Kayıtlar

Temmuz 20, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İmanın Sahih Olmasının Şartları

İmanın Sahih Olmasının Şartları Rahman ve Rahim olan Allah'tan ümit kesilmez. Ancak onun rahmetinin genişliği müminleri rehavete yöneltmesin! Cennet ucuz olmadığı gibi cehennemde lüzumsuz değil vesselam. İman esaslarını hakkıyla bilen ve yaşayanlardan olmak duasıyla... 1- İmanda şüphe olmamalıdır. Zira iman şek ve şüphe kabul etmez. Şüphe ile iman bir arada bulunmaz. O halde, inanılması gereken şeylerin tamamına şeksiz, şüphesiz ve kesin olarak iman edilmesi gerekir. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de müminleri şöyle tarif etmektedir: إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ Müminler ancak Allah'a ve Rasûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır. (Hucurat, 15) İman etmiş olabilmek için ilk başta kalben şüpheyi atmak şart olduğu

Allah Sevgisi

Allah Sevgisi Cenâb-ı Hak buyuruyor: “(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız Bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân, 31) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Dünyaya karşı zâhid ol, ona rağbet gösterme ki, Allah seni sevsin. İnsanların ellerinde bulunan şeylere karşı zâhid ol, onları isteme ki, insanlar da seni sevsin.” (İbn-i Mâce, Zühd, 1) Müʼmin, Cenâb-ı Hakk’ın sevgisine nâil olabilmek için, Peygamber Efendimiz’in nezih hayatını kendi hayatında tatbik etmeye gayret göstermeli ve O’nu her şeyden daha çok sevmelidir. Zira unutulmamalıdır ki, Allah Teâlâ’nın kulunu sevdiğinin ilk alâmeti, kulun Hazret-i Peygamber’e ittibâsı, O’nun gönül dokusundan nasîb alabilmesi, gerek inanç gerekse amel olarak Sünnet-i Seniyyeʼyi gücü nisbetinde yaşamaya çalışmasıdır. Allâh’ı gerçekten seven bir kul, Oʼnun Habîbiʼne tâbî olur. Peygamber’e tâbî olan bir kulu da Allah Teâlâ sever. Böyle bir çizgiden uza

Korkmayın Yaşayın!

Korkmayın Yaşayın! İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için. W. Shakespeare

Sıfırlar!

Sıfırlar! Sağlığınızı 1 rakamı ile gösterin. Bundan sonra kazanacağınız bütün mevkileri, şan ve şöhretleri, kazanacağınız bütün maddi ve manevi varlıkları, sağına 0 ’ lar koyun. Binler, milyonlar, trilyonlar elde edebilirsiniz 1! Okullar bitti, 10! Harika bir mesleğiniz var, 100! Sevdiniz, 1000! Sevildiniz, 10 000! Evlendiniz, 100 000! Harika çocuklarınız oldu, 1 000 000! İşyerinde zirveye çıktınız, 10 000 000! Dünya sizi tanıyor, tapıyor, 100 000 000! İşte mutluluk bu... 1 000 000 000! Sağlık gitti... 000 000 000!

Şarabı O İçmiş, Sarhoşluğu Siz Yapıyorsunuz!

Şarabı O İçmiş, Sarhoşluğu Siz Yapıyorsunuz! Hz. Mevlânâ, zikir halkasına katılmış, çevresiyle birlikte zikrediyordu. Tam bu sırada bir sarhoş da dışarıdan halkaya katılıp zikretmeye başladı. Ancak sarhoş dengesini tutamıyor, yalpa yaprak yanındakilere çarpıyordu. Tutup dışarıya atmak istediler. Ama sarhoş, zikir halkasından çıkmak istemeyince tartışma çıktı. Mevlânâ sordu: -Neyi tartışıyorsunuz? -Sarhoştur, dediler içimizden çıkarmak istiyoruz, o da çıkmak istemiyor! Cevabı kısa oldu; -Demek şarabı o içmiş, sarhoşluğu siz yapıyorsunuz! Bunun üzerine derin bir sessizlik olur. Sonra hep bir ağızdan zikir cümlesi aynı olur: -Şarabı o içmiş, sarhoşluğu siz yapıyorsunuz! Hz. Mevlânâ son uyarısını da şöyle yapar: -Düşene herkes tekme atar, bir tekme de siz atmayın! Gelin bu cümleyi de biz tekrar edelim: -Düşene herkes tekme atar, bir tekme de biz atmayalım!

