Kayıtlar

Gör etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Düşte Gör

Düşte Gör   Eşin sana yabancıdır, Ömrünü yedikten sonra… Tatlı yesen de acıdır, İhtiyar olduktan sonra…   Oğullar yüzüne bakmaz, Kızların ocağı yakmaz, Gelin varsa seni takmaz, İhtiyar olduktan sonra…   Giyemezsin fistanını, Bulamazsın bastonunu, Yükseltirler ses tonunu, İhtiyar olduktan sonra…   Kapılarda kalır gözün, Yüzüne de vurur hüzün, Kime geçer senin sözün, İhtiyar olduktan sonra…   (Alıntı)

Gör Zâhidi Kim Sâhib-i İrşâd Olayım Der

  Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der   Meyhânede ister yıkılup olmağı vîrân Bîçâre harâb olmadan âbâd olayım der   Elden komasun câm-ı meyi gül gibi bir dem Her kim ki bu gamhânede dilşâd olayım der   Bir serv-kadün bende-i efgendesi olsun Âlemde o kim gussadan âzâd olayım der   Ömrün geçirüp kûh-ı belâda dil-i şeydâ Berhem-zen-i hengâme-i Ferhâd olayım der   Vasl istemeyüp hicr ile hoş geçdügi bu kim Miskîn gam-ı cânâneye mu‘tâd olayım der   Gezdi yürüdi bulmadı bir eglenicek yer Min-ba‘d yine âzim-i Bağdâd olayım der   Bağdâd sadefdür güheri dürr-i Necef’dür Yanında anun dürr ü güher seng-i hazefdür   Bağdatlı Ruhi Kuddise Sirrûh

Ne Hor Gör, Ne De İncit!

  Ne Hor Gör, Ne De İncit!   Eskiden hukuk fakültesini birincilikle bitirenleri mükâfat olarak Medine'ye kadı (hâkim) olarak tayin ederlermiş. Gönlü Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem aşkı ile dolu olan bir genç bunu duyunca bütün gayretini sarf ederek, hukuk fakültesini birincilikle bitirmeye karar vermiş. Gündüz okulda, gece evinde ders çalışıp gayret sarf etmiş ve başarmış. Bir de adak adamış: “- Eğer okulumu birincilikle bitirip, Medine’ye hâkim olursam, yolda ilk karşıma çıkıp, yardım isteyene cebimdeki en büyük parayı vereceğim…” diye. Neticede okulu birincilikle bitirip Medine’ye hâkim olmaya hak kazanır. Tayini yapılır ve yola çıkar. Şam'a gelince Emevi Camii’nde namazını kılıp, Allah’a hamdeder. Ve tekrar yola koyulur. Bir an önce Medine'ye kavuşmak ister. Camiden çıkarken gözleri dolar ve bir an Rasûlullah Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e kavuşmuş gibi bir hâl zuhur eder. Ağlar bir halde camiden çıktığında bir meczup karşısına geç

Tevâzudan daha iyi bir şey görmedim...

Tevâzudan daha iyi bir şey görmedim... Vehbi Tülek Feth-i Mûsulî hazretleri, Hazreti Ali'yi rüyâda görür ve ondan nasîhat ister!.. Feth-i Mûsulî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Musul’da doğdu 835 (H. 220) senesinde orada vefât etti. Bişr-i Hafî'nin arkadaşıdır. Bişr-i Hâfî hazretleri gibi gibi yüksek dereceler sâhibiydi. Bir gün Feth-i Mûsulî'ye, "sıdk nedir?" diye sorulunca, içinde demir bulunan bir ocağa elini sokup, kızgın bir demir parçasını çıkarıp elinde tuttu ve; "İşte sıdk budur" dedi. Şöyle anlatır: "Bir gün Emir-ül-müminîn Hazreti Ali'yi rüyâmda görüp, bana nasîhat et, dedim. Tevâzudan daha iyi bir şey görmedim. Yalnız Allahü teâlâdan sevap umarak, zenginin yoksula gösterdiği tevâzudan daha güzel ne olabilir, dedi. Biraz daha nasîhat edin, dedim. Buyurdu ki: Ondan daha güzel olanı, Allahü teâlâya gâyet fazla güven duyan fakirin, zengine karşı kibirli ve gururlu davranmasıdır." Hacca giderken yolda henüz

Gel Gör Beni Aşk Neyledi?

Gel Gör Beni Aşk Neyledi? Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana, Ne âkılem ne divâne gel gör beni aşk neyledi? Gâh eserim yeller gibi gâh tozarım yollar gibi, Gâh akarım seller gibi gel gör beni aşk neyledi? Akarsu gibi çağlarım dertli ciğerim dağlarım, Şeyhimi anıp ağlarım gel gör beni aşk neyledi? Tut elimden kaldır beni yâ vaslına erdir beni, Çok ağlattın güldür beni gel gör beni aşk neyledi? Ben yürürüm ilden ile şeyh ararım dilden dile, Gurbette hâlim kim bile gel gör beni aşk neyledi? Bir mecnun olup yürürüm o yâri düşte görürüm, Uyanıp mahzun olurum gel gör beni aşk neyledi? Miskin Yunus bîçâreyim baştan ayağa yâreyim, Dost ilinden âvâreyim gel gör beni aşk neyledi?     Yunus Emre Rahmetullahi Aleyh

İslâm’ın Adaletini Görünce Müslüman Olan Yahudi

İslâm’ın Adaletini Görünce Müslüman Olan Yahudi Şa’bî Radiyallahü Anh’in rivâyetine nazaran Hz. Alî Radiyallahü Anh Efendimiz, bir gün çarşıya çıktılar. Gördüler ki Hristiyan’ın biri bir zırh satmaktadır. Zırhı tanıdılar ve Hristiyan’a: “-Bu benim zırhım, zırhımı ver!” dediler. Hristiyan vermek istemeyince Hz. Ali Radiyallahü Anh: “-O hâlde kâdıya gidelim.” dediler. (Metinden bu hâdise’nin hilâfetin o zamanki makarrı olan Kûfe’de cereyân ettiği anlaşılıyor. Şa’bî’den Hâkim Radiyallahü Anh’ın rivâyetine göre ise Hz. Alî Radiyallahü Anh’ın zırhını çalan kimse Yahûdî’den bir kimsedir.) O zaman kâdı Şüreyh Radiyallahü Anh idi. Hz. Alî Radiyallahü Anh, Kâdı Şüreyh Radiyallahü Anh’e gidip da’vâyı halletmesini, ondan istedi. Kâdı Şürayh, Hz. Alî Radiyallahü Anh’i görünce yerinden kalkıp yerini Hz. Alî Kerremallahü Vecheh’e ikrâm etti ve kendisi de gayr-ı Müslimin yanında Hz. Alî Kerremallahü Vecheh’in karşısına oturdu. Hz. Alî Kerremallahü Vecheh, Şürayh’a hitâben: “-Yâ