Kayıtlar

Temmuz 1, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pirinç Tanesi

Pirinç Tanesi Ben beş yaşında idim. Babaannem rahmetli, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi, aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyor. Çocukluk iste, ‘aman babaanne dedim. Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi?' Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. 'Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun,' dedi. 'Hiç pirinç üretilirken gördün mü?'  İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?' Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde öğrenciyim. Alain'in proposlarini okuyorum. Birden irkildim. Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu. İlave ediyordu. Bir iğnenin üretiminde binlerce insanın alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu. On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e git

Kazlar Neden V Uçuşu Yapıyor?

Kazlar Neden V Uçuşu Yapıyor? Göç eden kazları hiç izlediniz mi? "V" şeklinde bir formasyonla uçtuklarını fark etmişsinizdir. Bilim adamları araştırmış, "Bu kazlar neden V şeklinde bir grup halinde uçarlar" diye... Sonuçta, kazların hiç de "kaz kafalı" olmadıkları ortaya çıkmış. Hatta bizlerin ders alacağı noktalar var... Uçan her kuş, kanat çırptığında arkasındaki kuş için onu kaldıran bir hava akımı oluşturuyor. V şeklindeki formasyonla uçan kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışlarındaki hava akımını kullanarak, uçuş menzillerini yüzde 71 oranında uzatıyorlar. Yani tek başına gidebilecekleri maksimum yolu, grup halinde neredeyse ikiye katlıyorlar. Bize çıkan ders: Belli bir hedefi olan ve buraya ulaşmak için bir araya gelen insanlar, oraya daha kolay ve çabuk erişirler. Çünkü birbirlerinin çekimini kullanırlar. Bir kaz, V grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor çünkü kaldıraçla hava akımının dışında kalmış oluyor. Bunun sonuc

Çocuğunuza Kur'an-ı Kerim Okumayı Telkin Ettiniz mi?

Çocuğunuza Kur'an-ı Kerim Okumayı Telkin Ettiniz mi?  Çeşitli yerlerde söylemişimdir. Bizde Dini eleştirmek mecburiymiş gibi, birçok alanlarda hep bu yolu takip ederiz. Kardeşim eğer televizyonda “Küçük Ev” dizisinde adam, ailesiyle birlikte kamp kurup, yemek yiyeceği sırada bu nimetleri verdiği için el açıp Allah’a şükrediyorsa, İrtica mı yapıyor? Bu İrtica değildir? Size birkaç misal vereyim;  En son, Carter beni Amerika’ya davet etti. Bir açılışa gittik. 3 Bin kişiye bir akşam yemeği verildi. Ertesi sabah, kahvaltıya 150 kişi seçilmişti. Ben de o 150 kişinin içindeydim. Sekizer, on'ar kişilik masalarda oturuldu. Dünyanın birçok yerlerinden gelmiş önemli insanlarla tanışıldı. Bir yandan sohbet ediliyor bir yandan da bekleniyor. Kimse kahvaltıya başlamıyor. Biraz sonra papaz geldi, herkes ayağa kalktı, ceketini ilikledi. Papaz şükran duasını yaptı ondan sonra yemeğe başlandı. Yine Amerika’dayım. Teksas’ta kalp ameliyatı olacağım. Ameliyat olmama karar verilmiş. Bi

Cehalet Adamı Ne Duruma Düşürüyor

Cehalet Adamı Ne Duruma Düşürüyor -"Sen kimsin?" diye sordu doktor. İhtiyar, iftitah tekbiri için kaldırdığı ellerini indirerek cevap verdi; -"Bu hasta benim oğlum olur" Başını salladı doktor. Olduğu yerde 360 derecelik dönüşten sonra; -"Neden namazını kılıp gelmedin? Burası cami mi, hasta odası mı?" İhtiyar yarı utangaç, yarı cesur; -"Ezan yeni okundu, abdestim de vardı...”diyebildi ancak. Doktor yanındaki hemşirelere döndü ve odanın bir kenarına kaşkolünü sererek namaz kılmakta olan ihtiyari göstererek; -"Görüyorsunuz değil mi? Cahillik ne kadar komik durumlara düşürüyor insanı... Ne demişler; oku adam ol...” İhtiyar doktorun bu sözlerini duyumsamazlıktan gelerek namazına devam etti. Tam o esnada her tarafı serum bağlantılı genç hasta, hırıltılı bir inlemeye başladı. Doktor ve hemşireler derhal hastanın başına toplanarak durumu kontrole koyuldular. Herhalde genç hasta son demlerini yaşıyordu. İniltiler arasında

Kan Aranıyor

Kan Aranıyor  Her zamanki gibi işi gereği İzmir'e gitmesi gerekiyordu. Uçağın kalkmasına daha saatler vardı. Ama yine de yola çıkmıştı. Söyle düşünüyordu: -Her zaman tam vaktinde gidiyorum. Bir kez olsun erken gidip, İzmir’i gezeyim. Birkaç saatliğine de olsa göreceğim güzel yerler olmalı mutlaka. Bunları düşünürken; o anda bindiği taksinin radyosunda bir anons yapıldı: -"Çok acele kan aranıyor" Özel bir hastanede yatmakta olan bir çocuk için kan aranıyordu. Üstelik kendi kan grubundan. Bu anonstan 10-15 dakika sonra, adı geçen hastanenin önünden geçtiler. Adam; "Acaba kan versem mi?" diye düşündü. Sonra bu fikrinden vazgeçti. Nasıl olsa bu anonsu birçok kişi duymuştu. Mutlaka bir veren olurdu. Üstelik İzmir’i gezecekti. Saatinden erken gitmesi gerekiyordu. Havaalanına gelmişti. Taksiden inip, içeride beklemeye başladı. Saatler ilerliyor, hâlâ uçağı gelmiyordu. Sonra monitörde bineceği uçağın geç geleceği yazıldı. Çok sinirlenmişti. İzmi

Canın Yanınca Elimi Sık

Canın Yanınca Elimi Sık  Çocukken düştüğünüzü ve canınızın yandığını anımsıyor musunuz? Annenizin acınızı hafifletmek için yaptıklarını anımsıyor musunuz? Annem Grace Rose beni hemen kucaklar, yatağına götürüp oturtur ve "acıyan" yerimi öperdi. Sonra da yatakta yanıma oturur, elimi ellerinin arasına alır ve "canın yanınca elimi sık, o zaman sana seni ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim" derdi. Elini sıkardım ve her elini sıktığımda hiç durmadan "Mary, seni seviyorum" derdi. Bazen de canim yanmış gibi numara yapar ve bu ayine dönüşen olayı bir daha yaşamak isterdim. Büyüdükçe, bu ayin de şekil değiştirdi ve annem her zaman yasadığım acıları hafifletip, beni neşelendirmenin yolunu buldu... Lisedeyken zor günlerimde eve döner dönmez bana en sevdiği bademli çikolatandan verirdi. Yirmilerime geldiğimde ise Wisconsin'in güzel bahar aylarının tadını çıkartmak için beni Estabrook Park'ta pikniklere davet ederdi. Babamla beni her ziyarete gelip