Kayıtlar

cenaze etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Cenazemiz Var…

Resim
Cenazemiz Var…   Cenazemiz var bugün acımız büyük dostlar Ne de güzel insandı, mümkün mü yeri dolsun Gönlümüz yangın yeri, hasreti büyük dostlar Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun İnnâ illâhi ve innâ ileyhi râciûn…   Ölüme bahanenin kalp kriziymiş adı Sol göğsünün altında sanki bomba patladı Derdimizi büyüttü, acımızı katladı Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun İnnâ illâhi ve innâ ileyhi râciûn…   Ölüm kader fermanı her canlının alnında Nice insanoğlunu saklar toprak karnında Azrail çıkageldi beklenmedik bir anda Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun İnnâ illâhi ve innâ ileyhi râciûn…   Hasreti derin lâkin âhiret uzak değil Bize vuslat yeridir Berzah denilen menzil Dostlara kavuşturur sevimlidir Azrail Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun İnnâ illâhi ve innâ ileyhi râciûn…   Muhteşem bir tebessüm yaldızlamış yüzünü Kelime-i şehadet mühürlemiş sözünü Kaybetmedi bir ömür cevherini, özünü Allah rahmet eylesin,

Peygamberimizin Naaşının (Cenazesinin) Defnedilmesi

Peygamberimizin Naaşının (Cenazesinin) Defnedilmesi   Hatemü'l-Enbiyâ Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in pâk ruhları artık a'lâyı illiyyine (en yüksek makama) yükselmişti. Ezvâc-ı Tahirat üzerine bir örtü örttüler ve feryada başladılar.   O sırada annesi tarafından Hz. Resûlullah'ın son anlarını yaşadığını haber alan Hz. Üsâme Radiyallahü Anh hareket etmeyip ordusuyla Mescid-i Şerife gitmişti. Hâne-i Saadette feryad ve figanın yükseldiğini duyan ashab, kalblerinden vurulmuşa döndüler. Sanki gök kubbe bir anda yıkılmış gibiydi. Herkesin nutku tutulmuş, gözler damla damla keder ve hüzün akıtıyordu.   Cesaret ve adalet timsali Hz. Ömer Radiyallahü Anh bile kendisini bu dehşetli ânın tesirinden kurtaramadı; hattâ herkesten daha çok dehşete kapılarak şöyle bağırdı:   "Resûlullah ölmemiştir ve sağdır. Ona sadece Hz. Musa Aleyhisselâm'a ârız olan saika gibi bir saika arız olmuştur. Kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla iki parça ederim."1   H

Kaç Çeşit Müslüman Var

Kaç Çeşit Müslüman Var Bayram Müslüman’ı: Sadece bayramdan bayrama ve kandil gecelerinde Müslüman olduğu aklına gelir. Bayram namazı kılar; bayram ve kandil gecelerinde tebrikleşmesi yapar. Tatil beldelerine ve plajlara gider. Sıla-ı Rahim yapmaz. Ramazan Müslüman’ı: Sadece ramazandan ramazana Müslüman olduğu aklına gelir. Oruç tutar, teravih kılar. Cuma Müslüman’ı: Sadece Cumadan Cuma’ya Müslüman olduğu aklına gelir, Cuma namazı kılar, diğerlerine karışmaz. Mezarlık Müslüman’ı: Sadece cenazesi olduğu zaman; Müslüman olduğu aklına gelir; kadınsa başını örter… Gerdek Gecesi Müslüman’ı: Evlendiği gece, gerdeğe girerken iki rekât namaz kılar; o kadar… Musalla Müslüman’ı: Yakınları ölünce musallaya kadar gelir. Kadınsa başını örter… Erkekse namaz kılar, camiye gider … Bizzat şahit olduğum bir olayı anlatayım. Hali vakti yerinde, sosyetik hayat yaşayan eczacı bir hanım ölmüştü. Cenazesine çok sayıda bayan katılmıştı. Hepsi de saçlarını kuaföre yaptırmışlar; bazıları yarı

