Kayıtlar

Temmuz 15, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ölmeden Önce Kendimize Sormamız Gereken 41 Soru

Ölmeden Önce Kendimize Sormamız Gereken 41 Soru Hayatımız boyunca bazı soruları kendimize sormaya bir türlü cesaret edemeyiz. Bütün cesaretimizi toplayıp onları sorma cesareti gösterdiğimizde de, içimizde bir şeylerin değişmeye başladığını hissederiz. Aşağıda kendimize sormamız gereken en önemli soruları bulacaksınız. Bu soruların doğru veya yanlış yanıtları bulunmamaktadır. Evet, "ölümü ve ahreti" yeniden düşündürecek "41 soruyu" kendimize şu andan itibaren sormaya başlayabiliriz. 01- Nereden geldim ve nereye gidiyorum? 02- Bu dünyaya ben ne için geldim? 03- Kendim için istediğimi başkaları için de istiyor muyum? 04- Toplum ve insanlık için ne yaptım? 05- Arkamdan beni hatırlatacak neler yapıyorum? 06- Bir asır önceki insanlar, şimdi neredeler? 07- Hayatımda en çok neye değer veriyorum? 08- İçimdeki "ben" ile yaptıklarım uyuşuyor mu? 09- Bir gün sonra öleceğimi bilsem, ne yapmak isterdim? 10- Yaptığım yanlışların hesabını ver

Esma-ü Hüsna Hakkında

Esma-ü Hüsna Hakkında Hz. Ayşe Radiyallahü Anha validemizin bildirdiğine göre: Resûl-İ Ekrem aleyhissalatü vesselam bir gün, “Ey Ayşe, Allah'ın hangi isimle çağırıldığı zaman duayı kabul buyuracağını bana gösterip bildirdiğini bilir misin?” buyurdu. Ben: "Ey Allah’ın Elçisi! Babam anam sana feda olsun, o ismi bana öğret." diye ricada bulundum. O yine,   “Ey Ayşe, o ismi sana öğretmem uygun değildir. Çünkü şüphesiz senin o isimle dünyalık bir şey istemen senin için uygun olmaz.” buyurdu. Bunun üzerine ben de kalkıp abdest aldım ve iki rekât namaz kıldıktan sonra: اللَّهُمَّ إِنِّي أَدْعُوكَ اللَّهَ، وَأَدْعُوكَ الرَّحْمَنَ، وَأَدْعُوكَ الْبَرَّ الرَّحِيمَ، وَأَدْعُوكَ بِأَسْمَائِكَ الْحُسْنَى كُلِّهَا مَا عَلِمْتُ مِنْهَا وَمَا لَمْ أَعْلَمْ، أَنْ تَغْفِرَ لِي، وَتَرْحَمَنِي “Allahümme innî edûkellah ve edûkerrahmân ve edûke’l-berrerrahîm ve edûke biesmâike’l-husnâ küllehâ mâ alimtü minha ve mâ lem a’lem entağfiralî ve terhamenî.” -

Salâtı Ulîl Azim صَلَاة أولي العَزم

Salâtı Ulîl Azim صَلَاة أولي العَزم اللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَآدَمَ وَنُوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى وَعِيسَى وَمَا بَيْنَهُمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ صَلَوَاتُ الله وَسَلاَمُهُ عَلَيْهِمْ أَجْمَعِينَ Okunuşu: Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin ve Âdeme ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa vema beynehum. Minen'nebiyyine vel murselin. Salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmain" Manası: Ey Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammed'e Sallallahü Aleyhi Veselleme ve Hz. Âdem Aleyhiselâm’a, Hz. Nuh Aleyhiselâm’a, Hz. İbrahim Aleyhiselâm’a, Hz. İsa Aleyhiselâm’a ve bunların arasında (gelip geçmiş bütün) peygamberlere salât selâm ve bereketler ihsan eyle. Not: Günde 3 defa okuyunuz!

Korkunç Bir Felâketle Gelen Kurtuluş!!!

Korkunç Bir Felâketle Gelen Kurtuluş!!! Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden sağ kurtulan adamı, dalgalar küçük, ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarmasını için Allah'ü Teâlâ’ya yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen oldu, ne giden… Daha sonra rüzgârdan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklardan bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah'ü Teâlâ’ya dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman, dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız adada, başını sokabileceği bir kulübe bile kalmamıştı. "Allah'ım, bunu