Kayıtlar

Mart 7, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kıyamet Alametleri 2

 Kıyamet Alametleri 2 Konu: Kıyametin Alametleri 1- Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor ki: “Hiç bir peygamberin söz konusu etmediği deccalden bahseden ve onu size tanıtacak bir hadisden bahsedeyim mi? “Deccal bir gözü kör olarak ve cennet misali bir bolluk, cehennem misali bir yetkiyle gelecektir. Onu gören milletin zannettikleri gibi o rezaletlerle dolu cennet ve cehennemin ta kendisidir.” Nuh peygamberin, milletine akıbeti acı Allah'ın azabından haber verdiği gibi, şüphesiz ben de deccalin tehlikeli ve dinsiz bir mahlûk olduğunu sizlere haber veriyorum.[969] Kıyamete yakın geleceğinden haber verilen insanhğın başına büyük felâketler doğuracak tehlikeli kâfir deccaldan bahseden bu hadisi şerifdeki sözü geçen cennet ve cehennem maddi değil, aslında manevi olan cennet ve cehennemdir. Ne yazıkki, deccalin getireceği cennetin benzeri günümüzde tüm çirkinliğiyle gözlerimizin önünde gün geçtikçe yayılıp çoğalmakta. Gazinolar, pavyonlar, barlar ve fuhuşun, zina...

Sual: Kıyametin küçük alametleri nelerdir?

Sual: Kıyametin küçük alametleri nelerdir? Cevap: Kıyametin kopmasına yakın önce küçük alametler çıkacaktır. Sonra da büyük alametler çıkacaktır. Kıyametin küçük alametleri ile ilgili hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır: (İnsanlar camilerle ve camilerin süsüyle övünmedikçe kıyamet kopmaz.)  [İbni Mace] (Erkek erkekle, kadın kadınla yetinmedikçe, kıyamet kopmaz.)  [Hatib] (Fitneler artmadıkça, kıyamet kopmaz.)  [Buhari] (İnsanlarda cimrilik artar ve kıyamet kötülerden başkası üzerine kopmaz.)  [İ.Neccar] (Ahlaksızlık ve fuhuş açık olmadan komşular kötüleşmeden hainler emin, eminler hain sayılmadan, akrabalık arasında soğukluk olmadan kıyamet kopmaz.)  [İ. Ahmed] (Yemin ederim ki, cimrilik, fuhuş meydana çıkmadıkça, emine hıyanet edilip, haine güvenilmedikçe, iyiler helak olup kötüler kalmadıkça kıyamet kopmaz.)  [Hakim] (Yağmurların bereketi kaldıkça kıyamet kopmaz.)  [Ebu Ya’la] (Yeryüzünde Allah diyen Müslüman kaldıkça kı...

İmam-ı Azam'ın Feraseti

İmam-ı Azam'ın Feraseti Ekseriyeti Hazreti Ali Radiyallahü Anh tarafları (Alevî) olan Hemedan halkı ile Halife Mansur arasında bir anlaşma imzalanmıştı. Anlaşmaya göre, Hemedanlılar Halife'ye tabî olduklarını bildiriyorlar ve hiçbir meselede karşı gelmeyeceklerini söylüyorlardı. — “Anlaşmayı bozduğumuz takdirde canımız ve malımız helâl olsun. Bize harp ilân edebilirsin.” demişlerdi. Aradan bir müddet zaman geçtikten sonra sözlerinde durmadılar. Birçok meselede halifeye isyan etmeye ve ayrıcalık çıkarmaya başladılar. Bunun üzerine Halife Mansur, zamanın ileri gelen adamlarından üç kişilik bir heyet toplayıp Hemedanlılara harp ilân edeceğini ve hepsini kılıçtan geçireceğini söyleyerek fikirlerini sordu. Halifenin huzurunda bulunan âlimlerden ikisi ahdini bozana gereken cezanın verilmesi lâzım olduğunu, harbin meşruiyet kazandığını ve Halifenin harp ilân edebileceğini söylediler. Bu iki âlimin mütalaalarını dinleyen Halife o zamana kadar hiç konuşmayan İmam-ı Aza...

