Kayıtlar

Nasreddin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sahibine Çekmiş...

  Sahibine Çekmiş...   Bir gün Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh’in komşusu yanına gelerek;   "- Ya hocam, benim bir çift öküzüm var. Onlara öyle iyi bakıyorum ki, en güzel samanları onlara veriyorum. Arpa veriyorum, yerlerini günde iki defa temizliyorum. Anlayacağınız gözüm gibi onlara bakıyorum. Ama nedense çift sürme zamanı gelince hoyrat oluyorlar, çift sürmüyorlar. Bunun hikmeti veya izahı nedir acaba?" der. Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh: "- Sahibine çekmişler..." deyince, komşusu öfkeleniyor kızarıyor. Hiddetli bir şekilde: "- Sen ne diyorsun, Hoca efendi. Sözlerine dikkat et." deyince, Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh: "- Öfkelenme komşum. Bak sana, Allah’ü Teâlâ el, ayak, göz, burun, ağız, kulak, beyin, akıl vermiş. Sana Müslümanlığı nasip etmiş. Anlayacağın Allah’ü Teâlâ, sana en güzel nimetlerini vermiş. Ama namaz vakti gelince sen; Namaz kılmıyorsun. Ramazan gelince oruç tutmuyorsun. Kazancının zekâtını vermiyorsun. Sen

En Akıllı Adam

En Akıllı Adam Bir keşiş dünyanın en akıllı adamını bulmak için diyar diyar geziyormuş. Sıra Nasreddin Hoca’nın köyüne gelmiş ve köylülere sormuş. - Sizin köyün en akıllı adamı kim? Demiş. Köylüler de: - Nasreddin Hoca demiş. Bunun üzerine keşiş köy meydanında Hoca ile görüşmeye başlamış ve eline bir çomak almış yere bir daire çizmiş, Nasreddin Hoca da çomakla daireyi ortadan ikiye bölmüş, keşiş bir doğru daha çizerek daireyi dörde bölmüş, Hoca da dörde bölünmüş dairenin üç dilimine çarpı işareti koymuş, keşiş elleriyle aşağıdan yukarıya doğru hareket yapmış, Hoca da yukarıdan aşağıya yapmış ve keşiş büyük bir hayranlıkla Hoca’yı tebrik etmiş. Olup bitenden bir şey anlamayan halk kesişe ne olduğunu sormuş.   Keşiş de: - Bu adam gerçekten dünyanın en akıllı adamı, yere dünya çizdim; o ortadan ekvator geçer dedi, ben dünyayı dörde böldüm o da dört de üçü sudur dedi, ben yerden buharlaşma sonucunda ne olur dedim o da yağmur yağar dedi. Bu sefer hocaya neler olduğunu so

Nasreddin Hoca İle Oğlu

Nasreddin Hoca İle Oğlu Hoca Nasreddin, oğluyla birlikte köyüne gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi yürümüş. Karşıdan gelenler, oğlunu göstererek: — “ Aksakallı adam yürürken bacak kadar velet eşekte gidiyor. Zamane çocuğu işte.” , demişler. Hoca oğlunu indirip kendisi binmiş. Az sonra birkaç kişiyle daha karşılaşmışlar. Bunlar ise: — “Koca adama bak! Bu sıcakta minnacık çocuğu yaya yürütüyor. Hiç insafı yok.” demişler. Hoca, eşeğe oğlunu da bindirmiş. Çok geçmeden yine üç beş kişiye rastlamışlar. Adamlar: — “Zavallı hayvan!   Düşüp ölecek! Hiç acımadan iki kişi birden binmişler üstüne!” demişler. Hoca inmiş, oğlunu da indirmiş. Eşek önde, onlar arkada ilerlemişler. Biraz sonra, yol kıyısında duranlar: — “ Amma aptal adammış bu hoca, Eşek bomboş gidiyor, kendisi oğlu ile kan ter için de arkasından koşuyor!” diye konuşmaya başlamışlar. Hoca dayanamamış. Oğluna dönüp: — “Gördün mü, her kafadan bir ses çıkıyor. Şu dünyada kimseyi hoşnut

Her Şey Yerli Yerinde

Her Şey Yerli Yerinde Anlatılır ki, Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh , bir yolculuk esnasında ceviz ağacının altında dinlenirken, ceviz ağacının meyvelerinin küçük, ama karşısındaki kabak bitkisinin meyvelerinin büyük olması dikkatini çekmiş. "Allah'ım, hikmetinden sual olunmaz, ama bu kocaman ağaca bu küçük küçük meyveler, ama şu küçücük kabak bitkisine büyük büyük kabaklar vermişsin. Acaba hikmeti nedir?" demiş. Bu düşüncelerle meşgul iken tatlı bir uykuya dalmış. Birazdan başına bir ceviz düşmesiyle uyanmış: "Aman ya Rabbi! Sana şükürler olsun. Ya benim düşündüğüm gibi cevizde kabak gibi büyük meyveler, kabakta küçük meyveler yaratsaydın? Ne olurdu benim halim?" kafam parçalanırdı demiş. Gerçekten de insan, şu âleme dikkatle baktığında, her şeyin yerli yerinde olduğunu görür. Öyle ki herhangi bir şeyi yaratıldığı tarzdan başka şekilde düşünüp, "Böylesi daha iyi olurdu" diyemeyiz. Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh, artık her şeyin