Beni Götürsün İnanmış Dört Adam

  Beni Götürsün İnanmış Dört Adam   Ben güzel bir günde ölmek isterim, Üşümesin cenazeme gelenler Ne ağıt isterim ne de gözyaşı Yasin okusun Yasin bilenler Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Kısa olsun konuşmanız imamlar Temiz yıkayın cesedimi yuyanlar Uzak da olmasın benim mezarım Yorulmasın omuzuna alanlar Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Bu sözlerimi sakın unutmayın Aldatıcı bu dünyaya tapmayan Günahları da olsa ölen insanlar Arkasından dedikodu yapmayın Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Bu dünyadan bir şey anlamadım ki Hakka yarar bir iş yapamadım ki Nefisle kör şeytan aldattı beni Yaşımı da sormayın yaşamadım ki Olmasın ne çelenk ne top arabam Beni götürsün inanmış dört adam   Ağlamak gerekken güldüm halıma Günahtan başka ne geçti elime Muhammed ümmetin af eyle Ya rab bekletmeyin çabuk koyun kabrime Olmasın ne çelenk ne

Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi

Resim
  Abdulhamid Han Rahmetullahi Aleyh Hazretlerinin Cenazesi Cenazeyi takip eden tarihçi Ahmed Refik'in anlatımı ile hep beraber, 10 Şubat 1918' de Beylerbeyi Sarayı'nda vefat eden cennet mekân Abdülhamid Han'ın cenazesine gidelim... Bir Osmanlı padişahı vefat edince, âdet olduğu üzere cenazesi 400 sene devletin idare edildiği Topkapı Sarayına getirilirdi. Sultan Abdülhamid Han'ın cenazesi muhafızlar, Enderûn- ı Hümayun ağaları ve saray erkânı nezaretinde Hırka-i Saadet'in yeşil ve yaldızlı kapısı önüne getirildi. Sultanın cenazesi burada Enderûn ağaları nezaretinde yıkandı. Sultanın vücudunda uzun bir hastalığın zaafı, teninin renginde ölüm sarılığı yoktu. Saçı sakalı ağarmış; gözleri kapanmış, çukura batmıştı. Abdülhamid Han hayatının son anlarına kadar şuurunu kaybetmemişti. O anlarda ki vasiyeti yerine getirildi. Göğsüne ahidnâme duası ve Hırka-i Saadet destimali, tabutun üzerine de siyah Kâbe örtüsü örtüldü. Ayasofya önünden türbeye kadar iki

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın mübarek adetlerindendir ki, her zaman camiye erken giderlerdi. Bir gün bir çocuğun erkenden koşarak, acele acele camiye gittiğini gördü. Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğa;   “- Yavrum ne oldu, böyle acele acele nereye koşuyorsun!” dedi. Çocuk:   “- Namaza gidiyorum efendim! Namaz vakti yaklaştı, abdestim yok. Ezan okunmadan abdest alacağım!” dedi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh; “- Yavrum sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır!” buyurdu. Çocuk:   “- Efendim bu işin küçüğü büyüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etmişti de mezarlığa götürüyorlardı.” Hz. Ömer Radiyallahü Anh çocuğun bu cevabından öyle duygulandı ki, gözyaşlarını tutamadı ve:   “- Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı çocuk!” demekten kendini alamadı.

Cenazelerin Kabirlerine Konulması Ve Ölülere Telkin Verilmesi?

Cenazelerin Kabirlerine Konulması Ve Ölülere Telkin Verilmesi? Soru: Cenaze kabre konulduktan sonra başında telkin veriliyor, yapılan işlemler, telkin ve dualar hakkında bilgi verir misiniz? Cevap: Değerli kardeşimiz, Cenazelerin Kabirlerine Konulması Cenaze kabre götürülüp omuzlardan indirilince, bir engel olmadığı zaman cemaat oturur. Bundan önce oturmaları mekruh olduğu gibi, bundan sonra ayakta durmaları da mekruhtur. Kabrin bir insan boyu kadar derin ve yarım boy kadar enli olması güzeldir. Yarım boy miktarı derin olması da yeterlidir. Kabirlerde faziletli olan lâhiddir. Şöyle ki: Toprağı sert olan bir kabrin içinde kıble tarafı oyulur. Ölü buraya konulur. Önüne de tahta, kamış veya kerpiç benzeri şeyler konur. Bu durumda toprak, tam ölünün üzerinde değil, bu şeyler üzerine atılmış olur. Bu ölüye karşı bir saygıdır. Fakat kabrin yeri yumuşak veya ıslak olup da, lâhit kazılması mümkün olmazsa, dere gibi çukur kazılır. Buna "şakk = yarma" denilir. Gerek