Kayıtlar

mal etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ben Bütün Malımın Gitmesine Razıyım Ama…

              Ben Bütün Malımın Gitmesine Razıyım Ama…               Adamın biri anlatıyor. Ben lokantada oturmuşken telefonla konuşan bir adam birden sevinç çığlıkları atmaya başladı. Konuşmasını bitirdikten sonra garsona:             “- Burada olanlara hepsine benden pilav üstü kebap ver! 18 yıl aradan sonra baba olacağım!”             Bir kaç gün sonra aynı adamı sinemaya giderken elinde 3-4 yaşında bir çocukla bilet kuyruğunda gördüm.             Çocuk ona “Baba!” diyordu.             Adamın yanına gidip o günkü işinin hikmetini sordum.             Adam utana sıkıla olayı anlattı.             “- O gün yan masada yaşlı bir çift vardı. Yaşlı kadın menüye baktıktan sonra eşine: 'Keşke bu gün pilav üstü kebap yiyebilsek!' dedi. Kocası da hanımının yanında utanarak ancak çorba alacak paralarının olduğunu söyledi. Bunu duyunca üstüme kaynar su dökülür gibi oldu. Bende o yapmacık telefon konuşmasıyla onlara pilav üstü kebap almak istedim.”                   Ben a

Ne Kadar Malım Mülküm Çok Olsa da…

    Hasan efendi adıyla meşhur bir ihtiyar vardı. Yaratılış gayesini iyi bilirdi. Ömrünü dinine hizmet etmekle geçirmişti. Mum dibine ışık vermez misali oğluna ne kadar nasihat etmişse de oğlu söz dinlememişti. Ölüm döşeğindeyken oğlunu çağırıp der ki: “- Oğlum bugüne kadar hiç bir nasihatimi dinlemedin. Son bir arzum var onu bari yerine getir!” Oğlu merakla sorar: “- Son arzun nedir baba?” Ben ölünce yıkandıktan sonra daha kefenlenmeden hocadan müsaade iste babamın vasiyeti var de ayaklarıma çorap giydir? “- Baş üstüne babacığım. Bir çift çorabın ne kıymeti var. Söz veriyorum vasiyetini yerine getireceğim.” İhtiyar baba sevdiği bir arkadaşını da çağırıp ona der ki: “- Bu mektubu ben ölüp defnedildikten sonra oğluma vermeni rica ediyorum.” Arkadaşı kabul ederek mektubu alır. Gün gelir ihtiyar Hasan Efendi fâni dünyadan baki âleme göç etmek üzere vefat eder. Meyyit yıkanıp kefenleneceği zaman oğlu elinde bir çift çorapla gelir. Hoca efendiye babasının vasiyetini an

İyiliği Saçarak Yapmalı

  İyiliği Saçarak Yapmalı   İslam âlimleri buyuruyor ki: “Allahü Teâlâ’nın size nasıl muamele etmesini istiyorsanız, Onun kullarına öyle muamele ediniz.” “İyiliği sayarak değil, saçarak yapınız.” “Cömert verene değil, verdiğine sevinene denir.” “Bütün kötülükler, hırlaşmalar almak üzerinedir. Bütün iyilikler, vermek üzerinedir.” Herkese iyilik etmek, ödünç veya sadaka vermek çok sevaptır. Akrabaya yapılan iyilik daha sevaptır. Bir kadın, Resulullah efendimize, “Fakir kocama yardımda bulunsam, sadaka yerine geçer mi?” diye sual ettirdiğinde Peygamber efendimiz, “İki sevap vardır. Biri sadaka, diğeri de sıla-i rahim sevabı” buyurdu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Senden yüz çeviren akrabana verilen sadaka daha faziletlidir.” (Taberani) “Yakın akraba ve komşuya verilen sadakanın sevabı iki misli fazladır.” (Taberani) “Paranızı önce kendi ihtiyaçlarınıza, artarsa çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin! Bundan da artarsa akrabalarınıza yardım edin!” (Müslim) “B

Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları

  Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları   Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in (yol) ağırlığı (eşyâsı) üzerinde bekçi (siyâhî) bir kişi vardı. Ona Kerkere denilir. (Bu siyâhî kişi harb edilirken de Peygamber’in binidini tutardı). Kerkere (günün birinde) öldü. Ölünce de Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Bu adam cehennemdedir!” buyurdu. Ashab: “- Acabâ neden ki?” diye bakmağa gittiler. Onun (terikesinde) ganîmet malından çalınmış bir aba buldular.   Kaynak: Buhari Sahih-i Buhari (No.1283)

Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları (1)

  Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları (1)   Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur. Bir kere Nebî Sallallahü Aleyhi Vesellem, aramızda (hitâbete) kıyâm etti de ganîmet (ve devlet) malına hiyânet hakkında söz söyledi. Ve hıyânet (in fenâlığını) büyüttü, hükmünü îzâh etti de buyurdu ki: “- Sakın sizden biriniz kıyâmet gününde omuzunda (ganîmet) koyun (avaz avaz) meleyerek, öbürünün omuzunda (ganîmet) at (yem ister gibi) homurdayarak (Arasat meydanında) benimle yüzleşmesin! (Bu yüz karası) âhırette bana: “- Yâ Resûla’llah, bana yardım et! diye yalvaracaktır. Ben de ona: “- Hakkında hiç bir sûretle şefâat etmeğe muktedir değilim: Ben sana (dünyâda Allah’ın hükmünü) teblîğ ettim! diye cevap vereceğim. Birinin omuzunda da sığır böğürerek bana mülâkî olup: “- Yâ Resûla’llah, meded eyle! demesin! Ben ona da: “- Senin için hiç bir vechile şefâat etmeğe muktedir değilim; çünkü ben sana (dünyâda) Allah’ın hükmünü teblîğ et

Evin En Öksüzü Baba’lardır!

Resim
Evin En Öksüzü Baba’lardır! Babalar en kutsal varlıklar olan Annelerin gölgesinde kalan gizli kahramanlardır! Evin en öksüzü babalardır, en yalnız, en kimsesizi, herkese kimse olurken; evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır. O zayıf olamaz. Çünkü o kahramandır, o güçsüz olamaz Çünkü o kahramandır, o ağlayamaz. Çünkü o kahramandır, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadır. Yoksa silebilir herkes onu. Küçümser, erkekten bile saymaz. Batan gemiyi en son terk eden baba iken, uçan bir balonda, fazla ağırlıkların atılması… Aksi halde balonun düşme ihtimalinin olduğu anlarda, aileden ilk atılacak kişi babadır. Hayatını ailesine adasa da, ne eşine ne de çocuklarına yaranabilir, tam anlamıyla. Kimsesi kalmaz zaten, memleketi belli olduğunda. Hani sormuşlar ya adama “Nerelisin?” diye. O da demiş “Henüz evlenmedim!” diye. Ne ilk ailesine ne de yeni ailesine yaranamaz, arada kalır. Aile içi yetmez gibi

İlim mi Üstündür, Mal mı Üstündür?

İlim mi Üstündür, Mal mı Üstündür? “Haricîlerle; Hz. Ali Radiyallahü Anh arasında şu tartışma geçer: Haricîler Hz. Ali Kerremallahu Vecheh’e sorarlar, ‘Ya Ali ilim mi üstün yoksa mal mı?’ Hz. Ali Kerremallahu Vecheh “- İlim daha üstündür” diye cevap vermiş, fakat delil istemeleri karşısında ilmin üstünlüğünü şu şekilde ortaya koymuştur: ·      “İlim maldan üstün, çünkü ilim seni korur, hâlbuki sen malı korursun.” ·      “İlim harcandıkça artar, mal harcandıkça azalır.” ·      “İlim sayesinde düşmanlar dost olur, fakat mal böyle değildir.” ·      “İlim dünyadan uzaklaştırıp ahirete yaklaştırır. Mal ise ahiretten uzaklaştırıp dünyaya meylettirir.” ·      “İlim sahibi öldüğü zaman sahibinin mülkiyetinden çıkmaz, fakat mal kişi öldüğü zaman biter.” ·      “İlim sahibine sirayet eden bir nurdur. Mal ise buna muhaliftir.” ·      “İlim Allah’ın kelamından çıkar, mal ise topraktan çıkar.” ·      “İlim peygamberlerin sevgilisidir. Mal ise Nemrud, Firavun, Ham

N'eylersin Ey Gafil Dünya Malını?

