Kayıtlar

sahabe etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sahabe Kiram Radiyallahü Anhüm Ecmain’de Allah Korkusu

Sahabe Kiram Radiyallahü Anhüm Ecmain’de Allah Korkusu   Sahabileri düşünen kimse onların hem ciddî bir amel ve çaba, hem de büyük bir korku içinde olduklarını görür. Biz ise, amelde gevşek hatta ihmalkâr olduğumuz gibi aynı zamanda korkudan uzakta, güven hissi içindeyiz.   İşte Ebû Bekir Sıddık Radiyallahü Anh   O: "Keşke bir mü'minin bedeninde bir tüy olsaydım!" demiştir. Bunu Ahmed b. Hanbel Rahmetullahi Aleyh zikretmiştir.   Yine onun zikrettiğine göre Ebû Bekir Radiyallahü Anh dilini tutar ve "İşte beni, belâlara bu soktu!" derdi. Çok ağlar ve "Ağlayın, ağlayamazsanız ağlar gibi yapın!" derdi. Namaza kalktığında, bedeni Allah korkusundan sanki bir odun kesilirdi. Bir kez ona getirilen bir kuşu elinde evirip çevirdi, sonra:   "Bir hayvan avlanmış, bir ağaç mutlaka kesilmişse, bu mutlaka Allah'ı tesbih ve tenzihi ihmalden dolayı olmuştur!" dedi.   Vefat ederken Âişe Radiyallahü Anha'ya:   "Ey kızı

Meleğin Savunduğu Sahabe

Resim
Meleğin Savunduğu Sahabe   Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sahabiler arasında otururken, bir adam geldi ve Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh’a hakaretler ederek onu üzdü. Ancak Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh sessiz kaldı ve adama hiçbir karşılık vermedi. Adam ikinci sefer aynı şekilde hakaret ederek eziyet verdi. Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh yine sessiz kaldı. Adam üçüncü sefer de hakaret edince Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh adama hak ettiği cevabı verdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem kalkıp yürüdüler. Hz. Ebu Bekir Radiyallahü Anh hemen arkasından yetişerek: “Ey Allah’ın Resulü, yoksa bana darıldınız mı?” diye sordu. Allah Resulü Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Hayır.” buyurdular. Sonra da şöyle devam etti: “- Lakin gökten bir melek inmiş, o adamın sana söylediklerini yalanlıyor, senin adına ona cevap veriyordu. Sen karşılık verip hakkını alınca melek gitti, onun yerine şeytan geldi. Bir yere şeytan gelince ben orada durmam!”

Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe (Aşere-i Mübeşşere) Kimdir?

  Cennetle Müjdelenen 10 Sahabe (Aşere-i Mübeşşere) Kimdir?   Hz. Muhammed Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem ile peygamberliği sırasında görüşen, O’nunla bir araya gelen, O'na iman eden ve Müslüman olarak ölen kişilerin hepsine sahabe denir. Sahabelerin hepsi İslam’ın ve Kuran’ın sonraki nesillere aktarılıp öğretilmesi, korunması ve yayılması için hayatlarını ve her türlü değerlerini ortaya koymuşlardır. Sahabeler Müslümanların en hayırlısı olma şerefine ermişlerdir. Bu sahabelerin arasında Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem tarafından cennetle müjdelenen 10 sahabe vardır. Bu sahabeler Aşere-i Mübeşşere olarak ta bilinir.   Aslında Kur'an'ı Kerim'e göre Allah'ü Teala sahabelerin hepsine cenneti vaad etmektedir. Aşere-i Mübeşşere (müjdelenen on sahabe) bu cennet vaadini bizzat Hz. Peygamber'den Sallallahü Aleyhi Vesellem almıştır.   İslâmın 4 Halifesi olan: 1- Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh, 2- Hz. Ömer Radiyallahü Anh, 3- Hz

Sahabe Radiyallahü Anh Efendilerimizden Sekiz Kıymetli Nasihat

  Sahabe Radiyallahü Anh Efendilerimizden Sekiz Kıymetli Nasihat   Sekiz şeyi yapmaktan aciz kalan kimse, ayrıca sekiz şey yapmalı ki kaybettiğinin faziletine erişsin. Şöyle ki: 1- Bir kimse gece namazı kılmanın faziletine nâil olmak istiyorsa gündüz hata işlemesin, Allah’a asi gelmesin. 2- Bir kimse oruçlu olmadığı halde nafile orucun faziletini istiyorsa diline sahip olsun. 3- Bir kimse âlimlerin fazilet derecesini istiyorsa tefekküre devam etsin. 4- Bir kimse evinde oturduğu halde mücahitlerin ve gazilerin sevap ve derecesine ulaşmak istiyorsa şeytanla mücahede etmelidir. 5- Bir kimse gücü yetmediği halde sadaka faziletine ermek istiyorsa dinlediği, bildiği ilmi insanlara öğretsin. 6- Bir kimse hacca gitme imkânına sahip olamadığı halde hac sevabı almak istiyorsa Cuma namazına devam etsin. 7- Bir kimse abidelerin faziletine erişmek istiyorsa insanların aralarını düzeltsin. Onların aralarına düşmanlık ve kin sokmasın. 8- Bir kimse Allah dostlarının faziletine nâil o

