Farzet ki…
Farzet ki… Farzet ki, Bir çölün ortasında kalmışım; Kum fırtınalarında jilet yemiş yüzüm, Dibe çekilmiş yorgun bedenim, Güneşin indirdiği alev toplarında erimiş beynim, Susuzluktan kurumuş, lal olmuş dilim... Farzet ki, Bir ummana dalmışım; Alabora olmuş bütün iyi bildiklerim, Yelkenleri fora suratsız kötülüklerin... Sulara dalmışım çaresiz çırpınışlarla; Yunus’ un Yunus’ unu arayan gözlerim, Köpek balığının dişlerine takılmış... Farzet ki, Bir ben kalmışım dünyada; Bir ben varmışım yanımda; Hayal olmuş toprak kokulu sıla Bütün iyilikler gibi Kötülükler de uzakta... İyiliklere susuzlukta, Kötülüklerden kaçmakta, Robinson’ un Cuma’ sından bile mahrum kalmışım... Farzet ki, Kabul etmez beni bu şehirler; Yalnızlıkların voltaladığı Gece ayazının sarmaladığı sokaklar, Ezilen Arnavut kaldırımları... Vapurlar, trenler, otobüsler; Vebalı bulmuşlar beni... Delicesine sevdim diye seni...... ...