Kayıtlar

Allâh etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Duâda Dikkat

Duâda Dikkat Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Duâlarına şu sözleri de ekle. De ki: “Ey güçlükleri kolaylaştıran Allah! Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” (Bakara, 201) Rasûlullah (sav) buyurdular: "Allâh'tan talep edilen (dünyevî şeylerden) Allâh'ın en çok sevdiği, âfiyettir." (Tirmizî, Deavât, 112/ 3542) Bir kimse devamlı olarak; “Yâ Rabbi! Lûtf u kereminle âfiyet ihsan buyur, bizleri âfiyetten ayırma!” der dururdu. Onun bu sözlerini işiten birisi merakla: "-Yapmakta olduğun bu duânın mânâsı nedir? Niçin bu kadar sık tekrar ediyorsun?" diye sordu. O da, soruyu yönelten şahsın merakını gidermek için başından geçenleri şöyle hülâsa etti: "-Ben, sırtında semer ile insanların yüklerini taşıyan ve böylece geçimini temin eden bir hamal idim. Bir defasında çok ağır bir un çuvalını yüklenmiş, uzun bir müddet taşımış ve fazlaca yorulmuştum. İstirahat etmek için bir ara çuvalı yere koy

En Fazîletli Amel Allâh’ı Zikirdir

En Fazîletli Amel Allâh’ı Zikirdir Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün sahabileriyle birlikte Mekke’ye gidiyorlardı. Cümdan Dağı’nın yanından geçerlerken Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem “Yanından geçmekte olduğunuz şu dağ Cümdan Dağı’dır. Müferridler yarışı kazandılar.” buyurdular. Sahabilerin “Ey Allâh’ın Resûlü! Müferridler kimlerdir?” diye sormaları üzerine de, “Allâh Celle Celâlüh’ü çok zikredenlerdir.” buyurdular. Yine; Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem, “Ey Allâh’ın Resûlü! Müferridler kimlerdir?” sorusuna şöyle cevap verdiler; “Başlarına ne gelirse gelsin aldırmayacak kadar Allâh Celle Celâlüh’un zikrine dalanlardır. Zikir onların ağır yüklerini omuzlarından indirir. Böylece bu kişiler kıyâmet gününde Allâhü Te‘âlâ’nın huzûruna hafif bir yükle gelirler.” (Müslim, Tirmizî) Ebû Said el-Hudrî şöyle anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’e “Kıyâmet gününde, Allâh Celle Celâlüh katında derece bakımından insanların en üstünü

Bir Hafızın Namazı

Bir Hafızın Namazı Tenha bir köşe bulup namaza durdu. O, zaten “hep musallî olanlardan” dı. Ellerini kaldırdı ve dünyayı bütün ağırlığına rağmen arkaya atıverdi. Tekbir aldı. “Allâhu Ekber” dedi. Allâh’ın büyüklüğü karşısında nahif olan bedeni, daldaki yaprak gibi titriyordu. Fâtiha’nın âyetleri, bir bir sıralandı gönül semasında.  “Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemîn” derken bütün zerrelerinin eridiğini hissetti. Yok oldu sanki… Damla deryaya gark oldu. Ve yoklukta asıl varlığı buldu.  “Rahman ve Rahîm olan”ın merhamet ummânına dalmışken bir anda silkiniverdi. Şimdi “din gününün sahibi”nin huzurunda, hesap için mahşere çıkmış gibi kıyamda idi. Her bir kul, bizzat Rabbi tarafından hesaba çekilecekti. Kulluğun mahcubiyetinin yanında Rabbi’nin kelâmına muhatab olmanın yakıcı sıcaklığını hissetti kalbinde… İhsan duygusu ile namaz kılmak ne güzel!  “Cibrîl hadîsi”nde olduğu gibi… “İhsan nedir?” diye sorunca Rûhu’l-Emîn, “Allah Teâlâ’yı görür gibi ibadet etmen!” diye buyurmuştu