Öyle Bir Tövbe Etti ki! (Gerçek Bir Sahabe Hikâyesi)

Öyle Bir Tövbe Etti ki! (Gerçek Bir Sahabe Hikâyesi) Sa'lebe bin Abdurrahman Radiyallahü Anh adında genç bir Sahabe vardı. Bir gün yolda giderken, bir evin açık kapısından içeri baktığında, bir kadının yıkandığını gördü. Sonra çok pişman oldu. Medîne'den çıkıp dağda yaşamaya başladı... Bir müddet sonra, Resûlullah efendimize Cebrâil aleyhisselâm gelip, durumu haber verdi. Peygamber Efendimiz de hazret-i Ömer ile Selmân-ı Fârisî Radiyallahü Anhüma hazretlerine onu bulup getirmelerini emretti. Bunun üzerine genci aramaya çıktılar... Dağda bir çoban, onları gencin bulunduğu yere götürdü. Genç, Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh'ı görünce hemen sordu: “- Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimiz benim günahımı biliyor mu?” “- Bilmiyorum. Ancak dün seni bulmamız için bizi gönderdi.” “- Yâ Ömer Radiyallahü Anh, beni Resûlullah efendimiz namaz kılarken veya Bilâl-i Habeşî Radiyallahü Anh ezan okurken içeri götürün!”             İstediği gibi hareket ettiler.

Yahudi'nin Hurması ve Sahabenin Hassasiyeti

Yahudi'nin Hurması ve Sahabenin Hassasiyeti Ebu Dücane Radiyallahü Anh sabah namazlarını Rasûlûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem'in arkasında kılmayı adet edinmişti. Ancak namaz biter bitmez süratle camiden çıkar giderdi. Bu davranışı Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem'ın dikkatini çekmiş olacak ki bir gün Ebu Dücane'yi durdurdu ve “- Ey Ebu Dücane, Allah'a ihtiyacın yok mudur? (ki dua etmeden çıkıp gidiyorsun)” buyurdu. Ebu Dücane Radiyallahü Anh: “- Allah'ü Teâlâ’ya olan ihtiyacım o kadar fazladır ki bir an bile Allah'ü Teâlâ’yı unutmuyorum ya Rasûlallah!” Dedi. Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- O halde niçin namaz bitip Allah'ü Teâlâ’ya dua edinceye kadar bizimle kalmadan çekip gidiyorsun?” Ebu Dücane Radiyallahü Anh; “- Ya Rasûlallah, benim Yahudi bir komşum var, bahçesindeki hurma ağacının dalları evimin avlusuna sarkmış. Gece rüzgâr esince, hurmaları bahçeme düşmektedir. Küçük çocuklarım aç olarak uyanıp o hurm

Cehenneme Dayanabileceğin Kadar Günah İşle!

Cehenneme Dayanabileceğin Kadar Günah İşle! İmam Şibli Rahmetullahi Aleyh Buyurdu ki: “- Dört yüz hocadan ders okudum. Bunlardan dört bin hadis-i şerif öğrendim. Bütün bu hâdislerden bir tanesini seçip kendimi ona uydurdum. Çünkü kurtuluşu ve saadeti ebediyeye kavuşmayı bunda buldum ve bütün nasihatleri hep bunun için gördüm!”. Seçtiğim hadis-i şerif şudur: Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), bir sahabiye buyurdu ki: ·         "Dünya için dünyada kalacağın kadar çalış. ·         Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış, ·         Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et. ·         Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle." Bu hadis-i şerif sahih midir? Kaynağı nedir? Kaynak: İmam Gazali “Eyyühe’l-veled!” (Daru’l-Beşair, 1431/2001, 120)

Sahabe-i Kiramın (Radiyallahü Anhüm Ecmaîn) Vasıfları:

Sahabe-i Kiramın (Radiyallahü Anhüm Ecmaîn) Vasıfları: ·      İlmi her muamelenin başı sayarlardı. ·      Ölümü çok hatırlamak isterlerdi. ·      Sürekli Kur'an-ı Kerim’le meşgul olma gayretindeydiler. ·      Birbirleri ile hayırda yarışırlardı. ·      Yetim, fakir ve komşuları gözetirlerdi. ·      Gerekli ilmin öğrenilmesini tavsiye ederlerdi. ·      İnsanları Ahirete yönlendirirlerdi. ·      Mallarını gizli ve açık infak ederlerdi. ·      Hangi sözü nerede söyleyeceklerdi bilirlerdi. ·      Şahsiyete değil günaha düşmandılar. ·      Namaza karşı çok iştiyaklıydılar. ·      Kurtuluşlarının doğrulukta olduğunu bilirlerdi. ·      Sünneti hafife alanlara kızarlardı. ·      Namazlarını huşu içinde kılarlardı. ·      İnsanlar hakkında ihtiyatlı konuşurlardı. ·      Çocuklarına ibadet şuuru aşılarlardı. ·      Ebeveynlerine çok bağlıydılar. ·      Rasûlullaha Sallallahü Aleyhi Vesellem’e saygısızlığa tahammül edemezlerdi. ·      Gönüllü hizmetlerd