Kayıtlar

Cengiz NUMANOĞLU etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...

  Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesâdüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Güneş,, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki; her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır,   İnsanoğlu, Kur’ân ile arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan, gayrı söner mi? Hakk’a giden, yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ezel arşivinden, kader silinmez, Hakk’tan ne gelirse, karşı gelinmez, Her şerde hayır var, kulca bilinmez, Sabır sınavıdır, ömür dediğin...   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bülbüle diyor ki; gül

Kandil Duası

Ey! bu sonsuz alemleri, bir zerreden var eden, Ey! bu sonsuz nimetleri, kullarına yâr eden, Bizlere cenneti canân, cehennemi nâr eden, Rahmân olan,Rahim olan, bağışlayan RABBİMİZ.   Bu gece biz, ruhumuzun kirlerinden arındık. Bu gece biz, beden beden imân ile sarındık. Bu gece biz, ümitlerin mâbedinde barındık, Açtığımız bu elleri, boş çevirme YÂ RABBİ!   Bu gece biz, tövbe ettik, nice gurur kibirden, Husûmetten, dargınlıktan, zorbalık ve cebirden, Er geç, Sana gelmek için, geçeceğiz kabirden. Bize kabir azabını gösterme hiç YÂ RABBİ!   Bu gece af yağmurunu, sağnak sağnak ver bize, Bu gece cennet yolunu, adım adım ser bize, Bu gece nûr perdelerin, kanat kanat ger bize, Mahşer günü, biz kulları, utandırma YÂ RABBİ!   Ataların emâneti, bu mübârek vatanı, Vatan için şehit düşüp, kucağında yatanı, O mukaddes kışlalarda eli silah tutanı, Düşmanların şerlerinden, emin eyle YÂ RABBİ!   Muhammed ümmetini, türlü iftirâlardan, Hürriyete kastede

Daha Kur'ân Ne Desin?

  Daha Kur'ân Ne Desin?   Ey insan! Yaşıyorken, hem de Kur’ân çağında; Çırpınıp duruyorsun, cehâlet batağında. Kalbin katı, gözün kör, başın kibir dağında Kur’ân sana gel diyor, bak bendedir adresin, Ey eşref-i mahlûkat! Daha Kur’ân ne desin!   Özgürce seçmen için, iki yoldan birini; Apaçık bildiriyor, bütün âyetlerini. Ya Peygamber, ya şeytan... Seç diyor rehberini; Öyle seç ki; sırattan rüzgar gibi geçesin, İlle şeytan diyorsan... Daha Kur’ân ne desin!   Ya Cennet bahçesidir, ya ateştir o mezar, Mekân var mı dünyada, öyle derin, öyle dar? Hiçbir şey yakın değil, insana ölüm kadar. Diyor ki; hesabı var, aldığın her nefesin; Mezarlar konuşurken..Daha Kur’ân ne desin!   Malın, mülkün, şöhretin, dünyada herşeyin var; Ya dünyadan Rabb’ine, götürecek neyin var? Bana yeter diyorsan, şu üç günlük îtibar; Bir dördüncü gün var ki; çok çetindir bilesin, Bunlar masal diyorsan... Daha Kur’ân ne desin!   Âyet diyor ki; eğer, dağa inseydi Kur’