Bana Bin Tane Söylesen Bir Tane Dahi Cevap Alamazsın!

Bana Bin Tane Söylesen Bir Tane Dahi Cevap Alamazsın! İki kişi sokak ortasında ağız dalaşı yaparak tartışıyorlardı. Biri dedi ki: -Bana bak! Ben öyle bir adamım ki, bana bir söylesen bin tane cevap alırsın! Oradan geçmekte olan Mevlânâ, bu sözü söyleyen adamın yanına varıp çenesi altına kadar sokularak şöyle dedi: -Ben de öyle bir adamım ki, bana bin tane söylesen bir tane dahi cevap alamazsın! Bir söze bin cevap vereceğini söyleyen adam, bu defa bir tane dahi cevap veremedi...

Ben El Öptürmeyi Çok Severim

Ben El Öptürmeyi Çok Severim Bir talebesi evlenmiş, hayata karışmıştı. Ziyaretine geldiğinde kılık kıyafetinden ihtiyaç içinde olduğunu anlamıştı. Fakat halkın içinde mahcup etmeden nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyordu. Tam o sırada kalkıp gitmek üzere olan talebesine seslendi: -Osman! Sen eskiden çok mütevazı biri idin, kalkıp giderken elimi öperek giderdin. Osman mahcubiyetle Mevlânâ'ya doğru yönelerek yaklaşıp elini öpmek istedi. O sırada avucu içine önceden hazırladığı altınları kimsecikler görmeden Osman'ın avucu içine sıkıştırarak elini kapatan Mevlânâ, şu tembihte bulunmayı da ihmal etmedi: -Osman dedi, ben el öptürmeyi çok severim, sık sık gelip elimi öpmeni istiyorum! Osman, avucu içindeki altınları sıkı sıkıya tutarak çıkıp evin yolunu tutarken bir yandan alacağı ihtiyaçlarının sevincini yaşıyor, bir yandan da bu zarif anlayış karşısında gözyaşlarını tutamıyordu.

Darbeler Neden Olur Darbelerden Hangi Dersler Çıkarılmalı?

Darbeler Neden Olur Darbelerden Hangi Dersler Çıkarılmalı? Darbe bir ülkeyi en kısa yoldan ele geçirme yöntemidir. Kendi isteğiniz yönetim başa geçti mi artık o ülke sizin demektir. Çünkü o yönetim sizin çıkarlarınızı korur. Bütün savaşların ve darbelerin sebebi iktisadidir. Yani çıkar meselesi… Elbette kültürel sebepler de vardır ama kültürel sebeplerin arkasında da iktisadi sebepler yatar. Örnek verecek olursak Afrika, Amerika, Asya ülkelerinin çoğu Hristiyanlaştırılmıştır. Sebebi ora halklarını ıslah etme değil; sömürmektir. Zaten Avrupalı kendi Kiliseye gitmiyor; diğer ülkelerin dini ile neden uğraşsın ki… Nitekim Afrikalı Jomo Kenyatta; “Beyaz adam geldiğinde, bizim topraklarımız, onların ellerinde İncil vardı. İncil’i verip bizi uyuttular; gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimizde, topraklarımız onlardaydı!” demiştir. Hiçbir darbe İsrail, İngiltere ve ABD desteği olmadan yapılamaz ve başarılamaz. Başarılı ve başarısız darbelerin arkasında her zaman bu güçler vardır.