Kayıtlar

Temmuz 15, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ayasofya

  Ayasofya   Gökyüzünün yerdeki zarif bir timsâlisin Kubbenle seyyârenin cevlân eden hâlisin   Fatih’in genç ruhunun bezm-i elest ikrârı Çocukluk günlerinin en büyük hayâlisin   İslâm’ın kılıç remzi, Feth’in Kızılelma’sı Fatih’in kudretinde Bizans’ın zevâlisin   Doldurmuş derûnunu nice asır zikr-i Hû Fatih’in heybetinin yıkılmaz zılâlisin   Kubben Nûr-i Muhammed alemin Hak remzidir İslâm’ın hiç batmayan arzdaki hilâlisin   Hangi hain el verdi seni hain ellere Asır var ki sükûtun en hazin misâlisin   Hâk ile yeksân olsan bunca elem duymazdık Sen ki cümle ümmetin en büyük vebâlisin   Yeni bir Fatih gerek seni kurtarmak için Bu zavallı devletin esîr ü ihmâlisin   Kâfî nâçâr ağlayıp dua ve niyaz eder Türk’ün hâlâ cihanda görünen celâlisin   Kâfî

Namaz Kılmak, Allah’ü Teâlâ’nın Huzurunda Durmak Demektir

  Namaz Kılmak, Allah’ü Teâlâ’nın Huzurunda Durmak Demektir   Namaz kılmak, Allah’ü Teâlâ’nın huzurunda durmak demektir. Namazda kalbin kötülüklerden temizleneceği, Kur’an-ı kerimde bildirilmektedir. Zira kötülüklerden temizlenmemiş bir kalb ile, Allah’ü Teâlâ’nın huzuruna çıkılamaz. Namazın büyük ve önemli bir ibadet olduğu, şartlarının çokluğundan anlaşılmaktadır. Ayrıca, vacibleri, sünnetleri, müstehabları, mekruhları, müfsidleri de bunlara eklenirse, kulun Rabbinin huzurunda nasıl bulunması lazım geldiği daha iyi anlaşılır.   İnsan, aciz, güçsüz, zavallı bir mahlûktur. Her nefeste, kendisini yaratan Allah’ü Teâlâ’ya muhtaçtır. Bunun için namaz kılmak, kul ile Rabbini ayıran ve kula haddini bildiren bir ibadettir. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: “Nice abdest alanlar vardır ki, abdesti güzel almaz ve nice namaz kılanlar vardır ki, hudu ve huşu ile kılmazlar. Eğer kendini karınca ısırmış olsa, namazı bırakıp o karınca ile meşgul olurlar. Hâlbuki Allah’ü Teâlâ’nın azam

Ayasofya’da Bayram Namazı

  Ayasofya’da Bayram Namazı   Doğrulup türbesinden ön safa geçti Fatih Başladı fermanıyla Ayasofya’yı fetih   Ni’mel ceyş arkasında saf tuttu birer birer Beş asır sonra geldi müjdeye mazhar bir er   Safların arasında nice yüz bin şehîd var Çıkmaz Ayasofya’dan hiçbiri haşre kadar   Fatih’le ilk cumada huzura varan ordu Yeniden fetih neden Sultan’ım diye sordu   Minberde cevap verdi kaldırıp kılıncını Dedi beş asır sonra küfür aldı hıncını   Vakfımı lağvederek camimi kapattılar Nice eserim varsa kâfirlere sattılar   Torunlarım gaflette cehalette yarıştı Milletin arasına çok münafık karıştı   Devlet-i Ebed Müddet hâk ile yeksân oldu Mülk-i Osman gözyaşı ıstırâb ve kan oldu   Sustu minarelerde ezanlar beş vakitte Devlet kaldı bir zaman nesebsiz soysuz itte   Hak bir gün galiba geldi ve batıl zâil oldu Heykeli dikilenler yıkılıp zelîl oldu   Ceddine layık bir er çıktı millet içinden Çıkardı hem milleti nice zillet içinden  

Bayram’a Gazel

  Bayram’a Gazel   Yine bir bayram geldi öpülecek eller var, Gönüllerde titreyen hüzün yüklü teller var…   Kimi güler neş’eyle, kimi ağlar hasretten, Gurbetlerden sılaya dökülecek seller var…   Gözlerinde bin sevinç dolaşıp kapı kapı, Saadetler dağıtan çocuk denen güller var…   Kur’an’ın sadasıyla dolarken mezarlıklar, Dünyadan tâ Ukba’ya esen nice yeller var…   Hatırlar ihtiyarlar geçmiş cümle bayramı, Hepsinin seherinde inleyen bülbüller var…   Her bayram bir saadet, her saadet matemdir, Yalnızlığa yazılan ne hazin gazeller var…   Bayramda gurbet olur sevdiğim bu İstanbul, Benim gönül mülkümde erişilmez iller var…   Bilmesin anneciğim bayramda hasretimi, Bende ateş sönmeyen gönüller var, diller var…   Allah’ım ne zamandır, mahza sevinç bir bayram, Şehitlerin kanıyla açmış karanfiller var…   Bedir’in arkasından yaşanan bayram gibi, Bir bayrama hasretiz, bayramda zeliller var…   Bir Sultan gönder Rabbim, her bayram sürûr o

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi             Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cebrail Aleyhisselâm’a sordu:           “- Ey Cebrail Aleyhisselâm! Hiç yedi kat semadan yeryüzüne korku ve dehşet içinde hızlıca indin mi?”           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Evet Ya Muhammed Aleyhisselâm, üç kez dediğin şekilde indiğim oldu.”           Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sordu:           “- Nasıl oldu anlatabilir misin?”           “- Birincisi: İbrahim Aleyhisselâm ateşe atılırken, Allah Celle Celâlühü bana dedi ki:           “- Sor bakalım İbrahim’in bizden bir dileği var mıdır?”           “- O sırada İbrahim Aleyhisselâm ateşe fırlatılmış şekilde havada ilerliyordu. (İbrahim Aleyhisselâm’ı, o zaman mancılık yöntemiyle ateşe atmışlardı.)           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Hemen süratle indim yeryüzüne ve İbrahim Aleyhisselâm’a sordum;”           “- Var mıdır istediğin bir şey