinde. (Al

Açgözlülük

Açgözlülük Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) açgözlülük konusunda şöyle buyurmuştur: “Kendisine yetecek malı olduğu hâlde isteyen kimsenin aldığı şeyler, Kıyamet Günü’nde yüzünde tırmık izi ve yara olarak gelir.” Bu hadîs üzerinde İslâm âlimleri değerlendirmelerde bulunmuşlar, kimin zengin, kimin fakir sayılacağını diğer hadîslerden hareket ederek tesbit etmişlerdir. Hanefî mezhebine göre giyecek elbisesi ve o gün yiyecek yemeği bulunan kimsenin, başkalarından bir şeyler istemesi, dilencilik yapması doğru değildir. İhtiyacı olmadığı hâlde dilencilik yapanların Kıyamet Günü yüzünde izlerle gelmesi ise şöyle izâh edilmiştir. O kimselerin yüzündeki izler dilenme, isteme derecesine göre sıralanır. Az dilenenin yüzündeki iz az, daha fazla dilenenin izi daha fazla, çok dilenenin izi ise çok derin olacaktır. Hem dünyada hem âhirette böyle aşağılık duruma düşmemek için elden geldiği kadar istemekten kaçınmak gerekir. Kanaatkâr olmalı, açgözlülükten sakınmalıdır. İstenen