Tedavi İçin Bile

Tedavi İçin Bile Hazreti Ömer Radiyallahü Anh hastalanmıştı. Doktorlar bal yemesini tavsiye ettiler. Mevsim bal mevsimi olmadığından piyasada bal bulunamadı. Hazinedarlar Hazreti Ömer Radiyallahü Anh ’a hazinede bal olduğunu ve isterse almasını söylediler. O: “Milletin malını onlardan izinsiz yemeye hakkım yok” diyerek halkı topladı ve kendilerine hazinedeki baldan kullanması için izin verip - vermeyeceklerini sordu. Onlar parasını ödemesi şartıyla yiyebileceğini söylediler. Hazreti Ömer Radiyallahü Anh de ondan sonra ancak hazinenin balından satın alıp tedavisi için kullandı.  (Alıntı)

İslâm’da Halife

İslâm’da Halife Halife Hazreti Ömer Radiyallahü Anh Medine'nin etrafında dolaşırken, şehrin dışında bir çadır görüp yanına yaklaştı. Baktı ki, bir kadın üç çocuk. Kadın ocağa bir tencere koymuş karıştırıyor ve çocuklarına: “Biraz daha sabredin şimdi yemek pişecek” diyerek onları avutmaya çalışıyor. Onların bu yürekler acısı halini gören Hazreti Ömer Radiyallahü Anh beytül maldan bir miktar erzak alıyor ve sırtına yüklenerek bizzat kendisi getirdiği gıdalardan yemek pişirip çocuklar yiyip de sevininceye kadar yanlarında kalıyor. Kadın kendilerine bu iyiliği yapanın kim olduğunu bilmiyordu. Halifenin Ömer Radiyallahü Anh olduğunu duymuştu ama Ömer Radiyallahü Anh’ın nasıl bir adam olduğunu bilmiyordu. “Allah senden razı olsun. Bizim perişanlığımızdan halifenin haberi bile yok. Asıl halife olması lâzım gelen sensin. Allah sana mükâfatını versin ve seni lâyık olduğun makama eriştirsin” dîye dua ediyordu. Kadının bu dualarını vazifesini yapmış olmanın huzuru içinde din...

Dost Dediğin

Dost Dediğin Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli... Sarılınacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana sarılmalı... Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı... Dost dediğin; fanatik olmalı; Bütün dünya seni üzdüğünde Sana moral vermeli, Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli. Ve ağladığında, seninle ağlamalı... Ama hepsinden daha çok; Dost matematiksel olmalı; Sevinci çarpmalı... Üzüntüyü bölmeli... Geçmişi çıkarmalı... Yarını toplamalı... Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı... Ve her zaman Bütün parçalardan daha büyük olmalı... İşi bitince seni bir tarafa atmamalı... Mevlana  (Alıntı)

Müthiş Bir Dostluk Hikâyesi

Müthiş Bir Dostluk Hikâyesi İskoçya’da yoksul mu yoksul bir çift yasardı. Fleming'di adi. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ''Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum'' dedi. Yoksul ve onurlu Fleming ''Kabul edemem!'' diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü. ''Bu senin oğlun mu?'' diye sordu aristokrat. Çiftçi gururla ''Evet!'' dedi. Aristokrat devam etti: ''Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim a...

Allah İçin Dostluk

Allah İçin Dostluk Arkadaşlık güzel huyun meyvesidir. İnsanlarla dostluk kuramamak kötü huyun neticesidir. Güzel ahlâk muhabbeti, kötü ahlâk düşmanlığı icap ettirir. Güzel ahlâkın dinimizde mühim yeri vardır... Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İnsanları Cennete sokan Allah korkusu ve güzel ahlâktır.) (İnsanlara verilen en güzel şey, güzel ahlâktır.) (Güzel ahlâk, gelmeyene gitmek, kötülük edeni bağışlamak, vermeyene vermektir). (Ahlâkı güzel olanı Cehennem ateşi yakmaz.) (Bana en yakın olanınız, ahlâkça en güzel olan ve etrafında-kilerle hoş geçinenlerdir. Bunları herkes sever, bunlar da herkesi sever.) (Mümin, ünsiyet eder ve kendisiyle ünsiyet edilir. Yanı, sevilip kendisiyle iyi geçinilir. İyi geçinmeyen ve kendisiyle geçinilemeyen kimsede hayır yoktur.) (Allah için dost olan iki arkadaş, buluştukları zaman, biri diğerini yıkayan iki el gibi, biri diğerinden istifade eder.) (Allah için dost olan kimseye, Allah’ü Teâlâ, Cennette hiç bir ameli ile ulaşamayacağ...