Kayıtlar

emin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mehmet Akif Ersoy'un Oğlu Emin Ersoy'un Yürek Burkan Hikâyesi

Resim
  Mehmet Akif Ersoy'un Oğlu Emin Ersoy'un Yürek Burkan Hikâyesi Yıl 1966 sonları. Bir öğle sonrası odamdayım. Kapımıza bir adam geldi. Adı, “Emin Ersoy idi. Merhum Akif’in oğlu” . “- Sizi biri görmek istiyor.” dediler. “- Buyursun.” dedim. İçeri tıraşı uzamış, üstü başı bakımsız, yaşlıca, çelimsiz bir adam girdi. “Hazır ol!” andıran bir duruş ve hafif bükük bir boyunla: “- Bendeniz Mehmet Akif’in oğluyum.” dedi. Bir anda ne olduğumu şaşırdım. Nasıl şaşırdım bilemezsiniz. Eski bir dostluk havası yaratmak istercesine: “- Oooo buyurun buyurun, nasılsınız?” türünden bir yakınlık göstermeye çalıştım. O, tavrını bozmadı: “- Rahatsız etmeyeyim. Sizden ufak bir yardım rica etmeye gelmiştim.” dedi. Gökler mi tepeme yıkıldı, yer mi yarıldı da ben mi yerin dibine geçtim; doğrusu fena allak bullak oldum. Tek yapabileceğim şeyi yaptım, cüzdanımı çıkartıp uzattım. O bükük boynuyla: “- Siz ne münasip görürseniz.” dedi. Cinnet cehennemlerinin tüm yıldırımları dü

Edep

Edep Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan, Giy ol tacı, emin ol her belâdan… Mevlâna Celaleddin Rumî Kuddise Sirrûh Hazretleri, Mesnevî’sinde şöyle diyor “Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur. Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.” Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.” Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir. Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır. Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır. Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır Edep, hayâlı ve vefalı olmaktır. Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır. Kısaca edep, güzel ahlâktır. Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir. Kalpte ne varsa, yansıyan odur... Ahlâk, kalbin içindeki şeylerin dışa yansımasıdır. H

Bu Dünyada Korkarsanız, Yarın Kıyamette Emin Olursunuz

Bu Dünyada Korkarsanız, Yarın Kıyamette Emin Olursunuz Cenab-ı Şeyh Hasan-i Basri Rahmetullahi Aleyh Hz. leri’ne bir takım insanlar gelerek:  “Uyuyan gönlümüzü uyandır.” de­diler.  Şeyh Rahmetullahi Aleyh Hz. leri onlara hitaben:  “Gönlü uyandırmak kolay bir iştir, lâkin sizin gönlü­nüz ölmüştür. Zira hiç hareket etmezler.” dedi.  Onlar da: “Öyleyse bizi biraz korkut.” de­diler.  O Rahmetullahi Aleyh da:  “Eğer bu dünyada korkarsanız, yarın kıyamette emin olursunuz. Burada korkmayan kimsenin haline vah yazık.” dedi. [2]

Niçin Müslüman oldum? (1) Muhammed Emin Hobohn

Niçin Müslüman oldum? (1) Muhammed Emin Hobohn Alman Muhammed Emin Hobohn, hem bir diplomat, hem de bir misyonerdir. Sosyal meseleler ile meşgul olmuş bir ilim ve din adamıdır. Niçin Müslüman oldum? Avrupalılar niçin dinlerini terk ederek Müslüman oluyorlar? Bunun birçok sebepleri vardır. Bunların başında “Hak” gelmektedir. İslam dininin esas kaideleri o kadar mantıki, o kadar doğru ve dürüsttür ki, dinde hakkı, hakikati arayan aklı başında, okumuş bir insanın bunları kabul etmemesi imkânsızdır. Mesela, İslam dini, bir tek tanrı bulunduğunu bildirir. İnsanların sağduyusuna hitap ederek, onları birçok hurafelere inandırmağa tenezzül etmez. İslam dini, dünyadaki bütün insanların, hangi ırktan gelirse gelsin, hepsinin Allah Teâlâ’nın kulu olarak birbirlerine eşit, birbirinin benzeri olduğunu bildirir. Biz Almanlar, esasen Allah’ü Teâlâ’nın bize kuvvet ve kudret veren, ruhumuzu kemale erdiren büyük bir yaratıcı olduğuna inanırız. Allah mefhumu bizim içimize emniyet ve huzu

“O'nun” (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Gibi Dua Etmek

“O'nun” (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Gibi Dua Etmek Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem en güzel dualarla insanlara örnek olmuştur. Beden ve ruh sağlığından, dini yaşantıya, güvenliğe, refaha, kötülüklerden emin olmaya kadar hemen hemen her alanda dilekte bulunmuştur. İnşallah bizlerde Rasulullah gibi dua edelim O'nun istediklerini bizlerde Rabbimizden isteyelim. Bakın, Yaratıcısına ihtiyacını nasıl yansıtıyor: ''Allah'ım, sözlerimi işitiyorsun, yerimi görüyorsun, gizlimi de, açığımı da biliyorsun. Durumumdan hiçbir şey Sana gizli değildir. Ben çaresiz ve muhtacım. Yardımın istiyor ve korunmamı diliyorum. Azabından korkuyorum ve korkundan dolayı kalbim titriyor. Günahımı kabul ve itiraf ediyorum. Yoksul bir insanın isteyişi gibi Senden istiyorum. Günahkâr ve zelil bir kimsenin yakarışıyla yalvarıyorum. Zor durumda kalmış, Senden korkan, Sana boynunu bükmüş, Senin için gözyaşı akıtmış, bütün bedeniyle emrine girmiş birisinin duası gibi sana dua ediyor

Kusur Kimde?

Kusur Kimde? Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla!" O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş "Hayatım bu akşam yemekte ne var?" Cevap yok Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış; "Hayatım bu akşam yemekte ne var?". Gene cevap yok… Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş: "Hayatım bu akşam yemekte ne va

Abd’den İyi Füze Yapmak

Abd’den İyi Füze Yapmak Muhterem kardeşler: Şöyle bir soru sorsak Abd’den iyi füze yapmak mümkün mü, değil mi? Şundan eminim. Bazıları diyecek ki neden olmasın? Bazıları da diyecek ki asla yapamayız. Peki, Abd veya bir başka gelişmiş ülkeden daha iyi silâh üretmeden, daha iyi bilim adamı yetiştirmeden ayakta durmak mümkün mü? Herkes diyecek ki asla ayakta duramayız… Yapamayız diyenlere; sebep nedir? Desek diyecekler ki teknolojide geriyiz. Paramız yok tesislerimiz yeterli değil… Bir sürü neden sıralayacaklar… Galiba 30 yıl kadar önceydi. Mesleğim öğretmenlik ama hastalara da iğne yapıyordum. Bir evden çağırdılar, gittim. Hasta, tanımadığım bir beyefendi idi. Beni çok hoş karşıladı. Tanıştık. Almanya’da çalışan bir makine mühendisi imiş... Ben heyecanla Türk yapısı bir otomobilimiz olsa ne güzel olur dedim. Mühendis bey bana ne derse beğenirsiniz? “Türkiye otomobil yapamaz” Ben şok olmuştum. Neden deyince otomobil sanayinin çok zor olduğunu motor parçalarının imal edildikten