Kayıtlar

hafif etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tesettürü Hafife Alan Kadın

Resim
Tesettürü Hafife Alan Kadın                         Yıl, 1939… O dönemlerde Müslüman kadınların hepsi kapalı. Yolda saçı-başı açık bir hanım göründü mü, herkes bilirdi ki ya gayr-i Müslim ya da yüksek memur karısıdır.             İmamlığa yeni başlad ığım o dönemde, ikindi vakti bir hanımın naaşını getirdiler. Gerekli vecibeleri yerine getirdikten sonra defin için kabre gittik ve akrabalarının ağıtları eşliğinde kabire defnettikten sonra mezarın başında yalnızca ben ve birkaç metre arkamda da kocası kaldı.             Birden müthiş bir depremle sarsılmaya başladık!             "- Eğer şehir merkezinde de olduysa bu deprem, bir tane bile ev kalmamıştır, yıkılmıştır hepsi."             Diye düşündüm ki; sadece mezarın etrafının sarsıldığını fark ettim o an…             Derken, birdenbire feci bir feryat işittim. Kabirdeki kadın öyle bir imdat istiyor ki, sanırsınız etlerini lime lime ediyorlar!             Tablo karşısında haşyetle sarsılıp olanları idrak et

Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir? diye sordular.

“Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir?” diye sordular. Bâyezîdi Bistâmî hazretlerine; “Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir?” diye sordular. Cevabında; “Bir defâsında nefsim, bir itaatsizlikte bulundu. Buna ceza olarak bir yıl boyunca hiç su içmedim.” buyurdular. Yine buyurdular ki: “On iki sene nefsimin ıslahı için çalıştım. Nefsimi riyâzet, nefsin arzularını yapmamak körüğünde, müşahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak ateşiyle kızdırdım. Nefsi, yerme, kötüleme örsünde, kınama, ayıplama çekici ile dövdüm. Böyle uğraşa uğraşa kendi benliğimden bir ayna yapıp beş sene kendimin aynası oldum. Yapabildiğim ibâdet ve tâatlarla bu aynayı cilâlayıp parlattım. Bir sene ibret nazarı ile bu aynaya baktım. Netîcede bu aynada gördüm ki, belimde, gurur, riyâ, ibâdete güvenip amelini beğenmek gibi kalp hastalıklarından meydana gelen bir zünnâr bulunuyor. Bu zünnârı kesip atabilmek için beş sene daha uğraştım. Yeniden hakîki müslüman oldum. Uzun seneler nefsimi terbiye etmekle uğra

Kadın Öyle Bir Tövbe Etti ki...

Kadın Öyle Bir Tövbe Etti ki... Büyük velilerden Mansur bin Ammar hazretleri, bir gece, sokaktan geçerken bir erkekle kadının iki gümüş paraya anlaştıklarını gördü. Hemen arkalarından gidip kadına yaklaşarak, hafif bir sesle, "Bizim eve gelirsen sana dört gümüş!" dedi. Kadın iki kat parayı duyunca, birinci adamı bırakıp bunun arkasından gelmeye başladı... Beraberce evine gittiler. Eve girince, kadının önüne dört gümüşü bırakıp kendisi diğer odada namaza durdu... Fakat o da ne? Namazı bir türlü bitmiyordu! Selâm veriyor tekrar başlıyordu... Aradan saatler geçtiği hâlde, namazını bir türlü bitirip çıkmıyordu. Nihayet kadın dayanamayıp, yanına geldi. -"Saatlerdir seni bekliyorum, artık evime döneceğim!" dedi. Bunun üzerine Mansur hazretleri kadına dedi ki: - Ey kadın, eğer sana meylim olmadığını söylersem yalan söylemiş olurum. Senin istediğin bu kötü fiili işlerken görenler olsa, hâlimiz nice olur? - Geceleyin bu saatte kim görecek? Korkulacak bir h