Kayıtlar

Bakın etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çok Para Buldu Bakın Sonra Neler Oldu? Cizre'de Bir Yıl Önce Yaşanmış Gerçek Bir Olay

  Çok Para Buldu Bakın Sonra Neler Oldu? Cizre'de Bir Yıl Önce Yaşanmış Gerçek Bir Olay   Fakir kadın ve yaşlı annesi Kırmızı Medrese yolunda ilerlerken kaldırımda kapalı bir poşet bulurlar. Kadın poşetin içine bakar poşetin içi para dolu… kadıncağız olduğu yere oturur ve şok olur. Beklemeye başlar. Belki paranın sahibi parasını aramak için tekrar geri döner diye... Kaldırımda oturmaya başlar. Bir müddet geçtikten sonra; gözünde yaş akan bir adam ağlayarak oradan gelen geçen insanlardan; “- Paramı kaybettim bir poşetin içindeydi. Böyle bir poşeti gördünüz mü?” diye sağa sola kaçışıyor. Kadın kaldırımda oturarak adamı seyrediyor. Artık kadın emin olmuştur. Bu paraların bu adama ait olduğunu… “- Amca diyor poşetin rengi nedir içinde ne varki sen bu kadar üzgün şekilde arıyorsun?” “- Evimi sattım, tapudan gelirken yolda siyah poşetin içinde paramı düşürdüm, paramı arıyorum!” Kadın hemen çarşafının altında poşeti çıkararak adama verir. Adam bu sefer aevincinden göz

Karısını Boşadı Bakın Başına Ne Geldi

Resim
Karısını Boşadı Bakın Başına Ne Geldi Ben Kahramanmaraşlı’yım. Görücü usulü evlendim ama eşimi çok sevdim. Kaynanam, kaynanamın kaynanası ve eltim aynı evde dokuz kişi yaşıyorduk. Ben hepsine de saygı duydum ne derseler yaptım. Meyveleri soydum çatalla yediler. Hizmette kusur etmedim. Ayakkabıları boyar önlerine koyardım. Havlularını tutardım. Mantolarını ceketlerini tutardım. Şimdiki gelinler bunları asla yapmaz. Altı sene çocuğum olmadı. Eşimi doktora götürdüler beni götürmediler. Beni yıllarca hamama, sıcak suya Ilıcaya götürdüler. Şifalı bitkiler içirdiler.   Kaynanam son zamanlarda sürekli hakaret etmeye başladı. “- Sen bana torun veremedin, düş yakamızdan, oğlumun ayağında terliksin!”. “- Meyvesiz ağaç. Bir ömür boyu çocuk yapmanı bekleyemem. Meyvesiz ağacı budarlar. Çok bile bekledik altı sene!” dedi. Görümcem: “- Düş kardeşimin yakasından, ben ona çocuk verecek birini bulurum!”   dedi. Eltim: “- Seni alacağımıza keşke bacımı alsaydık bir çocuk veremedin gitti!” derdi. Eşimi çok

Evlendi, Bakın İlk Gece Ne Oldu?

Evlendi, Bakın İlk Gece Ne Oldu?   Evlendi ve ilk gece eşinin yüzünü açtı rengi siyah idi, güzel de değildi... Zifaf gecesi eşini terk etti... Eşi bunu anlayınca birkaç gün sonra kocasının yanına gitti ve dedi ki: ''- Hayır, belki şerrin içinde saklıdır…'' Dedi ve ikna etti, zifafını tamamladı... Ama kalbinde yine sıkıntı vardı...   Eşinin şeklinden yani renginden dolayı İkinci kez eşini ve şehri terk etti... Bu sefer aradan tam 20 yıl geçti. Eşinin hamile kaldığını bilmeden geçen 20 yıl... 20 yıl sonra, şehre geri döner. Namaz için camiye girer… Bakar ki genç bir vaiz… Ama çok muhteşem vaaz ediyor. Dehşete kapılır ve hoşuna gider... Oradakilere sorar: “- Kim bu, âlim delikanlı?” Der... Derler ki: "- Adı ENES!" "- Babası kim?". Der. Derler ki: "- 20 yıl önce buralardan göçtü adı: MALİK!" Gencin yanına gider ve der ki: "- Seninle evinize kadar geleceğim. Kapıda bekleyeceğim annene dersin ki: “’- H

Dua Almaya Bakın!

Dua Almaya Bakın!             Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir.             Düğün günü çok koyun ve inek kesilir. Et kokuları mahalleyi sarar.             Ancak evin bitişiğinde, Müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır.             Hepsi de günlerdir açtırlar. Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, “ateş” ister. Ancak maksadı başkadır.             “Belki yemek verirler” diye gitmiştir.             Adam, kadının niyetini anlasa da, bir şey vermez. Kadıncağız, bir daha gidip ‘ateş’ ister. Yine eli boş döner. Üçüncüde yine öyle. Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına. Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler.             Yetimcik, annesine yalvarıyor:             “— Anneciğim, ne olur bir daha git.”             Belki bu sefer bir şey verirler.             Kadın ağlamaklıdır:             “— Üç defa gittim yavrum! Artık utanıyorum.”             Adam bunu duyar. Kalbi sızlar,

Üslubun Güzelliğine Bakın

Üslubun Güzelliğine Bakın           Adamın biri mahalle bakkalına girer ve elma ile muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki: “- Muz sekiz lira, elma da altı lira...” Tam o sırada bakkalın tanıdığı aynı mahalleden bir bayan içeri girer, o da elma ve muzun fiyatını sorar. Bakkal der ki: “- Muz üç lira, elma da iki lira...” Kadın , “- Elhamdülillah!” der ve birer kilo meyve alır... Bakkalın yaptığını şaşkınlık içinde izleyen adam öfkelenir ve bakkalla tartışıp kavga etmek ister. Ancak bakkal göz işaretiyle az sabretmesini ve kadın gidinceye kadar beklemesini söyler... Bakkal meyveleri kadına verir ve kadın sevinç içinde der ki: “- Allah’a şükürler olsun ki çocuklarım meyve yiyecekler.” Ardından da çıkıp evinin yolunu tutar... Her ikisi kadının Allah'a nasıl şükrettiğini gördüler... Sonra bakkal, müşteriye döner ve şöyle der: “- Allah'a and olsun ki, ben seni aldatmadım ve meyvelerin gerçek fiyatını söyledim sana. Ancak bu kadının dö

Sevgi Nedir Diye Sormuşlar

Sevgi Nedir? Bir Ermiş’e sormuşlar:  Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -“Bakın göstereyim’” demiş, Ermiş. Önce sevgiyi dilden gerçeğe indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koymuş. Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine şimdi demiş Ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. Buyurun deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükr