Ebû Abdullah Merrakûşî Kuddise Sirrûh’dan Vasiyetler
Ebû Abdullah Merrakûşî Kuddise Sirrûh’dan Vasiyetler
Ebû Abdullah Merrakûşî hazretleri,
1210 (H.607) yılında doğdu. Aslen Cezayir’deki Tilemsan şehrindendir. 1284
(H.683) yılında Kâhire’de vefât etti. Küçük yaşta ilim tahsîline başladı.
Tilemsan ve Merrakeş’teki âlimlerden ders aldıktan sonra ilmini ilerletmek
üzere İskenderiye’ye gitti. Çeşitli âlimlerden ilim tahsîl etti. Mâlikî mezhebi
fıkıh bilgilerinde âlim ve zamânın imâmı oldu. Tasavvufta ince bilgilere,
yüksek derecelere kavuştu. Sohbetleri, birçok talebeyi tasavvufta yüksek
derecelere kavuşturdu.
Ebû Abdullah Merrakûşî hazretleri,
vefatından kısa bir zaman önce bir sohbetlerinde şöyle buyurdu:
· “Bütün mahlûklara her ni’meti,
iyilikleri veren yalnız Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, var olmak ni’metini
veren Odur. Her ân, varlıkta durduran da Odur. Kâmil, iyi sıfatlar, insanlara,
Onun rahmeti ile, acıması ile verildi. Hayât, ilm, sem’, basar, kudret ve kelâm
sıfatlarımız hep Ondandır. Sayılamayan ni’metleri hep O vermektedir. İnsanları
sıkıntıdan kurtaran Odur. Duâları kabûl eden, belâlardan kurtaran hep Odur.
Öyle bir Razzaktır ki, kullarının rızklarını, günâhlarından dolayı kesmiyor.
Affı ve merhameti o kadar boldur ki, günâh işleyenlerin yüz karalarını meydâna
çıkarmıyor. Hilmi o kadar çoktur ki, kullarının cezâlarını vermekte acele
etmiyor. Öyle bir ihsân sâhibidir ki, kerem ve ihsânlarını dost ve düşman,
herkese saçıyor.
· Bütün ni’metlerinin en şereflisi, en
kıymetlisi, en üstünü olarak da, kullarına Müslümânlığı açıkça bildiriyor ve
beğendiği yolu gösteriyor. Mahlûkların en iyisine uyarak seâdet-i ebediyyeye
kavuşmayı emir buyuruyor. İşte, Onun ni’metleri, ihsânları Güneş’ten dahâ açık
ve Ay’dan dahâ âşikârdır...
· Başkalarından gelen ni’metleri de
gönderen O’dur. Başkalarının ihsân etmesi, bir emânetçinin, birisine emânet vermesi
gibidir. Başkasından bir şey istemek, fakîrden bir şey beklemektir. Câhil de,
bunu âlim gibi bilir. Kalın kafalı da, zekî kimse gibi anlar.
· İyilik yapana teşekkür edileceğini,
herkes bilir. Bu, insanlık îcâbıdır. İyilik edenlere hürmet edilir. Ni’met
sâhibleri, büyük bilinir. O hâlde, her ni’metin hakîkî sâhibi olan Allahü
teâlâya şükr etmek, insanlık îcâbıdır…”
Kaynak: www.ehlisunnetbuyukleri.com
Yorumlar
Yorum Gönder