Bir Hafızın Namazı
Bir
Hafızın Namazı
Tenha
bir köşe bulup namaza durdu. O, zaten “hep musallî olanlardan”dı.
Ellerini kaldırdı ve dünyayı bütün ağırlığına rağmen arkaya atıverdi. Tekbir
aldı.
“Allâhu
Ekber” dedi.
Allâh’ın
büyüklüğü karşısında nahif olan bedeni, daldaki yaprak gibi titriyordu.
Fâtiha’nın âyetleri, bir bir sıralandı gönül semasında.
“Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemîn” derken bütün
zerrelerinin eridiğini hissetti. Yok oldu sanki… Damla deryaya gark oldu. Ve
yoklukta asıl varlığı buldu.
“Rahman ve Rahîm olan”ın merhamet ummânına
dalmışken bir anda silkiniverdi. Şimdi “din gününün sahibi”nin huzurunda, hesap
için mahşere çıkmış gibi kıyamda idi.
Her bir
kul, bizzat Rabbi tarafından hesaba çekilecekti. Kulluğun mahcubiyetinin
yanında Rabbi’nin kelâmına muhatab olmanın yakıcı sıcaklığını hissetti
kalbinde…
İhsan
duygusu ile namaz kılmak ne güzel!
“Cibrîl hadîsi”nde olduğu gibi… “İhsan nedir?”
diye sorunca Rûhu’l-Emîn, “Allah Teâlâ’yı görür gibi ibadet etmen!” diye
buyurmuştu Âlemlerin Efendisi sallâllâhu aleyhi ve sellem… “Her ne kadar sen
O’nu görmüyorsan da, O, seni hep görüyor.” diye de tamamlamıştı mübarek
kelâmını…
Şimdi
ise dua makamında…
“İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în.”
“Ancak Sana kulluk eder ve yine ancak Sen’den
yardım dileriz.” diyerek Rabbi’ne niyaz ediyor.
“Bizi dosdoğru yoluna ilet, nîmet
verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanlarınkine değil!”
Âdeta
vücudundaki bütün uzuvlar dile gelmiş, hep birlikte koro hâlinde duaya “Âmîn”
diyorlardı.
Ardından
uzunca bir sûre okudu. Kıyamda durmaya doyamıyordu. Allâh’ın huzurunda bir
“Elif” gibi dimdik duruyordu. Eğildi, “dâl” oldu. Boyun eğdi, nefsine
teslimiyeti sevdirdi.
Allâh’ım,
bu ne güzel bir kul! Ne güzel bir namaz! Yine doğruldu, “Elif” oldu. Secdede
tam bir “hâ-mîm” oldu. Kıyamıyla rükûsuyla, secdesiyle şimdi tam bir Kur’ân
âyetiydi. O, zaten hâfızlığını tamamladığı andan beri “yürüyen Kur’ân”dı. Onun
gibi namaz kılan az idi.
Hâfız,
sanki ete kemiğe bürünüp, Yûnus diye görünenlerdendi. Yûnus gibi hakikat
ilminin peşinde idi. Bunu anlamak için onu tanımak, onu tanımak için de
Kur’ân’ı biraz olsun anlamak gerekli…
Hâfızın
nefsi, namaz süzgecinde ezildikçe ezildi, kalbine boyun eğdi. İnsan denen
muammâ çözülüverdi, gönül aynasında belirdi. Bir büyük Hak dostunun söylediği
gibi, “Hayat, beşik ile tabut arasında dar bir koridor”…
İşte
şimdi, o dar koridorun başından sonu görünüyordu. Hâfız, namaz kılıyordu. Âdeta
yer-gök bir olmuş, zaman-mekân kaybolmuştu. Secdede ne kadar kaldı, kaç kere “Sübhâne
Rabbiye’l-A’lâ” dedi, bilemiyordu.
Belki
de marifet basamaklarını tırmanıyordu. Namazı, büyük bir sır ve hikmet kapısı
görenler için pek çok kapı aralanır elbet gönül âleminde…
Ve pek çok sır, namazın içinde çözülüp, Hak
ile âyân olur.
Eşiğinde
durdum yâ Rab! Nefsim, kalbim ve bütün varlığım Sen’in ellerinde. Sen şekil ver
kalbime… Sûretimi de, sîretimi de Sana döndür. Kendi boyanla boya. Kalbime
tecellî et cemâlinle… Aman, celâlinle değil!..
“İşte size vaad edilen cennet! Ki o, Allâh’a
yönelen, emirlerine riâyet eden, göremediği hâlde Rahmân’dan korkan ve «kalb-i
münîb» (Allâh’a yönelmiş bir kalp) ile gelen kimselere mahsustur.” (Kâf, 32-33)
Bir
günde en az beş kere mîrâca çıkmak ne müthiş şey!
Allâh’ım,
huşûlu namazı sevdir ve o huşûya erdir bizi!.. Namazda mîraçtan hediyeler
doğsun kalplerimize!
Hâfızın
namazı gibi.
Hâfız,
namazını bitirmeye kıyamıyordu.
“Kullukta zirve namaz, namazda zirve secde”…
O, şu anda zirvedeydi. Zirveden âlemleri seyrediyordu. Rahmânî kokular duydu.
Melekler, hayran hayran ona bakıyorlardı.
O bir
kuldu! Omuzlarındaki ağır yükün farkındaydı. Ve namaz kılıyordu.
Allâh’ın
Rasûlü, son nefesini verirken:
“-Namaz, namaz!..” diye buyurmuştu.
Namaz
kılmayanlar, gözünün önüne geldi. Merhameti coştu.
Namaz kılmamanın cezasını yüreğinde duydu.
“-Hak!” diye feryâd etti.
“-Eyvah, Ümmet-i Muhammed!” diye ağladı,
ağladı!
O’nun
hürmetine kim bilir kimler affediliyordu. O secdedeyken başına kulluk tâcı
taktılar. Bir de kalbine, gönlüne baktılar. Ne gördüler dersiniz? Mâsivâ adına,
dünya nâmına hiçbir şey kalmamış. Tek ve yegâne olan varlık, sadece ve sadece
Allah!..
Allah’ım
sana tüm benliğimle yalvarıyorum böyle bir namaz şuuru, bizlere, çocuklarımıza
ve bizden gelecek nesillere nasip et. Âmin!
Yorumlar
Yorum Gönder