Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir? diye sordular.
“Nefsine verdiğin en hafif ceza
nedir?” diye sordular.
Bâyezîdi Bistâmî hazretlerine;
“Nefsine verdiğin en hafif ceza nedir?” diye sordular.
Cevabında;
“Bir defâsında nefsim, bir
itaatsizlikte bulundu. Buna ceza olarak bir yıl boyunca hiç su içmedim.”
buyurdular.
Yine buyurdular ki: “On iki
sene nefsimin ıslahı için çalıştım. Nefsimi riyâzet, nefsin arzularını yapmamak
körüğünde, müşahede, nefsin istemediği şeyleri yapmak ateşiyle kızdırdım.
Nefsi, yerme, kötüleme örsünde, kınama, ayıplama çekici ile dövdüm. Böyle
uğraşa uğraşa kendi benliğimden bir ayna yapıp beş sene kendimin aynası oldum.
Yapabildiğim ibâdet ve tâatlarla bu aynayı cilâlayıp parlattım. Bir sene ibret
nazarı ile bu aynaya baktım. Netîcede bu aynada gördüm ki, belimde, gurur,
riyâ, ibâdete güvenip amelini beğenmek gibi kalp hastalıklarından meydana gelen
bir zünnâr bulunuyor. Bu zünnârı kesip atabilmek için beş sene daha uğraştım.
Yeniden hakîki müslüman oldum.
Uzun seneler nefsimi terbiye
etmekle uğraşıp çile çektikten sonra, bir gece, Allah’ü Teâlâ’ya yalvardım. “Şu
testi ve aba sende oldukça, sana ruhsat yoktur.” diye ilhâm olundu.
“Bunun üzerine yanımda bulunan
testi ve abayı terk ettim.”
Bundan sonra bana;
“Ey Bâyezîd, nefsin hevâ ve
hevesi için tuzaktaki tâne misâli olan dünyâ mallarına gönül bağlayıp, sonra da
Allah’ü Teâlâ’ya kavuşmak için yol isteyen kimselere;
“Bâyezîd, nefsin istediklerini
yapmayıp, istemediklerini yapmak sûretiyle kırk yıl uğraştığı hâlde, yanında
bulunan kırık bir testiyi ve eski bir abayı terk etmedikçe izin alamadı. Siz,
bu hâlinizle size izin verileceğini mi zannediyorsunuz. Aslâ izin alamazsınız.”
diye bildirildi.
“Yâ Rabbî! Sana kavuşmak nasıl
mümkün olur?” diye duâ ettim. Bir nidâ geldi, “Nefsini üç talakla boşa”
diyordu.”
Yorumlar
Yorum Gönder