Kayıtlar

Ulaştıracak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cennete Ulaştıracak Yolun Altı İşareti

Cennete Ulaştıracak Yolun Altı İşareti Bu yolun yolcularına rehberler sunmuştur, Hak Teâlâ… Bizim rehberimiz, Cânımız, Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi Vesellem; sünnet-i seniyyeleri, îkaz ve tavsiyeleriyle, Rabbimizin kitabına ilâveten her daim yol göstericimiz olmuştur. O İki Cihan Seyyidi; bir ucu Cennete varacak yolun işaret taşlarını ümmetine şöyle haber vermiştir: 1- Cennet ve Cehennemin, insanların tercihlerine bağlı ve eşit mesafede olduğunu bildirir: “Cennet size, ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir.” (Buhârî, Rikâk, 29) 2- Cennetin kapısı, abdestle aralanır: “Sizden biriniz güzelce abdest alır (onu tastamam yapar), sonra da: “Eşhedü en lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh” derse, o kimseye Cennetin sekiz kapısı açılır. O da dilediği kapıdan girer.” (Müslim, Tahâret 17. Ayrıca bkz. Ebû Dâvud, Tahâret 65; Tirmizî, Tahâret, 41; İbn-i Mâce, Tahâret, 60) 3- Cennet yolu, ibadetleri vaktinde ve

Takvaya Ulaştıracak İlimler

Takvaya Ulaştıracak İlimler İlmin zâhir ve bâtında kemâlinin alâmeti, o ilmin faydalı olmasıdır. İlmin faydası ise, sahibinin haşyet ve takvâsını artırmasıdır. Yani kulun istikametidir. Dînimizin emirleri iki maddede hulâsa edilir: Tâzim li-emrillâh: Allâh’ın emirlerini huşû ile, kalp ve beden âhengi içinde, tâzim ile tatbik edebilmek. Şefkat alâ halkillâh: Allâh’ın mahlûkātına şefkat sergilemek. Cenâb-ı Hakk’ın rahmet sıfatından nasîb alabilmek. Bu kemâle erişebilmek için de, iki türlü ilim gerekir: Birincisi zâhirî ilimdir ki hocalardan, kitaplardan tahsil edilen ilimdir. İkincisi ise bâtınî ilimdir. Yani iç âlemimizde tahsil edeceğimiz bir ilimdir. Takvâdır ve neticesi ise irfandır. Bir mü’min bunu, kitaptan ve hocadan elde edemez. Ancak kalbini inkişâf ettirerek bu seviyeye nâil olabilir. Bu inkişâf da ihlâs ve takvâ neticesinde meydana gelir. Âyet-i kerîmede buyurulduğu gibi: وَاتَّقُوا اللّٰهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّٰهُۜ “…Allah’tan ittikā edin (takvâ sah