Kayıtlar

gören etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kendini Büyük Gören Âbidin Hikâyesi

  Kendini Büyük Gören Âbidin Hikâyesi   Her iyilik bir sadakadır. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem İşittim ki, bir âbid, Hicaz yolunda her adımda iki rekât namaz kılardı. Hak yolunda o kadar aşk ve şevk ile giderdi ki, ayağına batan deve dikenini çıkarmazdı. Âbid bu yolda devam etmekte iken kendini beğenmeğe başladı, gurur getirdi. Şeytan ona: “- Kimse senden daha güzel bir sûrette ibâdet, hareket edemez!” diye vesvese verdi, onu kuyuya düşürdü. Eğer ona Cenâb-ı Hakkın lûtfu, keremi erişmeseydi, kibir ve gurur, onun başını doğru yoldan çevirirdi. Gâibden bir hâtif, o âbide seslendi: “- Ey iyi tâlihli, güzel huylu kimse, yaptığın ibâdet ile Cenâb-ı Hakk’a lâyık bir hediye takdim ettin sanma! Bir iyilik ederek, bir gönül kazanmak her menzilde bin rekât namaz kılmaktan efdaldir.”

İkramının Mükâfatını Gören Kadın

İkramının Mükâfatını Gören Kadın Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyn ve Abdullah b. Cafer (radıyallahu anhüm) hazeratı hac için Medine-i Münevvere'den yola çıkmışlardı. Yolda eşyalarını kaybettiler. Aç ve susuz kalmışlardı. Çölde bir çadır görüp yanına yaklaştılar. Çadırda sadece yaşlı bir kadıncağız vardı. Kadına içecek bir şeyi olup olmadığını sordular. Kadın: — Bir koyunum var, sağın da sütünü için, dedi. Sağıp sütü içtikten sonra, aç olduklarını, yiyecek bir şeyin olup olmadığını sordular. Kadın: — Bir koyundan başka bir şey yok. Kesin” de size pişireyim, yer karnınızı doyurursunuz, dedi. Koyunu kesip hazırlattılar ve yedikten sonra oradan ayrılacakları zaman: — Biz Kureyşdeniz. Hacca gidiyoruz. Sağ - sAli Radiyallahü Anhm Medine'ye dönersek, bizi bulmayı ihmal etme! Sana bir iyilik yapmak isteriz, deyip gittiler. Akşam kadının kocası eve gelip durumu öğrenince kızarak: — Bilmediğin kimselere koyunu nasıl yedirdin! Kureyşten birkaç kişi diyorsun.

Ben Bir Yağmur Olsaydım

Ben Bir Yağmur Olsaydım Ben bir yağmur olsaydım: Karalara, çöllere, denizlere değil; Kötü, zalim, kindar insanların; Sinelerine, beyinlerine yağar, Yıkayıverirdim tertemiz... Ben bir güneş olsaydım: Yüksek tepelere değil; Kendini büyük gören, küçük insanların; Gözlerine saçardım ışıklarımı... Sivri kayalıklara, buzullara değil; Kötülük dolu ruhlara açardım. Uzaydaki karanlıklara değil; Cahil kafalara, doğardım “nur” gibi... Ben bir çiçek olsaydım: Bahçelerde, parklarda değil; Sevgisiz, hoşgörüsüz, insanların Kalplerinde açardım. Saksılarda kırlarda değil, Kötülük saçan, zulüm kusan zalimlerin; Tüm hücrelerine “güzel kokular” saçardım... Ve böylece: Her gün acıların yaşandığı; Sel gibi gözyaşlarının döküldüğü; Sadece; inandığı gibi yaşamak isteyen, insanların; Geleceklerine, bir nebze olsun; "nurlar"  saçardım... Sonra;  “Yeter, artık!”   diyerek: Gariplerin, fakirlerin, dışlandığı; Zalimlerin, “Yaşama hakkı