N'eylersin Ey Gafil Dünya Malını? N'eylersin ey gafil dünya malını, Yiyeceğin hiç fikrine düşmez mi? Bin yıl ömür sürsen bir gün ölürsün, Öleceğin hiç fikrine düşmez mi? Gine aklar düştü siyah saçına, Ölmeden tövbe et gizli suçuna. Kara yer altında sinin içine, Gireceğin hiç fikrine düşmez mi? Niçin dinlemezsin âlimler sözün, Niçin ağlayamaz şu iki gözün, Kızmış saç üstünde kalmış namazın, Kılacağın hiç fikrine düşmez mi? Bilesin dünyanın öte yanını, Ne kervancı koyar, ne kervanını. Azrail gelince tatlı canını, Alacağın hiç fikrine düşmez mi? İşte geldin gördün bu dünya fena, Günahına ağla sen yana yana. Teneşir üstünde sen döne döne, Yunacağın hiç fikrine gelmez mi? Ettin mi dünyada bir iyi fikir, Dilinden gitmesin zikirle şükür. Kara yer altında Münker'le Nekir, Soracağın hiç fikrine düşmez mi? Yunus Emre der ki: Eyle niyazı, Bozulmaz Mevla'nın yazdığı yazı. Eğnine biçerler şu kefen bezi, Giyeceği

İlim mi Üstündür Mal mı Üstündür?

İlim mi Üstündür Mal mı Üstündür? Hz. Ali'n Radiyallahü Anh’in İlmin Maldan Üstün Olduğunu, On Çeşit İspatı Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki, (Ben İlimin şehriyim. Ali kapısıdır!) Haricîler bu hadis-i şerif için, Ali Radıyallahü Teâlâ Anh hazretlerine hased ettiler. Hatta haricîlerin büyüklerinden on kimse, dediler, biz hazret-i Ali’den Kerremallahü Vecheh hepimiz birer mesele soralım. Eğer her birimize ayrı ayrı cevap verirse, biliriz, âlimdir ve fâdıldır. O on kişi hazret-i Ali’nin Radıyallahü Teâlâ Anh huzuru şeriflerine varıp, birisi sordu: -Ya Ali! İlim mi efdaldir, mal mı efdaldir? Hazret-i Ali Radiyallahü Teâlâ Anh saadetle buyurdular ki: -İlim efdaldir. Bunlar dediler ki: Ne delil ile söylersin? Hazret-i Ali Radiyallahü Anh buyurdu ki: İlim Enbiyadan mirastır. Mal Karun’dan ve Firavun’dan ve Hâmân’dan mirastır. İkincisi; sual etti ki: -İlim mi efdaldir, mal mı? Hazret-i Ali Radiyallahü Anh cevap buyurd

Mal ve Mülk Sevdası

Mal ve Mülk Sevdası Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Onlardan kimi de, Eğer Allah lütuf ve kereminden bize verirse, mutlaka sadaka vereceğiz ve elbette biz sâlihlerden olacağız! diye Allah'a and içti. Fakat Allah lütfundan onlara (zenginlik) verince, onda cimrilik edip (Allah'ın emrinden) yüz çevirerek sözlerinden döndüler.” (Tevbe, 75-76) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Şükrünü edâ edebileceğin az mal, şükrünü edâ edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır…” (Taberî, Câmiu’l-Beyân, XIV, 370-372.) Medîne müslümanlarından olan Sâlebe'nin, mala-mülke karşı aşırı derecede hırsı vardı. Zengin olmak istiyordu. Bunun için Rasûlullâh Sallallahü Aleyhi Vesellem'den duâ istedi. Onun bu talebine Allâh Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdi: "-Şükrünü edâ edebileceğin az mal, şükrünü edâ edemeyeceğin çok maldan hayırlıdır..." Bu ifâde üzerine isteğinden vazgeçen Sâlebe, bir müddet sonra hırsının yeniden depreşmesi ile tekrar Ra