Farzet ki…
Farzet ki…
Farzet
ki,
Bir
çölün ortasında kalmışım;
Kum
fırtınalarında jilet yemiş yüzüm,
Dibe
çekilmiş yorgun bedenim,
Güneşin
indirdiği alev toplarında erimiş beynim,
Susuzluktan
kurumuş, lal olmuş dilim...
Farzet
ki,
Bir
ummana dalmışım;
Alabora
olmuş bütün iyi bildiklerim,
Yelkenleri
fora suratsız kötülüklerin...
Sulara
dalmışım çaresiz çırpınışlarla;
Yunus’
un Yunus’ unu arayan gözlerim,
Köpek
balığının dişlerine takılmış...
Farzet
ki,
Bir ben
kalmışım dünyada;
Bir ben
varmışım yanımda;
Hayal
olmuş toprak kokulu sıla
Bütün
iyilikler gibi
Kötülükler
de uzakta...
İyiliklere
susuzlukta,
Kötülüklerden
kaçmakta,
Robinson’
un Cuma’ sından bile mahrum kalmışım...
Farzet
ki,
Kabul
etmez beni bu şehirler;
Yalnızlıkların
voltaladığı
Gece
ayazının sarmaladığı sokaklar,
Ezilen
Arnavut kaldırımları...
Vapurlar,
trenler, otobüsler;
Vebalı
bulmuşlar beni...
Delicesine
sevdim diye seni......
Farzet
ki,
Delice
bir sevdaya tutulmuşum;
Koşup
yakalayamadığım,
Kaçıp
kurtulamadığım...
Leyla’
dan, Aslı’ dan, Şirin’ den mahrummuşum,
Mecnun,
Ferhat, Kerem misali,
Aşkınla
yanmış, yanıp kavrulmuşum...
Farzet
ki,
Bir
garip yolcuyum çilekeş yollarda...
Yorulup
düştüğüm bu handa;
Senin
bağrını seçmişim...
Şadırvanından
yudum yudum
Gürleyikten
kana kana
Senin
sevdanı içmişim
Sana
sığınmış,
Seni
sevmişim...
Farzet
ki,
Unutmuşsun
bütün vefasızlığımı,
Bütün
nankörlüğümü,
Bütün
ihanetimi...
Gençliğimin
ateşli Çengeller Kavşağı kavgasında
Anamın
Sepetçioğlu türküsünde
Abdurrahman
Paşa’ nın tahta sıralarında
Çocukluğumun
hayal dünyasında
Aldığın
bağrına almışsın beni....
Anlamışsın
Seni ne
çok sevdiğimi...
Farzet
ki,
Bütün
yolların son durağındayım,
Mevsimlerin
hazanında
Bitmiş
artık yolun sonu...
Bağrına
bas ne olur,
Al beni
KASTAMONU.....
Erdal
Arslan / Kastamonu
Yorumlar
Yorum Gönder